"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/734 E., 2022/259 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasında görülen tasarrufun iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne verilmiştir.
Mahkeme kararı, davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlu ... San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında takip yaptığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun mal kaçırma amacı ile dava konusu araçlarını, davalılar ..., ..., ... ve ...'ye, dava konusu taşınmazın şirket ortağı ... adına tescil edildikten sonra davalı ...'ya satıldığını belirterek, bu tasarrufların iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, müvekilinin babasının ... Otomotiv Ltd. Şti.'nin ortağı ve yetkilisi olduğunu, uzun yıllar Mercedes yetkilisi olarak çalıştığını, borçlu şirket yetkilisi ...'nin dava konusu aracı tamir için getirdiğini, aralarında güven ilişkisi geliştiğini daha sonra ...'nin müvekkilinin kuzeninin aracını istediğini, takas teklif edildiğini, bu teklif ile aracın alındığını, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, araç ve taşınmazın rayiç bedelden alındığını, kötüniyet ve muvazaanın olmadığını belirtmiştir.
3.Diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26.05.2015 tarihli ve 2013/70 Esas, 2015/264 Karar sayılı kararı ile; davalı ... ile davalı şirket arasındaki ... plakalı aracın satışına ilişkin işlemin 21.12.2012 tarihinde yapıldığı, davaya konu icra takibinin ise 2013 yılı Şubat ayında yapıldığından, ... plakalı aracın satışına ilişkin tasarrufun iptali talebinin yerinde olmadığı, yine davalı ...'ya ... plakalı aracın 25.01.2009 tarihinde satışının yapıldığı, davaya konu icra takibinin ise 2013 yılı Şubat ayında yapıldığından, ... plakalı aracın satışına ilişkin tasarrufun iptali talebinin yerinde olmadığı, .... İlçesi, ... Mahallesi, ... Caddesi, 42745 ada 8 parseldeki taşınmazın ... adına kayıtlı iken ...'ya devredildiği, her ne kadar ... şirket yetkilisi ise de, kendi adına kayıtlı olan taşınmazı ...'ya devretmiş olduğundan, taşınmazın borçlu şirket ile hiçbir ilgisi bulunmadığından, taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptali talebinin yerinde olmadığı, dava konusu ..., ..., ... plakalı araçların davalı ... San. ve Tic. Ltd. Şti'ne ait borcun doğumundan sonra satışı yapıldığından bu araçlara ilişkin tasarrufun iptali talebinin yerinde olduğu anlaşıldığından, davalı ..... San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ... plakalı aracın ...'ya, ... plakalı aracın ...'ya, ... plakalı aracın ...'ya, ... plakalı aracın ...'ye satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 02.06.2020 tarihli ve 2019/5526 Esas, 2020/3270 Karar sayılı ilamı ile; "...Somut olayda, dava koşulları yönünden incelendiğinde, davacı alacaklının borçlu hakkında geçerli bir takip yaptığı, takibin kesinleştiği, borçlu adreslerinde yapılan, 07.02.2013 tarihli haczin İİK'nun 105.maddesi anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu sabittir. Ancak takibe konulan çekler 31.01.2013 tarihli olup temyize konu . ... ve ... plakalı araçlardan öncedir. Davacı alacaklı borcun doğumunun araçların devrinden önce olduğunu ileri sürerek, araç devir tarihlerinden önceki faturaları sunmuştur. Ticari hayatta çekin vadeli ödeme aracı olarak kullanıldığı bir gerçektir. Davacı ve davalı alacaklı arasında cari hesap ilişkisi olduğu anlaşıldığına göre, yapılacak iş davacı alacaklı ile borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak taraflar arasındaki borcun doğum tarihini net olarak ortaya koyduktan sonra, borcun satışlardan önce doğduğunun tesbit edilmesi halinde davalılar ... ve ... yönünden İİK'nun 278-279 ve 280. maddelerinde belirtilen iptal sebeplerinin varlığı araştıralarak oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Dava konusu 42745 ada 8 nolu parsel her ne kadar borçlu şirket ortağı ... adına tescilli olsa da, davacı bu satışın Nam-ı müstear niteliğinde olduğunu ileri sürmektedir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun 19. maddesine dayalı dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır.
Belirtilen taşınmaz 06.04.2011 tarihinde doğrudan ... adına alınmış, daha sonra 18.01.2013 tarihinde davalı ...'ya satılmıştır. Bu halde bir önceki bozma gerekçesinde belirtildiği gibi borcun 18.01.2013 tarihinden önce doğduğunun tesbiti halinde, taşınmazın borçlu şirket tarafından davalı ... adına alınıp alınmadığı araştırılarak, sonuca gidilmelidir. Aksi durumda davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmelidir.
3-Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması Anayasa hükmüdür (md.141/3). Mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesi ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi hukuki dinlenilme hakkının da (HMK.md.27) gereğidir. Bu husus aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkı kapsamında da güvence altına alınmış haklardandır. Yargı organları her iki tarafın iddia ve savunmaları ile delillerini değerlendirip, sabit görülen maddi vakıaları ve bunlardan çıkardıkları sonuç ve hukuki sebepleri gerekçelerine yansıtmalıdırlar.
