Logo

4. Hukuk Dairesi2024/2896 E. 2024/5670 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hayat sigortası poliçesi kapsamında, sigortalının vefatı üzerine lehtarların talep ettiği vefat tazminatının, sigortalının poliçe öncesi sağlık durumunu eksik beyan etmesi nedeniyle ödenmemesi üzerine açılan tazminat davasında, vefat ile beyan edilmeyen hastalık arasında illiyet bağı olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunun kendi içinde çelişkili olduğu, sigortalının ölümü ile beyan edilmeyen hastalıklar arasında illiyet bağının olup olmadığı konusunda kesin bir sonuca varılamadığı, bu nedenle eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2021/141 E., 2023/534 K.

HÜKÜM/KARAR: Davanın Kabulü

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesi'nin 16.02.2021 tarih ve 2021/1038 Esas, 2021/1395 Karar sayılı ilamı ile yapılan temyiz incelemesi sonucunda kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların murisi (sigortalı) ...'un Akbank'tan konut kredisi kullandığını ve davalı ... Sigortaya 10.04.2012 başlangıç tarihli sigorta poliçesi ile kredili hayat sigortası yaptırdığını, akebinde 13.02.2015 tarihinde vefat ettiğini, poliçeden kaynaklı tazminatın ödenmesi için davalı şirkete müracaat ettiklerini, şirketin sigortalının kalp hastalığını gizlediği gerekçesiyle ödeme yapmadığını,sigorta başvuru formu incelendiğinde sağlıkla ilgili verilen cevapların maktu evrak şeklinde bilgisayar çıktısı olarak banka memuru tarafından resen ve tek taraflı düzenlendiğini, davalı sigorta şirketinin poliçe bedelini haksız gerekçelerle lehtar bankaya ödememesi nedeniyle bankanın konut kredisi bakiye bedeli olan 49.924,00 TL tutarındaki kredi borcunu ödemek zorunluluğu ile karşı karşıya kaldığını, bu nedenle 10.04.2012 başlangıç Y 2134034, Y 2134034-1, Y 2134034-2 numaralı sigorta sözleşmelerinden kaynaklı 54.706,00 TL tazminat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müteveffanın Akbank'tan kullandığı kredi ile ilgili olarak müvekkili şirket nezdindeki Yıllık Kredi Gurup Hayat Sigortası kapsamına girmek için 10.04.2012 tarihli T-2845374 numaralı başvuru formunu tamamen sağlıklı olduğunu beyan ederek imzaladığını, müteveffanın kredi sözleşmesi kurulmadan önce kalp krizi geçirmiş olması ve kalp hastalığına rağmen, sağlıkla ilgili sorulara hayır cevabı verdiğini, esasen müteveffanın kalp krizi geçirdiği, anjiyo olduğu ve bu hastalığı ile ilgili tedavi gördüğünü, ayrıca sürekli ilaç kullandığını gizlediğini, müvekkili şirketin beyanlara göre değerlendirme yaparak poliçe düzenlediğini, davacıların talebinin teminat dışı olduğunu, bu nedenle davanının reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. MAHKEMECE VERİLEN İLK KARAR

Mahkemenin 22.06.2016 tarih ve 2015/611 Esas, 2016/583 Karar sayılı kararıyla; sigortalının ölümü ile poliçe tanzimi sırasında bildirmediği hastalığı arasında illiyet bağı olduğu, bu kapsamda davacıların talebinin teminat dışı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Mahkeme kararına karşı davacılar vekili temyiz yoluna başvurmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi'nin 16.02.2021 tarih ve 2021/1038 Esas ve 2021/1395 Kararsayılı ilamı ile "..somut olayda Davacılar murisinin kullanmış olduğu konut banka kredisi nedeniyle 3 ayrı hayat poliçesi düzenlenmiş poliçelerin düzenlenmesinden sonra, 13.02.2015 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.Dosya içerisinde bulunan hayat sigortası başvuru formunda murisin sağlığı ile ilgili sorulara hayır cevabı verdiği ve imzası ile bunu tevsik ettiği anlaşılmıştır.

Davalı taraf, davacılar murisinin poliçe tanziminden önce mevcut olan kalp hastalığını bildirmeyip sözleşmenin kurulması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı savunmasında bulunmuştur.

