Logo

4. Hukuk Dairesi2024/7072 E. 2024/9689 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hayat sigortası poliçesine dayalı vefat tazminatı talebinde, sigortalının poliçe öncesi sağlık durumunu eksik/yanlış beyan etmesinin tazminat ödeme yükümlülüğüne etkisi.

Gerekçe ve Sonuç: Sigortalının poliçe öncesi sağlık durumuna ilişkin beyan yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığının ve ölümle bu durum arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/168 E., 2022/433 K.

HÜKÜM/KARAR : Davanın kabulü

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi tarafından kullanılan kredinin teminatı kapsamında davalı ile hayat sigorta poliçesinin tanzim edildiğini, murisin poliçe teminat süresi içinde öldüğünü, müvekkilleri tarafından kredi taksitlerinin ödenmeye devam ettiğini açıklayıp belirsiz alacak olarak ikame ettikleri davada şimdilik 1.500,00 TL vefat teminatının faiziyle birlikte ödenmesini talep etmişlerdir. Yargılama sırasında dava değerini 8.126,09 TL olarak artırmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunmuş, davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını, sigortalı murisin poliçe düzenlenmeden önce kalp rahatsızlıklarının olduğunu ancak bunu bildirmeyerek beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını belirterek davanı reddini savunmuştur.

III. MAHKEME 1. KARARI

Mahkemenin 09.03.2016 tarih ve 2015/958 Esas 2016/359 Karar sayılı ilamı ile kredi borcunun kapatılmamış olması ve poliçede dain mürtehin olarak yer alan bankanın başvuruya muvafakat etmemesi nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı davacılar vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 17.Hukuk Dairesinin 26.09.2019 tarih ve 2016/18588 Esas 2019/8574 Karar sayılı ilamı ile "Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.

Davacı vekili, murisin bankaya olan bakiye kredi borcunun 10 taksitinin müvekkilleri tarafından ödendiğini, ödenen kredi miktarının hayat sigorta poliçesi kapsamında davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece rehin hakkı sahibinin muvafakat etmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Davaya konu hayat sigorta poliçesinde dava dışı Akbank T.A.Ş. lehine dain mürtehin kaydı yer almaktadır. Mahkemece anılan bankadan davaya muvafakati olup olmadığı sorulmuş, banka tarafından verilen cevabi yazıda toplam alacaklarının 19.06.2015 tarihi itibarıyla; 28.000,00 TL olup kredi borcu kapatılmadığından davaya muvafakat etmedikleri bildirilmiş, mahkemece bankanın muvafakat etmemiş olması nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, aşağıda anlatıldığı üzere hatalıdır.

Şöyle ki; sigorta poliçesi, dava dışı banka tarafından kullandırılan krediye teminat olarak verildiğinden kredi borcu ödenmemiş ise sigorta bedelini talep hakkı öncelikle dava dışı bankaya ait olup, ancak artan kısım varsa davacının bunu talep etme hakkı vardır. Kredi borcunun poliçe teminatından daha düşük miktarda olduğu durumda ise kredi borcundan artan kısım için dava dışı bankanın onayına ihtiyaç bulunmamaktadır.

Somut olayda davaya konu hayat sigorta poliçe teminatının 31.500,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Dava dışı bankanın cevabi yazısında bankanın kredi alacağının 28.000,00 TL olduğu gözetildiğinde kredi borcunu aşan poliçe teminat miktarı yönünden bankanın davaya muvafakatine gerek bulunmamaktadır. Buna göre kredi borç miktarı dışında kalan bakiye teminat miktarı yönünden, davacıların bu poliçeye/miktara dayalı olarak talep hakkı bulunduğu gözetilerek işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA" gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya uyularak verilen karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, 8.126,09 TL alacağının dava tarihinden (19.06.2015) itibaren işleyecek ticari reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacıların aktif dava ehliyeti olmadığını, alacağın temlik edildiğini, icra takibinin yenilendiğini, eldeki davanın belirsiz alacak olarak açılamayacağını, murisin kalp krizi sonucu öldüğünü, poliçe öncesi var olan hastalığını gizlediğini, Adli Tıp Kurumu bu konuda rapor alınması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, hayat sigorta poliçesine dayalı vefat tazminatı istemine ilişkindir.

