Logo

4. Hukuk Dairesi2024/3081 E. 2024/9732 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Borçlunun üçüncü kişilere yaptığı gayrimenkul devirlerinin, alacaklıları zarara uğratmak amacıyla yapılıp yapılmadığı ve bu devirlerin iptal edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların alacaklarının dayanağı olan bonoların gerçek bir alacağa dayanıp dayanmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmadan ve borçlunun devir yaptığı kişilerin iyi niyetli olup olmadığı değerlendirilmeden tasarrufun iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1425 E., 2023/2473 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/393 E., 2023/22 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... mirasçıları ..., ..., ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı ... tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 15.10.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen gün ve saatte davacılar vekili Av. ... ve davalı ... mirasçıları ... ve diğerleri vekili Av. ... geldiler. Davalı ... tarafından gelen olmadı. Taraflar vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 15.10.2024 gününde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... 'dan alacaklı olduğunu, davalı borçlunun adına kayıtlı İstanbul İli, ... İlçesi, 51/8 pafta, 1195 ada, 1 parselde C-7 Blok 1. Kat, 4 nolu bağımsız bölümü ve davalı ... mahallesi, 1188 ada, 1 parselde D-33 Blok 24 nolu bağımsız bölümün ise 1/2 hissesinin mal kaçırma gayesi ile davalı ...'e devredildiğini, ... tarafından da 24 nolu dairenin 1/2 hissesinin davalı ...'e devredildiğinin tespit edildiğini beyan ederek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir.

Birleşen Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/339 E sayılı dava dosyasında davacı ... vekili ve Birleşen Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/108 E. sayılı dava dosyasındaki davacı ... vekili de, davalı ... Tülay'dan alacaklı olduğunu, beyan ederek yukarıda bilgileri verilen gayrımenkuller ile ilgili davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ve YARGILAMA SÜRECİ

1. Mahkemenin 23.05.2017 tarihli ve 2016/118 Esas ve 2017/ 239 Karar sayılı kararıyla; davacı ... ve birleşen Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/339 E sayılı dosyasındaki davacı ... yönünden alacağın gerçek bir alacak olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacı ... vekili ve davacı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir.

3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 22.01.2019 gün, 2018/3083 E- 2019/43 K sayılı kararı ile "mahkemece, aynı zamanda davanın koşullarından olan takibin gerçek bir alacağa ilişkin olup olmadığı konusunda taraf delillerinin toplanması, toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, sonucuna göre, kanun ve hukuk kuralları çerçevesinde, olgu ve deliller ile desteklenmiş gerekçe ile, vicdani kanaate dayalı hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. İstinaf istemine konu ve başlıkta yazılı ilk derece mahkemesi kararının HMK.353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine gönderilmesine" karar verilmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesinin 17.01.2023 gün, 2002/393 E- 2023/22 K sayılı ilamı ile; "bu dosyada Birleşen Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/108E sayılı dosyası da asıl dosya ile birleştirilmiştir) muris ...'in ... ile tasarruf tarihinde 74 yaşında olduğu, borçlu ... ile ...'in şirketleri arasında faturaya dayalı ticari ilişki bulunduğu, ekonomik durumu iyi olmayan borçlu...'in içinde bulunduğu mali durumun davalılarca bilindiği, ayrıca devirden sonra dahi borçlunun, annesinin ve kardeşinin devredilen davaya konu dairelerde oturduğu, borçlu hacizden kurtulmak için, üzerine kayıtlı Ataköy'de bulunan dava konusu 2 dava konusu olmayan 1 taşınmazını 13.03.2015 tarihinde aynı anda davalı ...'e devrettiği, sonra da 24 numaralı daireyi 03.11.2015 tarihinde ...'in damadının kardeşi olan ...'e devrettiği, davalı ... ve ...'in yakın akraba olmaları ve 4 nolu dairede borçlunun kardeşi ...’ın, 24 nolu dairede de borçlunun annesinin, 62 nolu dairede de borçlunun kendisinin oturmasının tasarrufların borçtan kurtulmaya yönelik olduğunu gösterdiği, davacı ...’ın alacağının doğum tarihinin 01.03.2014, ...’ın alacağının doğum tarihinin 14.02.2015, d

