"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin Antalya ili, ... ilçesi, ... köyü 167 parsel sayılı taşınmazın malikleri olduğunu, 2011 yılında Manavgat Belediye Başkanlığınca 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci maddesi uyarınca imar uygulaması yapıldığını, taşınmazın uygulamaya giren kısmından düzenleme ortaklık payı alınmak suretiyle yeni imar tapusunun alındığını, imar düzenlemesi dışında tutulan dava konusu 635 m²lik kısmının ise kıyı kenar olarak ayrıldığını, bu kısımda müvekkillerinin tasarruf hakkının ortadan kaldırıldığını ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek uğranılan zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; kamulaştırılan taşınmazın geri alınması şartlarının 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 22 ve 23 üncü maddelerinde düzenlendiğini, söz konusu şartlar gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Manavgat 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.12.2015 tarihli ve 2013/132 Esas, 2015/739 Karar sayılı kararı ile taşınmazın değerinin 273.685,00 TL olduğu ancak taleple bağlı kalınarak 70.000 TL bedelin davalı Hazineden tahsiline, davacılar adına olan tapu kaydının iptal edilerek kıyı vasfı ile terkinine hükmedilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Manavgat 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.12.2015 tarihli ve 2013/132 Esas, 2015/739 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 27.11.2019 tarihli ve 2017/6771 Esas, 2019/6973 Karar sayılı kararı ile arsa niteliğindeki taşınmazın değerlendirilmesinde esas alınan emsal taşınmaz satışının değerlendirme tarihinden sonra yapılan bir satış olması nedeniyle somut emsal olarak kabul edilemeyeceği belirtilerek söz konusu raporun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın değerinin 436.417,40 TL olduğu ancak bozma öncesi verilen karara karşı davacıların temyiz yoluna başvurusu bulunmadığından usulî kazanılmış hak ilkesi kapsamında kalan aleyhe hüküm verme yasağı ilkesi dikkate alınarak bozma öncesi hüküm ile belirlenen 70.000 TL bedelin davalı Hazineden tahsiline, davacılar adına olan tapu kaydının iptal edilerek kıyı vasfı ile terkinine hükmedilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazda kıyı kenar çizgisi çalışmasının yapıldığını; ancak henüz tapusunun iptal edilmediğini, davacı tarafın taşınmaz üzerinde her türlü tasarruf hakkının bulunduğunu, dava tarihine kadar elde ettiği kazançların tespit edilen bedelden düşürülmesi gerektiğini, emsal alınan taşınmazın niteliğini itibarıyla uygun emsal olmadığını, taşınmaz için fahiş bir değer belirlendiğini, davacı tarafça idarî işlemin iptali için herhangi bir idari dava açılmadığını ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,16.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.