1-Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre karar usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır.

Riziko ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 1439. maddesinde "(1) Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.

(2) Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder." düzenlemesi yer almaktadır.

Yine poliçe ve riziko tarihinde yürürlükte bulunan Hayat Sigortaları Genel Şartları’nın C.2 maddesinde "Sözleşmenin Yapılması Sırasındaki Beyan Yükümlülüğü:

2.1-Sigortacı, bu sözleşmeyi, gerek sigorta ettiren gerekse bilgisinin olduğu hallerde hayatı sigorta edilenlerin ve temsilci aracılığıyla sigorta yapılıyorsa temsilcinin de beyanını esas tutarak yapmıştır.

2.2-Gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci,sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortacının bildirilmemiş, eksik veya yanlış bildirilmiş olan hususları bilmesi veya ihbar etmemenin ya da yanlış ihbar etmenin kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir. Bu durumda rizikonun kabul edildiğinden daha yüksek olması nedeniyle daha fazla bir prim alınması gerekiyorsa sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir.

Sigorta ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşmeden cayılmış olur. Ancak, prim farkının kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden cayılması sigortacının gerçeğe aykırı veya eksik beyanı öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde söz konusudur.

Beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalinde sigortacı riziko gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden cayabilir ve prime hak kazanır.

Kastın söz konusu olmadığı durumlarda riziko; sigortacı durumu öğrenmeden önce veya sigortacının cayabileceği veya caymanın hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde gerçekleşirse, sigortacı tazminatı o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder. 2.3-Cayma veya prim farkını talep etme hakkı süresinde kullanılmadığı takdirde düşer.

2.4-Sözleşme akdedilmesinden itibaren aralıksız veya itirazsız olarak iki yıl süreyle yürürlükte kalmışsa artık sigortacı sözleşmeden cayamaz ancak durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortalı talep edilen prim farkını kabul etmezse rizikoya ilişkin olarak alınan prim ile alınması gereken prim arasındaki oran çarpılır çıkan miktar tazminat olarak ödenir.

2.5- Eksik ve yanlış beyan fazla prim alınmasına neden olmuşsa, fazla alınan miktar sigorta ettirene gün esası üzerinden iade olunur." hükmü düzenlenmiştir.

Somut olayda, davacılar murisi ile davalı sigorta şirketi arasında 20.06.2014 - 2017 tarihlerini kapsayan, 31.500,00 TL vefat teminatlı hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; muris 04.05.2015 tarihinde vefat etmiştir. Ölüm belgesinde ölüm sebebi olarak "Akut Miyokard Enfarktüs ve önceki nedenler Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, akut alevlenmeler ile tanımlanmamış..." yazılmıştır. Dosya içerisinde bulunan hayat sigortası başvuru formunda, murisin, sağlığı ile ilgili sorulara hayır cevabı verdiği görülmüştür. Mahkemece murisin poliçe tanziminden önceki hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağı olup olmadığı konusunda uzman doktordan rapor alınmadan, davanın kabulüne karar verilmesi eksik incelemeye dayalıdır.

O halde; Mahkemece murisin poliçe öncesindeki tüm tedavi kayıtlarının dosyaya temini sağlanıp, Adli Tıp Kurumundan heyet raporu alınarak sigortalı murisin tedavi gördüğü ve gizlendiği iddia edilen hastalıkları ile ölüm rizikosu arasında doğrudan illiyet bağının olup olmadığı, başka bir anlatımla ölümün gizlenen hastalıktan meydana gelip gelmediği tespit ettirilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

1.Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,

Dosyanın mahkemeye gönderilmesine,15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.