avacı ...’nın alacağının doğum tarihinin 07.02.2015 olması ve tasarrufların borcun doğumundan sonra yapıldığı, davalı ...'e 13/03/2015 tarihinde yapılan devirde 4 nolu dairenin tapu satış bedeli 300.000,00 TL ile iken 13.03.2015 tarihindeki gerçek değeri olan 1.480.000 TL arasında beş misline yakın fahiş farkın bulunduğu, üçüncü kişi ...'in tapuda belirtilen satış bedelinden başka bu taşınmaz nedeni ile borçluya bankayla 300.000,00 TL ödeme yaptığına dair ileri sürdüğü bedel nazara alındığında dahi yine de edimler arasında iki buçuk misli fahiş fark bulunduğu, 24 numaralı dairede borçlu ...'e ait 1/2 payının tapu devir bedeli 250.000,00 TL ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri 588.000,00 TL arasında da bir mislini aşan değer farkının bulunduğu, tasarrufların borçtan kurtulmaya yönelim muvazaalı olduğu, (İİK 278/III-2) olduğu ve böyle bir durumun varlığı halinde 3. kişinin iyiniyeti ya da borçlunun alacaklısından mal kaçırmak kastıyla hareket ettiği konusunu bilip bilmediğinin önem arz etmediği, ilk haciz tarihinden geriye doğru iki sene içinde yapılan (acizden önceki 2 seneyi geçmeyen) ve satış bedeli ile rayiç bedel arasında fahiş fark nedeniyle İİK'nın 278-III-2 maddesi gereği bağış hükmünde sayılan bu tasarruflar butlan hükmünde olduğundan, davalıların nüfus kayıtları ile sabit olan akrabalık bağı yanında aralarındaki fiili, hukuki ve ticari organik bağların varlığı nedeniyle borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının işlemin diğer taraflarınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin varlığı nedeniyle 3. kişi ... ile 4. kişi ...'in iyi niyet savunmasının ispatlanamadığı, kısa kararda "Bakırköy ilçesi, Kartaltepe mah. 1188 ada, 1 parsel, D-33 Blok, No:24 bağımsız bölüm taşınmazın" şeklinde yazıldığı, 1/2 hissesinin maddi hata neticesinde yazılmadığı fark edildiğinden HMK 305/A maddesi gereğince esas ve birleşen dosyalar yönünden kısa kararın 1 maddesinin (a) bendinde yazılı , ...Bakırköy ilçesi, ... mah. 1188 ada, 1 parsel, D-33 Blok, No:24 bağımsız bölüm taşınmazın 1/2 si.." şeklinde düzeltilerek asıl davanın ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... mirasçıları vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 28.12.2023 gün, 2023/1425 E- 2023/2473 K sayılı kararı ile davalı Nuretn Tetik vekilinin ve davalı ... mirasçıları vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; istinaf kaldırma kararında açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, alacaklıların alacağının gerçek olup olmadığı yönünde hiçbir inceleme yapılmayarak eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, kaldırma kararı öncesi verilen kararda davalar müvekkil yönünden reddedilmiş iken ve aleyhe bozma söz konusu değil iken, dosyanın hakiminin değişmesi neticesinde bu taşınmaz yönünden hiçbir inceleme yapmaksızın, daha önce red kararında tartışılmış olan ve mahkemece kabul görmeyen kötü niyet itirazına dayanarak bu kere davanın kabulüne karar verilmiş olmasının hukuka açıkça aykırılık teşkil ettiğini, tefrik sonucu ilk celsede aynı delillere dayanılarak kabul kararı verilmiş olması abesle iştigal olduğunu, kararın bu yönü ile kaldırılarak davaların reddine karar verilmesi gerektiğini, birleşen 3 dosya açısından da müvekkile ait 24 nolu taşınmazın 1/2 hissesi üzerinde alacaklılara haciz ve satış yetkisi tanınmış olmasının infaz açısından mümkün olmadığını, bu açıklamalardan olmak üzere, yerel mahkemece, istinaf kaldırma kararındaki gerekçeler yok sayılarak, daha önce tartışılmış olan deliller kaldırma ilamında yer verilmemiş olmasına rağmen yeniden değerlendirmeye tabi tutularak ilk celsede apar topar karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı ... mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde; yerel mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın hatalı olduğunu, davacıların gerçek bir alacağın bulunması gerektiğini, diğer dava şartlarının da mevcut olmadığını, bedeli ödenerek satın alındığını, gerçek bir satış olduğunu, açılan davaların bu yönüyle reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Değerlendirme ve Gerekçe

1. Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.

Tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından alacaklısını zarara uğratmak kastıyla gerçekleştirilen tasarruftan zarar gören alacaklının, borçlunun mal varlığından çıkarmış olduğu, mal ve hakların veya bunların yerine geçen kıymetlerin, tekrar borçlunun mal varlığına geçmesini sağlamak ve bu yolla alacağını elde etmek amacıyla açtığı davadır.

Alacaklı tarafından açılan böyle bir dava ile cebri icra yolunun tamamlanması amaçlanır. Açılan dava kanıtlandığı takdirde tasarruf tamamen iptal edilmez. Sadece dava konusu mal borçlunun mal varlığından hiç çıkmamış addedilerek, alacaklı bu malı haczettirerek sattırıp, satış bedelinden alacağını elde etme olanağını bulur. Dolayısıyla, tasarrufun iptali sadece, bu davayı açan alacaklının, kendisini zarara uğratmak kastıyla hareket eden borçludan cebri icra yoluyla alacağını tahsiline olanak sağlayan bir yoldur.

Açıklanan amaç ve dava sonunda elde edilecek menfaat gözetildiğinde, tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için; alacaklının borçluda gerçek bir alacağının olması, borcun tasarruftan önce doğması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması ve borçlu hakkında alınmış aciz belgesinin bulunması gereklidir.

