"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen taşınmazın tapu kaydının hatalı tutulmasından kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu Yalova ili, ... ilçesi, ... köyü 845 parsel sayılı taşınmazı 2.000 m² olarak edindiğini, 28.03.2011 tarihinde sattığını, satıştan bir süre sonra taşınmazın gerçek yüzölçümünün 3.979 m² olduğunun tespit edildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davacının aktif husumetinin bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının halihazırda malik olmadığını, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.03.2017 tarihli ve 2016/235 Esas, 2017/84 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/235 Esas, 2017/84 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilince süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 2017/1120 Esas, 2017/1121 Karar sayılı kararı ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 09.06.2017 tarihli ve 2017/1120 Esas, 2017/1121 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda, dava konusu taşınmazın gerçek yüzölçümünden daha az yüzölçümü ile tapuya kaydedilmiş olması nedeniyle tapu sicilinin tutulmasında hata olduğu, davacının küçük yüzölçümü ile dava konusu taşınmazı satmış olması nedeniyle zararın oluştuğu bu durumda hem Hazineye karşı 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre hem de sattığı kişiye karşı sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak dava açabileceğinden ve davalı olarak Hazinenin gösterilmek istendiğinin dava dilekçesinde açık olduğundan temsilcide yanılma hâlinin söz konusu olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili, yüzölçümü düzeltme işleminin davacının dava konusu taşınmazı satmasından sonra yapıldığını, davacının taşınmazı kendisinden satın alan 3. kişinin gerçek yüzölçümünü bildiği ve bilerek satın aldığı ve diğer satışı yaptığının ispatlanamadığını, düzeltme tarihindeki niteliğine göre karar verilmesi gerektiğini, emsal karşılaştırmasının eksik ve hatalı olduğunu, emsalin daha değerli olduğunu ve metrekare birim değerinden düzenleme ortaklık payı kesilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu ... köyü 845 parsel numaralı tarla vasıflı taşınmazın, 1958 yılında yapılan arazi kadastro çalışmaları sırasında 2.000 m² yüzölçümü ile tespit edildiği, intikal ve taksim sonucu davacı adına tescil edildiği, intikal sırasında taşınmazın yüzölçümünün 2.000 m² olarak dikkate alındığı, davacı ...’ın 28.03.2011 tarihinde taşınmazı ...’ya sattığı, ...’nın 31.05.2011 tarihinde ...’a sattığı, ...’ın ise 24.06.2011 tarihinde taşınmazı ...’ya sattığı, taşınmazın yüzölçümünün 1458 sayılı Genelge uyarınca yapılan 11.06.2022 tarihli ve 1454 yevmiye numaralı işlemle 3.973,96 m² olarak düzeltildiği, eldeki davanın 14.04.2016 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Mahkemece bozma ilamına uyularak arsa niteliğindeki Yalova ili, ... ilçesi, ... köyü 845 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
16.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.