"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR :Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Bursa ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 6762 ada 14 ( eski 36) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın arazi vasfında olmadığını, taşınmazın bedelinin yüksek olduğunu beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 01.08.2018 tarihli ve 2017/594 Esas, 2018/420 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.07.2020 tarihli ve 2018/3826 Esas, 2020/785 Karar sayılı kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 09.07.2020 tarihli ve 2018/3826 Esas, 2020/785 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu, taşınmazın konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alındığında objektif değer artırıcı unsur oranının %400 olacağı düşünülmeden, daha az oranda objektif değer artışı ilave etmek suretiyle aza hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği gibi, Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 7139 sayılı Kanun'la Değişik 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesinin; “İdarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “İdarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiğinden istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde; objektif değer artırıcı unsur oranının ve kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, münavebe ürünlerinin hatalı olduğunu, belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu halde arazi kabulünün hatalı olduğunu, objektif değer artırıcı unsur oranının düşük, kapitalizasyon faiz oranının yüksek alındığını, münavebe ürünlerinin hatalı ve belirlenen bedelin düşük olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesi gerektiğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki Bursa ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, (eski 36) 6762 ada 14 parsel sayılı taşınmazın zemininin 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla değerinin tespit edilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; karar usul ve kanuna uygundur.
4. Buna karşın Mahkemece ilk kararla tespit edilen bedelden acele el koyma kararı ile belirlenen bedelin mahsubu sonrası kalan bedelin davalı tarafa derhal ödenmesine karar verilmediği hususu gözetildiğinde, bu bedele de son karar tarihine kadar faiz uygulanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle infazda tereddüt oluşturulması doğru görülmemiştir.
5. Kendisini vekille temsil ettiren davalı tarafa vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hatalıdır.
6. Dava konusu taşınmazın yeni parsel numarasının hüküm fıkrasında gösterilmemesi, bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile;
2. Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.01.2022 tarihli ve 2021/241 Esas, 2022/10 Karar sayılı ilamının;
a) Birinci bendinin üçüncü paragrafından “ fark bedelin 407.516,02 TL'sine 23.03.2018 - 01.08.2018 tarihleri arası için faiz işletilmesine ibaresinin çıkartılmasına,
b) Hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak “Kendisini vekille temsil ettiren davalı taraf lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca 4.080.00 TL vekâlet ücretinin davacı idareden alınarak davalı tarafa verilmesine”cümlesinin yazılmasına,
c) Hüküm fıkrasının birinci bendinin ikinci paragrafından “36” sayısından sonra “yeni 6762 ada 14” ibaresi yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,
28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.