Somut olayda, temyize gelen davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, kabul gerekçesinin ne olduğuna dair bir bilgiye yer verilmemesi de isabetsiz olmuştur.
4-Kabule göre ise:
a)Davalı ... yönünden dava kısmen kabul olduğuna göre red edilen bölüm yönünden vekil ile takip edilen anılan davalı yararına vekalet ücretine takdir edilmemesi de hatalı olmuştur.
b)HMK’nun 297/2. fıkrası gereğince hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Öte yandan tasarrufun iptali davalarında amaç davacı alacaklının alacağını tahsil imkanı sağlamak olduğundan, davanın kabulü halinde takip dosya numarası belirtilerek, iptal edilen şey üzerinde davacı alacaklıya alacak ve ferileri ile sınırlı olarak haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsizdir..." gerekçesi ile karar bozularak dosya kararı veren mahkemeye gönderilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... Davalı şirket ile davalı ... arasında yapılan 21.12.2012 tarihli araç satış tasarrufu yönünden; davalı ...'ın otomotiv işi ile uğraştığı, celp edilen tescil belgelerinden de davalı şirket yetkilisi ile davalı ...'ın takas konusunda anlaşma üzerine ... plakalı aracın Ankara .... Noterliğinin 21.12.2012 tarih 36568 yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile 65.000,00 TL bedelle dava dışı ... isimli şahsa devredildiği, davalı şirket yetkilisi ...'nin ... plakalı aracın Ankara .... Noterliğinin 21.12.2012 tarih 36567 yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile 80.000,00 TL bedelle davalıya devredildiği, bu durumda takas işleminin yapıldığı, dolayısıyla devir işleminde muvazaa bulunmadığı ve alacaklılardan mal kaçırma maksatlı olmadığı kanaatine varılmış, davanın davalı ... yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı şirketten davalılar ..., ... ve ... arasında yapılan araç devir işlemlerine gelince; söz konusu 5 adet aracın devir işlemlerinin 4 gün içerisinde yapıldığı, bu davalıların birbirlerini tanıdıkları ve yakın ilişki içerisinde oldukları, ayrıca ikametgah adreslerinin de aynı olduğu, araçların bedellerinin ödendiğine ilişkin banka kaydı gibi resmi bir belge sunulamamış olduğu, dava konusu tasarruflarda bedel alınmadığının sabit olduğu, bu durumda dava konusu tasarrufların İİK'nun 278/1 maddesi kapsamında iptale tabi tasarruflardan olduğu kanaatine varılmıştır..." gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; birden fazla icra dosyası yönünden talepte bulunulmasına rağmen tek bir icra dosyasından haciz ve satış isteme yetkisi verildiğini belirterek kararın düzeltilerek onanmasına talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, borcun doğum tarihinin net olarak ortaya konulmadığını, ... plakalı aracı 14.12.2011 tarihinde satın aldığını, davacının ticari defterlerinin kapanış tasdikinin olmadığını, davacının nam-ı müstear iddiasını ispatlayamadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1.Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, anlaşılmakla; davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2.02.06.2020 tarihli bozma ilamında ,dava konusu 42745 ada 8 nolu parsel yönünden incelemenin nam-ı müstear olarak değerlendirme yapılması ve taşınmazın 06.04.2011 tarihinde doğrudan ... adına alındığı daha sonra 18.01.2013 tarihinde davalı ...'ya satıldığı, borcun 18.01.2013 tarihinden önce doğduğunun tesbiti halinde, taşınmazın borçlu şirket tarafından davalı ... adına alınıp alınmadığı araştırılarak, sonuca gidilmesi , aksi durumda davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de bozma ilamındaki " borcun 18.01.2013 tarihinden önce doğduğunun tesbiti halinde" kısmında maddi hata yapıldığı ilk işlem tarihi 06.04.2011olduğundan, bu tarihten önce borcun doğmuş olması gerektiği belirtilmesi gerekirken "18.01.2013" tarihinin yazılmış olması hatalı olmuştur. Mahkemece yapılan işlem sonunda borcun 23.03.2012 tarihi olduğu belirlendiğinden, 06.04.2011 tarihli nam-ı müstear işlemi borcun doğumundan önce olduğundan, dava konusu 42745 ada 8 nolu parsel yönünden davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
3.Davacı dava dilekçesinde, Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2013/1371 , 2013/4237 ve 2013/6240 Esas sayılı takip dosyalarındaki alacağın tahsili için haciz ve satış istemi yetkisi verilmesini istediği halde, sadece Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2013/1371 sayılı takip dosyası yönünden karar verilmesi de isabetli olmamıştır.
VI. KARAR
Değerlendirme bölümünün (1) nolu bendinde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bendinde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin, (3) nolu bendinde açıklanan nedenlerle de davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacı ve davalı ...'ya iadesine,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,03.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.