Logo

5. Hukuk Dairesi2022/11662 E. 2023/2623 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Arazi niteliğindeki taşınmaza net gelir yöntemine göre değer biçilmesinin ve tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesinin uygun olduğu, taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verilmesinin yerinde olduğu, ancak mahkemece tespit edilen bedelin faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlendiği gözetilerek, bu husus düzeltilerek karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde; ... ili, 19 ... ilçesi, ... Mahallesi 93 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 31.07.2017 tarihli ve 2016/711 Esas, 2017/595 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmazın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 08.11.2017 tarihli ve 2017/2555 Esas, 2017/2564 Karar sayılı kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 08.11.2017 tarihli ve 2017/2555 Esas, 2017/2564 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde, taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararı kaldırılarak; arazi niteliğindeki taşınmaza net gelir yöntemine göre değer biçilmesinin yöntem itibarıyla doğru olduğu; ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda; Türkiye ortalamasına göre münavebe ürünlerinin üretim masraflarının brüt gelire göre yazılı şekilde fazla alınması ekonomik tarım yapılmasında tereddüt yaratacağından İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerinden üretim masraflarının yeniden sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, davaya konu taşınmaza uygulanan objektif değer artırıcı unsurun % 50 oranında olacağı gözetilmeden, daha düşük objektif değer artış oranı kabul eden bilirkişi raporuna göre az bedele hükmedilmesi ve 7139 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası gereğince, bozma sonrası bankaya hak sahibi adına yatırılacak bedelde artış olması halinde bu kısım için; 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinden, bahisle İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 2019/695 Esas, 2020/235 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 2019/695 Esas, 2020/235 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, Mahkemece verilen ilk karar Dairemizce üretim masrafları ve objektif değer artırıcı unsur yönünden bozulduğundan, ilk kararda hükme esas alınan bilirkişi raporunda kabul edilen münavebe ürünlerinin verim miktarları taraflar arasında kesinleşmiş olduğu gözetilmeden münavebe ürünlerinin verim miktarlarından daha az kabul edilerek hesaplama yapan rapora göre hüküm kurulması ile Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarih 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'la Değişik 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinini sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiğinden,

kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın m² bedelinin sistematik olarak raporlarda artırıldığını, ilçe tarım verilerinin doğru uygulanmadığını, objektif artış oranının yüksek alındığını, dava konusu taşınmazın kanal olarak tescil edilmesi gerekirken terkin kararı verildiğini, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, harç hakkında hüküm kurulmadığını ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan raporda üretim masraflarının brüt gelirin 1/3 oranında alınması gerektiğini, münavebeye buğday ve tütünün alınmasının en az ekilen ürünler olduğundan hatalı olduğunu, sıklıkla ekilen ürünlerin şekerpancarı lahana, papino, ve fasulye olduğunu, kapitalizasyon faizinin hatalı alındığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanunu'nun kenar başlıklı 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ve 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki dava taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net gelir yöntemine göre değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi yerindedir.

3. Davalı kurum harçtan muaf alduğundan harç alınmasına yer olmadığına dair karar verilmesi yerindedir.

4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğrudur.

5. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın dışında kalan temyiz dilekçesinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

6. Mahkemece; tespit edilen bedelin faiz başlangıç tarihi 21.01.2017 olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan Bafra Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/107 Esas, 2022/197 Karar sayılı kararının 4 üncü bendinin faize ilişkin 2 nci paragrafının tümü ile hükümden çıkarılmasına, yerine "Kararın kesinleşmesi beklenmeksizin kamulaştırma bedeli olarak belirlenen 179.820,00 TL'nin 153.300,00 TL sine kamulaştırma işlemi 4 ayda sonuçlandırılmadığından dört aylık sürenin bitimi olan 21.01.2017 tarihinden ilk karar tarihi olan 31.07.2017 tarihine kadar, fark bedel 23.940,00 TL sine ise 21.01.2017 tarihinden ikinci karar tarihi olan 27.11.2020 tarihine kadar; fark bedel 2.580,00 TL sine ise 21.01.2017 tarihinden mahkememizin karar tarihi olan 14.04.2022 tarihine kadar kanuni faiz işletilerek tapu maliklerine tapudaki hisseleri oranında, oranında ödenmesine, bu konuda Vakıfbank ilgili şubesine müzekkere yazılmasına," ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.