"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/639 - 2021/652
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU İTİRAZ HAKEM HEYETİ
SAYISI : 2021/İHK-26860
HÜKÜM/KARAR : Başvurunun kabulü/İtirazın reddi
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ
SAYISI : K-2021/70464
Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kabulüne karar verilmiştir.
Karara davacı vekili ve davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyetince davacı vekili ve davalı vekilinin itirazının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İtiraz Hakem Heyeti kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 19.08.2019 tarihinde davacının idaresindeki motosiklet ile davalı nezdinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi olan otomobilin karıştığı çift taraflı trafik kazasında davacının yaralanarak malul kaldığını, davalının tahkimden önce davacıya 13.08.2020 tarihinde 16.017,71 TL kısmi ödeme yaptığını, yapılan ödemenin eksik olduğunu, bakiye tazminat talep ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 40.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 472,00 TL adli tıp rapor ücreti olmak üzere toplam 40.472,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile dosya kapsamında alınan aktüer bilirkişi raporuna itiraz etmiş, sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin talebini 40.611,06 TL’ye yükseltmiş ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuştur.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dosyaya sunduğu maluliyet raporunun hatalı olduğunu, kusur tespiti yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ KARARI
Uyuşmazlık Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamında alınan kusur raporuna göre davalıya sigortalı aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, davacının dosyaya sunduğu rapordaki % 6 maluliyet oranı üzerinden TRH 2010 Yaşam Tablosu ve % 1,8 teknik faize göre aktüer bilirkişi raporu ile tazminatın usulünce hesaplandığı, davalının tahkimden önce davacıya 13.08.2020 tarihinde 16.017,71 TL kısmi ödeme yaptığı, kısmi ödemenin ödeme tarihindeki verilere göre yetersiz olduğunun tespit edildiği, kısmi ödemenin güncelleştirilmiş halinin aktüer bilirkişi raporunun düzenlenme tarihindeki verilere göre yeniden hesaplanan tazminattan mahsup edilmesi suretiyle bakiye tazminatın tespit edildiği, davacının davalıya 02.10.2020 tarihinde gerekli belgeler ile başvuru yaptığı, bu tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında davalının 15.10.2020 tarihinde temerrüde düştüğü gerekçesiyle başvurunun kabulü ile 40.611,06 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 472,00 TL adli tıp raporu ücreti olmak üzere toplam 41.083,06 TL tazminatın 15.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, davacı lehine 6.140,80 TL tam ve nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir.
IV. İTİRAZ
A. İtiraz Yoluna Başvuranlar
Uyuşmazlık Hakem Heyetinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili itiraz başvurusunda bulunmuştur.
B. İtiraz Sebepleri
1. Davacı vekili itiraz dilekçesinde; tazminat hesabının TRH 2010 Yaşam Tablosu, % 0 teknik faiz ve progresif ranta göre yapılması, taraflarına talep artırım dilekçesi sunma imkanı verilmesi gerektiğini, % 1,8 teknik faize göre yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, avans faizine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, Uyuşmazlık Hakem Heyetince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili itiraz dilekçesinde; başvurunun dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddi gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, dava tarihi itibariyle faiz işletilebileceğini, davalının temerrüde düşmediğini, maluliyet raporunun hatalı olduğunu, kaza ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunmadığını, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kaza tespit tutanağına göre davacının kask/koruyucu ekipman takmadığını, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından davacıya yapılan rücuya tabi bir ödeme varsa araştırılıp tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, kusur oranının hatalı olduğunu, adli tıp raporu ücretinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, davacı lehine 1/5 oranında nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek Uyuşmazlık Hakem Heyetince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre usulüne uygun hazırlandığı, dosya kapsamında davacının müterafik kusurlu olduğuna ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, davaya konu kazanın iş kazası niteliğinde olmadığı, dosya kapsamında alınan kusur raporuna göre kusur oranının doğru bir şekilde tespit edildiği, faiz başlangıç tarihinin doğru tespit edildiği, davalının adli tıp raporu ücretinden poliçe teminatı kapsamında sorumlu olduğu, tazminat hesabının TRH 2010 Yaşam Tablosu ve % 1,8 teknik faize göre yapılmasının doğru olduğu, davacı lehine AAÜT'ye göre tam ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekili ve davalı vekilinin itirazının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; tazminat hesabının TRH 2010 Yaşam Tablosu, % 0 teknik faiz ve progresif ranta göre yapılmasını, taraflarına talep artırım dilekçesi sunma imkanı verilmesi gerektiğini, % 1,8 teknik faize göre yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu belirterek İtiraz Hakem Heyeti kararının bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; başvurunun dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddi gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, dava tarihi itibariyle faiz işletilebileceğini, davalının temerrüde düşmediğini, maluliyet raporunun hatalı olduğunu, kaza ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunmadığını, tazminat hesabının TRH 2010 Yaşam Tablosu ve % 1,8 teknik faize göre yapılması, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kaza tespit tutanağına göre davacının kask/koruyucu ekipman takmadığını, hatır taşıması indirimi yapılması, SGK tarafından davacıya yapılan rücuya tabi bir ödeme varsa araştırılıp tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, kusur oranının hatalı olduğunu, adli tıp raporu ücretinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, dosya kapsamında alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davacı lehine 1/5 oranında nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek İtiraz Hakem Heyeti kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davalı ... tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Poliçesi ile teminat altına alınan aracın karıştığı trafik kazası sonucu yaralanıp malul kalan davacı sürücünün sürekli iş göremezlik tazminatı talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 54 üncü maddesi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85, 89, 90, 91 inci maddeleri, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30 uncu maddesi ve Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16 ncı maddesinin on üçüncü fıkrası, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 17 nci maddesi, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere; davalı vekilinin cevap dilekçesinde hatır taşıması definde bulunmadığı, davacının sürücü konumunda bulunduğu, hatır taşımasından söz edilemeyeceği, kaza tespit tutanağı ve ceza dosyası kapsamında alınan kusur raporları ile eldeki dosyada hükme esas alınan kusur raporunun uyumlu olduğu, davalıya sigortalı aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davacı vekili ve davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Trafik kazası sonucu bedensel zarara uğrayan ve buna dayalı olarak iş gücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürlerinin belirlenmesi gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir tespit olduğundan gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle yapılan bilimsel çalışmalar sonucu “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi ve yargı mercileri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından Dairemizce de tazminata esas bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosu’nun kullanılmasının uygun olacağına karar verilmiştir.
