Logo

5. Hukuk Dairesi2022/10309 E. 2023/112 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, davacının yargılama sırasında ölmesi halinde mirasçılarının davaya dahil edilip edilmemesi hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının yargılama sırasında ölmesi halinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 55. maddesi gereğince mahkemenin davacının mirasçılarını tespit ederek davadan haberdar etmesi ve davayı takip edip etmeyeceklerini belirlemesi gerektiği, bu hususun gözetilmeksizin hüküm kurulmasının usul hükümlerine aykırı olması nedeniyle, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 252 ada 2 (eski 720) parsel sayılı taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı yönünden reddini, davanın sadece ... aleyhine açılması gerekirken kendilerine de yöneltilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenle davanın öncelikle husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın mülkiyetinin dava dilekçesinde de belirtildiği gibi halen davacılarda olduğunu, Hazine adına tescil dahi edilmediğini, hâl böyle iken davacının tazminat talebinde bulunulmasında hukukî yararının bulunmadığını, davanın öncelikle husumet yönünden, mahkemesi aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazla ilgili olarak Kocaeli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/44 Esasında tapu iptal ve tescil davası açtıklarını; yapılan yargılama sonucunda taşınmazın davacı adına olan tapusunun iptaline, tamamının orman vasfı ile ... adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, bu nedenle kamulaştırmasız el atmadan söz edilemeyeceğini, davacı tarafın ancak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesine dayanarak tazminat davası açabileceğini, bu davayı da tapu sicilini tutmakla görevli olan kuruma yönlendirebileceğini belirterek haklarındaki davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kabulü ile dava konusu taşınmazın tamamının bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmazın değerinin ve niteliğinin 4721 sayılı Kanun’un 705 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarih itibarıyla belirlenmesi gerektiğini, somut uyuşmazlıkta bu belirlemenin dava tarihine göre yapıldığını, husumetin orman şerhini koyan Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, davanın idarî yargının görev alanına girdiğini, evveliyatı orman olan bir yerin özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, bu nedenle tazminat hakkının doğmadığını, dava konusu taşınmazın arsa vasfında değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, kısmi dava olması nedeniyle ıslah talebi de bulunmadığı için bedel artırım talebinin reddi gerektiğini, tespit edilen bedelin fahiş olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal karşılaştırması yolu ile değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedelin değerlendirme tarihi olan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, bu hususta davalı Hazine vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediğini, mahkeme kararının usûl ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, tapu iptal ve tescil davası kesinleşmeden davanın açıldığını, değerlendirmenin tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi olan 24.02.2021 tarihi itibarıyla yapılması gerekli olup dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, evveliyatı orman olan dava konusu taşınmazın hiç bir zaman kazanılamayacağını, tespit edilen bedelin fahiş olduğunu, davanın kısmi dava olarak açıldığını bu nedenle bedel artırım talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6100 sayılı Kanun’un 55 inci maddesi.

3.4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

4.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

5.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

6.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dava konusu Kocaeli ili, Başiskele ilçesi, Bahçecik Mahallesi 252 ada 2 (eski 720) parsel sayılı 7300 m² yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmaza davacıların 05.01.1970 tarihinde alım yolu ile malik olduğu, dava konusu taşınmazın tapu kaydına 15.06.2005 tarihinde 5596 yevmiye numaralı işlem ile "Orman Şerhi (satılamaz devredilemez)” şeklinde şerh konulduğu, davalı ... tarafından 22.01.2015 tarihinde Kocaeli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/190 Esas, 2020/321 Karar sayılı dosyasında davacılara karşı tapu iptal ve tescil davası açıldığı, davanın 24.02.2021 tarihinde kesinleştiği, davacıların eldeki davayı 13.12.2016 tarihinde açtığı anlaşılmıştır.

3.Davacılardan ...’in 02.12.2020 tarihinde yargılama devam ederken öldüğü anlaşılmıştır. Davanın açıldığı sırada mevcut olmasına rağmen yargılama sırasında taraflardan birinin ölümüyle taraf ehliyetinin sona ermesi durumunda 6100 sayılı Kanun’un 55 inci maddesi uygulanacak olup mahkemece davacının mirasçılarının tamamı tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri gerekir. Davacı ...’in yargılama esnasında öldüğü, mahkemece davacının ölümü sonrasında taraf teşkilinin sağlanması için herhangi bir usûl işlemi yapılmaksızın dava hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, ölümle vekâlet ilişkisinin son bulduğu gözetilerek, 6100 sayılı Kanun’un 55 inci maddesinde gösterilen şekilde ölen davacının mirasçıları tebligat yoluyla davadan haberdar edilip davayı takip edip etmeyecekleri belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.