Dosya dairemize temyize gönderildikten sonra yapılan incelemede öncelikle dosya içinde murisin ölüm belgesinin olmadığı tespit edilmiş ve geri çevirme yapılarak dosyaya temini sağlanmıştır. 13.02.2015 tarihli ölüm belgesinin incelenmesinde üst kısmında "Doğal Ölüm" yazdığı Ölüm nedenleri kısmında "bu belgedeki ölüm nedenleri henüz kontrolör hekim tarafından onaylanmadığı için yazdırılmadı" ibaresinin bulunduğu ve Cumhuriyet Savcısı tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.

Mahkemece Sosyal Güvenlik Kurumundan murisin hastane ve reçete kayıtları celp edilmiştir. 25.12.2015tarihli Bankacılık ve sigorta hukuku alanında uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre sigortalı murisin 03.02.2010 yılından 28.01.2015 yılına kadar kardiyoloji ve hipertansiyon rahatsızlıkları geçirdiği ve tedavi gördüğü ilaç kullandığı bu nedenle poliçenin düzenledniği sırada hakikate muhalif sağlık beyanında bulunduğundan zararın teminat dışı olduğu tespit edilmiş mahkemece işbu rapor benimsenerek davanın reddine karar verilmiş ancak eksik inceleme ile yanılgılı değerlendirme yapılmıştır.

Bu durumda, mahkemece öncelikle davacılar murisinin tedavi evraklarının ilgili hastanelerden celbi yine murisin Ölüm sebebinin tespiti için ölüm belgesini düzenleyen kurumdan kontrolör doktor tarafından belirlenen ölüm nedeninin araştırılması ondan sonra Adli Tıp Kurumundan heyet raporu aldırılarak, sigortalı murisin tedavi gördüğü ve gizlenen hastalıkla ölüm rizikosu arasında doğrudan illiyet bağının olup olmadığı, başka bir anlatımla ölümün gizlenen hastalıktan meydana gelip gelmediği tespit ettirilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir." gerekçeleriyle karar bozulmuştur.

B. Mahkememece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda ATK'dan alınan raporda, müteveffanın ölümü ile bildirilmeyen hastalığı arasında illiyet bağı bulunduğunun tespit edilemediği, sigorta bedelinin teminat dışında kaldığının ispatının davalı sigortacı üzerinde olduğu, davalının olayın teminat kapsamı dışında kaldığını ispatlayamadığı, 13.02.2015 vefat tarihi itibariyle sigorta teminatının 54.706,00 TL olduğu, davalının sorumluluğunun 54.706,00 TL ile sınırlı olduğu, 54.706,00 TL'nin miras payı oranlarına göre paylaştırıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 13.706,50 TL vefat tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...'a verilmesine, 10.257,375 TL vefat tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...'a verilmesine, 10.257,375 TL vefat tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...'a verilmesine, 10.257,375 TL vefat tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...'a verilmesine, 10.257,375 TL vefat tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...'a verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı sigorta şirketi vekili temyiz yoluna başvurmuştur.

B.Temyiz Sebebleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; Yargıtay bozma kararından sonra Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1.İhtisas Kurulundan alınan raporun uyuşmazlık konusunu aydınlatmadığını, otopsi yapılmamış olmasına bağlı olarak ölüm sebebi ile sözleşme öncesi var olan ve beyan edilmeyen hastalık arasında illiyet bağının tespit edilemediğini belirttiğini, kabul anlamına gelmemek üzere; raporun sonuç bölümündeki 3. paragrafta sözleşme öncesi tanısı konulan kalp damar hastalığı ve yüksek tansiyona bağlı olarak ölümün meydana gelmiş olabileceğinin belirtildiğini, ölüm raporunda ölüm sebebinin akut myokard enfarktüsü olduğu belirtilmiş olması karşısında ölüm ile bildirilmeyen kalp damar hastalığı ve yüksek tansiyon arasındaki illiyet bağının tespit edildiğini, Adli Tıp raporu dosyayı aydınlatmadığı gibi kendi içinde de çelişkili olduğunu, dosya kapsamında yer alan tüm delillerden rizikonun bildirilmeyen hastalık nedeniyle gerçekleştiğini, vefat ile gizlenen hastalık arasında illiyet bağı olduğunun anlaşıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; hayat sigortasından kaynaklı vefat tazminatı talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, Hayat Sigortası Genel Şartları.