Öte yandan Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ıncı maddesindeki Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Genel Şartlar’a yapılan atıf hükmü iptal edilmiştir. Söz konusu iptal kararı sonrası, ZMSS Genel Şartlar ve ekindeki cetvellerle getirilen ve iş gücü kaybı tazminatının hesaplanmasında uygulama alanı bulan %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülünün uygulanması artık mümkün değildir. Tazminatın, %1,8 teknik faiz uygulanmadan, Yargıtayın yerleşik uygulamaları ile kabul edilen progresif rant formülü kullanılarak hesaplanması gerekir.
Somut olayda; davacının hak kazanabileceği iş gücü kaybı tazminatının hesaplanması için alınan ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından da karara esas kabul edilen aktüer raporunda; TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre ve % 1,8 teknik faiz uygulanarak tazminat hesabı yapıldığı; hakem heyetlerince de bu hesaba göre karar verildiği anlaşılmaktadır. Dairemizin yerleşik uygulamaları gereği, hesaplamada TRH 2010 Yaşam Tablosu’nun kullanılması yerinde olmakla birlikte %1,8 teknik faiz ve işleyecek devre bakımından “devre başı ödemeli belirli süreli rant” yöntemi kullanılması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı için, TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömür süresinin belirlenmesi, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve işleyecek devre bakımından progresif rant formülü kullanılmak suretiyle tazminatın belirlenmesi için bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeyle yazılı biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3.Kararda davacının adli tıp raporu ücretine ilişkin talebinin de asıl alacak kalemi içerisinde müddeabihe eklenip faiz işletilerek hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Rapor ücretinin yargılama giderlerine dahil edilmesi gerekirken tazminat gibi hüküm altına alınması doğru olmamıştır.
4. 5684 sayılı Kanun'un 30 uncu maddesinin (17) numaralı fıkrası, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 üncü ve AAÜT’nin 17/2 nci maddeleri bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla; Uyuşmazlık Hakem Heyetince davacı lehine hükmedilecek vekâlet ücretine ilişkin olarak anılan mevzuat uyarınca maktu vekâlet ücretinin altında kalmamak kaydıyla asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin 1/5’i oranında vekâlet ücreti yerine nispi ve tam vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu nedenle de bozulması gerekir.
VI. KARAR
1.Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle davacı vekili ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Değerlendirme bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle davacı vekilinin, (3) ve (4) numaralı bentlerinde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacıya ve davalıya iadesine,
Dosyanın mahkemeye gönderilmesine,
29.04.2024 tarihinde Üye ...'ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sigortacının giderleri ödeme yükümlülüğü TTK 1426. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, sigortacı, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar tarafından, rizikonun, tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, ödemek zorundadır.
Sigortacının karşılayacağı giderler rizikonun tespiti veya sigorta tazminatının belirlenmesine ilişkin olmalıdır. Örneğin zarar gören üçüncü kişi sigortacıya başvurmadan önce ZMSS Genel Şartlar EK.6 maddesi gereği maluliyet raporunu alarak sigortacıya sunmak zorundadır. İşte maluliyet raporu için yapılan giderler TTK 1426. maddesi kapsamında sigortacının ödemesi gereken giderlerdir.
TTK 1426. maddesinde hüküm altına alınan giderleri ödeme borcu sigortacının borç ve yükümlülüğü başlığı altında düzenlenmiştir. Riziko gerçekleştikten sonra sigortacı, nasıl rizikodan doğan zarardan sorumlu ise sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar tarafından, rizikonun, tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makul giderlerden de sorumludur.
Dava açılmadan maluliyet raporu alınması için yapılan giderler bedensel zararın ve bu zararlardan doğan tazminatın kapsamını belirlemek için yapılması gereken giderlerdir. Sigortacı TTK 1426. madde uyarınca tazminat ödeme borcu gibi bu giderleri de ödemek zorundadır. Somut dosyada; yapılan maluliyet raporu gideri henüz dava açılmadan tarafça yapılan giderdir. Eksik sigorta olmadıkça sigortacı bu giderlerin tamamından sorumludur. Bu nedenle dava öncesi alınan maluliyet raporu giderleri yargılama giderlerinden değil, rizikonun gerçekleşmesinden kaynaklanan riziko ve tazminatın kapsamını belirlenmesi için yapılan giderler olarak tazminat içinde değerlendirilmesi gereken giderlerdir. Zira bu giderleri yargılama giderleri içinde değerlendirildiğinde kabul ve ret oranına göre sigortacı sorumlu olacak ve yapılan giderin bir kısmı sigorta ettiren üzerinde kalacaktır. Oysa TTK 1426. maddesi uyarınca maluliyet raporu giderleri makul giderler olup, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, sigortacının ödemek zorunda olduğuna giderlerdir. Bu nedenle mahkemenin maluliyet raporu için yapılan giderleri tazminatın içinde göstermesine ilişkin kararı onanması gerekirken bu yönden verilen Sayın Çoğunluğun bozma kararına katılmamaktayım.