Logo

5. Hukuk Dairesi2022/11690 E. 2023/6561 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Orman şerhinin tapuya geç işlenmesi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın orman sınırları içine alınmasına rağmen tapu kaydına geç işlenen orman şerhinin, daha önce kesinleşen kamulaştırmasız el atma davasında taşınmazın arsa vasfında değerlendirilerek belirlenen tazminata etkisi olmadığı ve davacının bir zararının doğmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/248 Esas, 2021/44 Karar (Birleştirilen Ankara 7. Asliye Hukuk Mahemesinin 2019/55 Esas sayılı dosyası)

Taraflar arasındaki orman şerhinin tapuya geç işlenmesinden dolayı uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'nun (4721sayılı Kanun) 1007 inci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.06.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davalı ... vekili Avukat ... gelmiş, diğer davalı idare vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 26080 ada 13 parsel sayılı taşınmazın hissedarı olan davalıların ... Üniversitesinin kamulaştırmasız el attığı iddiası ile ... 19. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2010/417 Esas sayısı ile el atmadan kaynaklı alacak davası açtıklarını, Mahkeme tarafından 05.06.2013 tarihli ve 2010/417 Esas, 2012/217 sayılı kararı ile tazminat isteminin kabul edildiği ve kesinleştiğini, dava konusu 26080 ada 13 parselin 2001 yılında tamamlanan Orman Kadastrosu sonucunda Orman sayıldığı, ancak dava aşamasında taşınmazın tapu kaydında orman şerhi olmadığı için taşınmaz ‘imarlı arsa’ vasfında kabul edildiğini, bilirkişi raporunda taşınmazın değerinin hatalı bir biçimde taşınmazın orman niteliği ve durumu göz önünde bulundurulmadan Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesince kabul edilen fahiş değerler üzerinden hesaplandığını, Mahkemece ... Üniversitesinin zararının tespiti için dava konusu taşınmazın 10.01.2012 tarihi itibarıyla orman vasfı nazara alınarak kıymet takdirinin yapılmasını, Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/417 Esas, 2012/217 sayılı kararı, Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2015/7 Esas sayılı dosyası ile fazladan ödenen miktarın hesaplamasını, sonuçta aradaki farkın davalı idarelerden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; niza konusu olayın oluşumunda müvekkili Bakanlığın bir rolünün bulunmadığını, husumet yönünden davanın reddinin gerektiğinin, Devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan sorumlu tutulabilmesi için tapu sicilinin tutulmasına ilişkin bir fiil veya içtinap (kaçınma), tapu sicilinin hukuka aykırı tutulması, maddi bir zararın meydana gelmiş olması ve uygun illiyet bağının varlığı gibi şartların bir arada bulunması gerektiği, somut olayda tapu sicilinin tutulması ile “zarar” arasında (haksız fiillerdeki) bir “uygun illiyet” bağı bulunmadığı belirtilerek davanın reddi talep edilmiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın da bulunduğu alanda orman kadastro çalışmalarının 27.05.1997 tarihinde 81 No.lu Orman Kadastro Komisyonu Başkanlığı tarafından başlanıldığını ve 27.04.2001 yılında ilan edilerek ... Hükmü Şahsiyeti Haiz Amme Ormanı olarak 27.10.2001 tarihinde kesinleştiğini, Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/417 Esas sayılı dosyasına verdikleri müzekkere cevabında, dava konusu yerin ... Hükmü Şahsiyete Haiz Amme Ormanı sınırları içinde bulunduğunun belirtildiğini, mevcut olayda tapu sicilinin tutulmasında devletin sorumluluğunun esas olduğunu, kesinleşen orman tahdit işlemi gereğince orman sayılan yer hakkında tapu kaydı oluşturularak bu kayıt iptal edilmeksizin özel mülkiyete konu edildiğinden doğan zararlardan devletin kusursuz sorumluluğunun esas olduğunu, tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat davalarının Maliye Hazinesine yöneltilmesi gerekmekte olduğunu, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete tabi olduğunu ve Devletin Hüküm ve tasarrufu altında olan bir yer olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın taleple bağlı kalınarak kabulü ile dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsiline, birleştirilen