3. Değerlendirme

Dosyanın incelenmesinde; Dairenin yukarıda anılan bozma ilamı üzerine mahkemece, Adli Tıp 1. İhtisas Kurulundan murisin ölümü ile poliçesi öncesi var olan hastalığı arasında illiyet bağı olup olmadığının tespiti için rapor alınmıştır. 31.03.2023 tarihli raporda, ",,, murisin TÜİK'in 2015052813 ÖBS form nolu ölüm belgesinde; "Ölümü tespit eden kurum: Ankara Adli Tıp Kurumu, Ölüm tarihi: 13.02.2015, ölüm yeri: diğer taşıt, otopsi yapıldı mı: hayır, ölüm nedeni: akut myokard infarktüsü (10 dakika), ASKH (5 yıl)" şeklinde kayıtlı olduğu Adli dosyada kayıtlı bilgilerde; kişiye sözleşme tarihleri öncesinde myokard enfarktüsü, KOAH, yüksek tansiyon, kalp damar hastalığı, hiperlipidemi tanıları konulduğu, bu nedenle takip ve tedavisi yapıldığı, 13.02.2015 tarihinde öldüğü, ölüm raporunda otopsisi yapılmadığı, ölümün hastane dışında gerçekleştiği, ölüm nedeninin akut myokard enfarktüsü ve aterosklerotik kalp hastalığı nedeniyle meydana geldiği kayıtlı olduğu dikkate alındığında;

Kişinin ölümünün sözleşme öncesi tanısı konulan kalp damar hastalığı ve yüksek tansiyona bağlı meydana gelmiş olabileceği ancak ölüm anına ait ölüm sebebi-mekanizmasını açıklayacak herhangi bir tıbbi belge (ekg-lab.-röntgen vb) bulunmadığı zamanında otopsi yapılarak organların makroskopik, histopatolojik ve toksikolojik analizleri yapılmamış olması dikkate alındığında;

Mevcut verilerle kişinin ölüm sebebi ve mekanizması bilinemediği, sözleşme öncesi tanısı konulan hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağı olup olmadığı hususunda kesin bir değerlendirme yapılamadığı oy birliği ile mütalaa olunur." tespiti yapılmıştır.

Mahkemece işbu rapor hükme esas alınarak müteveffanın ölümü ile bildirilmeyen hastalığı arasında illiyet bağı bulunduğunun tespit edilemediği, rizikonun teminat dışında kaldığının davalı tarafca ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabuüne karar verilmiştir. Ancak yapılan değerlendirme ile varılan sonuç hatalı olmuştur.

Karara esas alınan rapor incelendiğinde; sigortalı muris ...'un dosyadaki tedavi belgelerinin incelendiği ve sözleşme tarihleri öncesinde myokard enfarktüsü, KOAH, yüksek tansiyon, kalp damar hastalığı, hiperlipidemi tanıları konulduğu, bu nedenle takip ve tedavisinin yapıldığı, ölüm nedeninin ölüm belgesinde akut myokard enfarktüsü ve aterosklerotik kalp hastalığı nedeniyle meydana geldiğinin kayıtlı olduğu belirtilmiş, kişinin ölümünün sözleşme öncesi tanısı konulan kalp damar hastalığı ve yüksek tansiyona bağlı meydana gelmiş olabileceği ancak ölüm anına ait ölüm sebebi-mekanizmasını açıklayacak herhangi bir tıbbi belge (ekg-lab.-röntgen vb) bulunmadığı, zamanında otopsi yapılarak organların makroskopik, histopatolojik ve toksikolojik analizleri yapılmamış olması dikkate alındığında mevcut verilerle kişinin ölüm sebebi ve mekanizmasının bilinemediği, sözleşme öncesi tanısı konulan hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağı olup olmadığı hususunda kesin bir değerlendirme yapılamadığı belirtlmiştir. Bu hali ile rapor içeriği kendi içinde açıkça çelişkili olup rapor karar vermeye elverişli değildir.

Şu durumda mahkemece yapılacak iş; sigortalı-murisin ölümü ile hayat sigortası poliçesi öncesi var olan ve tedavi gördüğü yukarıda tespiti yapılan hastalıkları arasında, illiyet bağının olup olmadığının tespiti yönünde Adli Tıp Üst Kurulundan, dosya kapsamındaki tüm tedavi evrakı incelenerek kendi içinde çelişki içermeyen kesin sonuç bildiren, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

2. Bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazları şimdilik incelenmemiştir.

VI. KARAR

1. Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan mahkeme kararının BOZULMASINA,

2. Değerlendirme bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine

04.06.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.