Eğer tasarrufta bulunanın alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa, bu durumda tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatı çözümlenmelidir. Bu nedenledir ki, üçüncü kişi-davalının, borcun gerçek olmadığı iddiası ve muvazaanın varlığı yönündeki savunmasının araştırılmasında zorunluluk vardır.

Aksi takdirde, takip alacaklısıyla anlaşarak veya nasıl olsa kendisinin borca batık olması nedeniyle gerekli çabayı göstermeyerek icra takibine itiraz etmeyen, itiraz üzerine durması söz konusu olmayan kambiyo senetlerine dayalı takibe karşı menfi tespit davası açmayan takip borçlusunun bu davranışı karşısında borçludan mal edinen üçüncü kişilerin yargı eliyle zarara uğratılması söz konusu olur ki, bunun kabulüne olanak yoktur. Hatta tasarrufta bulunurken borçlu olmayan kötü niyetli kişilerin mal varlığındaki bir unsuru iyi niyetli üçüncü kişilere devrettikten sonra hileli işbirliği halinde olduğu kimselere eski tarihli borç senedi vererek elinden çıkardığı malları iptal davası yoluyla dolaylı olarak geri alması dahi imkan dahiline sokulabilir. Elbette ki bunlar kanunun amaçladığı durumlar değildir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil olanağı sağlanırken bu alacaklının alacağının şeklen varlığının değil, gerçekliğinin amaçlandığını göz ardı etmemek gerekir.

Somut olayda; davacı ...'nın alacağının 01.03.2014 tanzim tarihli ve 07.12.2015 vadeli 1.100.000 TL bedelli nakden ibareli bonoya dayalı olduğu, bu bonodan kaynaklı alacağın tahsilini teminen Bakırköy 15. İcra Müdürlüğü'nün 2015/18706 sayılı icra dosyası ile takip yapıldığı,

Davacı ...'in alacağının 14.02.2015 tanzim, 25.12.2015 vadeli 91.600 TL bedelli ve 14.02.2015 tanzim tarihli, 29.01.2016 vadeli 95.000 Euro bedelli bonoya dayalı olduğu, iş bu bonolara dayalı olarak davalı borçlu aleyhine Bakırköy 16. İcra Müdürlüğü'nün 2016/8440 E sayılı dosya ile takip yapıldığı,

Davacı ...'in alacağının 07.02.2015 tanzim tarihli, 01.02.2016 vadeli 96.000 USD bedelli bonoya dayalı olduğu, iş bu bonoya dayalı olarak davalı borçlu aleyhine Bakırköy 15. İcra Müdürlüğü'nün 2016/17770 E sayılı dosya ile takip yapıldığı anlaşılmıştır.

Davalı ... ve davalı ... vekili asıl dosyada verilen cevap dilekçelerinde; davacı ile davalı borçlu arasındaki bonoların gerçek bir alacağa dayalı olmadığını iddia etmişler, davalı borçlu ... da duruşmadaki beyanlarında ve 02.04.2019 havaleli dilekçesinde; davalı ...'in tefeci olduğunu, dava konusu ve dava konusu olmayan başkaca gayrımenkulleri kayıtlarına haciz konulmasını engellemek üzere davalı ... e emaneten devredildiğini beyan etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince 2016/118 E- 2017/239 K sayılı "davanın reddine" dair verilen kararın davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 9. Hukuk Dairesinin 22.01.2019 gün, 2018/3083 E- 2019/43 K sayılı kararı ile "alacağın gerçek bir alacak olup olmadığı hususunda gerekli araştırma yapılmasını teminen dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine" karar verilmiş, gönderme kararı sonrasında verilen kararda "davacıların alacağının gerçek bir alacak olup olmadığı hususu" hiç tartışılmaksızın davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı ... vekili ve davalı ... mirasçıları tarafından istinaf edilmiş, bölge adliye mahkemesince de istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Dava konusu alacağın dayanağı olan bonoların gerçek bir alacağa dayalı olmadığının iddia edilmesine göre her ne kadar davacı ... yönünden davacı ile davalı borçlu arasında takip konusu bononun borca istinaden nakden verilen paraya ilişkin olduğuna dair dosyaya adi nitelikte sözleşme ibraz edilmiş olsa da; yapılacak iş davacı ...'nın ve diğer davacıların ve davalı borçlunun banka kayıtları varsa ticari defterleri de incelenerek davalı borçlu ile davacılar arasında bonolara konu ticari ilişkilerin olup olmadığının, davalı borçlunun dava konusu bonolara ilişkin borcu olup olmadığı iş bu bononun ticari defter kayıtlarında yer alıp almadığı, nakit verebilecek maddi güçleri bulunup bulunmadığı, davalı borçlunun uhdesine geçip geçmediği, davacılar ile davalı arasında gerçek bir alacak-verecek ilişkisi olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2. Bozma neden ve şekline göre ... vekilinin ve davalı ... mirasçıları vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. KARAR

1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin ve davalı ... mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

3. Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin ve davalı ... mirasçıları vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Duruşmada vekille temsil olunmayan davalı ... yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalı ... ve davalı ... mirasçılarına iadesine,

HMK'nın 373/1 hükmü gereğince; dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.