davanın taleple bağlı kalınarak kabulü ile dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl ve birleştirilen davaların zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/18 Esas, 2017/60 Karar sayılı ilamının kesin hüküm niteliğinde olduğunu, Hazinenin pasif taraf sıfatının bulunmadığını, Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/417 Esas sayılı dava dosyasının getirtilip incelenmesi hâlinde davacının çekişmeli taşınmazın ... Hükmü Şahsiyetine Haiz Amme Ormanı sınırları içinde olduğunun tüm belgelerden anlaşılacağını, kabule göre de birleştirilen davada hangi davalı hakkında hüküm kurulduğunun belirtilmemesinin de doğru olmadığını, İlk Derece Mahkemesinin asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar vermesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılıp davanın öncelikle usulden aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 2015/10024 Esas, 2016/2880 Karar sayılı ilamına istinaden davanın esasına girilmeden kurumlarına karşı açılan davanın husumet yönünden reddedilmesi gerektiğini, davanın yasal hasım olan Hazine yöneltilmesi gerektiği, çekişmeli taşınmazın 27.04.2001 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman tahdidinde ... Hükmü Şahsiyetine Haiz Amme Ormanı sınırları içinde olduğunu, taşınmaz orman olduğundan kamulaştırmasız el atma davası açıldığını, davacı tarafın kusurundan kaynaklı kurumlarından tazminat istenemeyeceğini, Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/204 Esas sayılı dosyası üzerinden mülkiyete ilişkin verilen karar ile mülkiyet uyuşmazlığına dair tespit yapıldıktan sonra şerh konulduğunu, öncesinde ise bahsi geçen yer ve etrafındaki yerlerde devlet ormanı, Hacettepe Ormanı ve Bilkente ait ormanlar bulunduğundan mülkiyetteki belirsizlikler sebebiyle şerh konulmadığını, aynı konu ve nitelikte olan, dava dosyasında da beyan ettikleri ve gerekçeli kararda da belirtildiği üzere beklenmesi talep edilen Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/189 Esas, 2017/60 Karar sayılı ilamıyla davacı üniversitenin taşınmazın mülkiyetini kazandığı 1988 tarihinde orman vasfının tespit edilmemiş olduğu, bilahare bu taşınmazın davacı üniversite tarafından fiilen ağaçlandırma yapılarak orman hâline getirildiği, yani değer düşüklüğünün üniversitenin fiilinden kaynaklandığı ve bu hususun Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/414 Esas, 2015/433 Karar sayılı karar dosyasının yargılaması sırasında ileri sürüldüğü ancak Yargıtay tarafından dikkate değer alınmayarak kararın onanmış olduğunu, orman vasfının 2001 yılında tespit edildiği, tüm bunlara göre davacı üniversitenin bu ödeme sebebiyle iddia ettiği zararından Orman Genel Müdürlüğünün sorumlu olmadığını, kurumlarından tazminat istenemeyeceğini belirterek davanın husumet yokluğundan olmazsa esastan reddine karar verilmesi gerektiğinin ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ..., taşınmazın arsa niteliğinde olmadığını, orman arazisi niteliğinde olduğunu, 2001 yılında orman sınırı içine alındığı hâlde, tapu kaydına orman şerhinin 2015 yılında konulduğunu, Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/417 Esas, 2012/217 Karar sayılı davası sırasında orman olarak nitelendirilmesi hâlinde daha az tazminat ödeyeceğini belirterek, aradaki farkın davalılardan tahsili istemiyle eldeki davayı açmış ise de; orman şerhinin tapuya yazılma tarihinin davanın esasına etkili olmadığı, taşınmazın 1970'li yıllardan bu yana fiilen ağaçlandırma sahası olduğu, ilk davanın açıldığı 2010 yılı itibarıyla da imarlı arsa niteliğinde bulunduğu, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 57 nci 59 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile Ağaçlandırma Yönetmeliğine uygun olarak orman yönetimi, özel ve tüzel kişiler tarafından da ağaçlandırma yapılabileceği, kaldıki tazminat istemine konu taşınmazın davacı üniversite tarafından fiilen ağaçlandırma yapılarak orman hâline getirildiği, bu nedenle orman sınırları içine alındığı, tapu kaydına konan şerhin taşınmazın mevcut durumunda bir değişiklik yaratmadığı, zira kesinleşen kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat davasında taşınmazın bulunduğu yer, imar planındaki konumu, eylemli durumu gözetilerek tazminata hükmedildiği, davacı üniversitenin tazminat davası sırasında çekişmeli taşınmazın orman sınırları içinde olduğunu bildiği, gerek üniversitenin gerekse davalı ... vekilinin cevap dilekçesinde çekişmeli taşınmazın orman sınırları içinde olduğunu ileri sürdükleri, dolayısıyla davacı üniversitenin iddia ettiği zararın oluşmadığı gibi Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen yargılamanın yenilenmesine ilişkin Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/250 Esas, 2015/378 Karar sayılı ilamında, “tazminata ilişkin ilk kararda yargılama sırasında taşınmazın orman vasfında olduğunun irdelendiği, ... Üniversitesi vekili tarafından temyiz dilekçesinde bu hususun dile getirildiği ve tartışılmasını sağladığı, yargılama sırasında Orman Bakanlığı’nın 27/12/2012 tarihli yazısında taşınmazın orman olduğunun belirtildiği, bu şartlar altında yargılamanın iadesi için herhangi bir sebep olmadığı gibi yasada tahdidi olarak sayılan şartlarında mevcut olmadığı” gerekçesiyle yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verildiği, diğer taraftan 26080 ada 13 parselin dava dışı paydaşları tarafından davacı üniversite aleyhine açılan kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat davasının kesinleşmesinden sonra eldeki davadaki iddialarla Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine açılan dava, Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.03.2017 tarihli ve 2016/189 Esas, 2017/60 Karar sayılı ilamıyla rededildiği, davacının istinaf isteği Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 14.12.2017 tarihli ve 2017/2227 Esas, 2017/2482 Karar sayılı ilamıyla esastan reddine ilişkin kararın temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 08.05.2018 tarihli ve 2018/1885 Esas, 2018/3575 Karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği, hâl böyle olunca açıklanan nedenlerle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu anlaşıldığından davalı idareler vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından 1960 yıllarında ağaçlandırıldığını ve 1977 yılında başlatılan Yeşil Kuşak Ağaçlandırma Çalışması kapsamına alındığını, 2001 yılında ilan edilen orman kadastrosu tespitiyle orman sınırları içerisine alınmış olmasına rağmen davalı ... tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak zamanında orman şerhi konulmadığından taşınmazın gerçek vasfına aykırı olarak tapu sicilinde imarlı arsa olarak gözükmesinde Orman Genel Müdürlüğünün kusuru olması nedeniyle taşınmazın metrekare bedelinin haksız olarak yüksek tespit edildiği ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talebiyle temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, orman şerhinin tapuya geç işlenmesinden dolayı uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davacı ..., taşınmazın aslında arsa değil, orman arazisi niteliğinde olduğunu, 2001 yılında orman sınırı içine alındığı hâlde, tapu kaydına orman şerhinin 2015 yılında konulduğunu, önceki davalar sırasında orman olarak nitelendirilse idi daha az tazminat ödeyeceğini belirterek, aradaki farkın davalılardan tahsili istemiyle eldeki davayı açmış ise de kesinleşen Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/417 Esas, 2012/217 Karar sayılı dosyası ile 2015/250 Esas, 2015/378 Karar sayılı dosyası birlikte gözetildiğinde; davacı idare tarafından kamulaştırmasız el atılan taşınmazın tahsili istemi ile açılan davada dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli plan dahilinde yer aldığından arsa vasfında kabul edildiği ve bu niteliğine göre değer biçildiği, bu itibarla orman şerhinin tapuya işlenme tarihinin tazminatın belirlenme yöntemine dolayısıyla davanın esasına etkili olmadığından, oluşan bir zarardan bahsedilemeyeceği için davalılar hakkında davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aleyhine temyiz olunan davalı ... yararına 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin temyiz eden davacı idareden alınmasına,

Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.