"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
KARAR : Yeniden Esas Hakkında Verilen Karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 47465 ada 2 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından fiilen yol yapılarak el atıldığını, aynı taşınmaz için davacı ve bir kısım diğer hissedarlar tarafından açılan kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasının Ankara Batı 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/164 Esas (bozma sonrası 2017/256 Esas) sayılı dosyasında kabulüne dair kararın onanarak kesinleştiğini, aradan yedi yıl geçtiğinden eldeki ek dava yönünden yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak taşınmazın değeri belirlenip ilk davadaki bedelin de mahsubu ile el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; yapılan arşiv araştırmasında dava konusu taşınmaz ile ilgili herhangi bir kamulaştırma evrakına rastlanmadığını, zeminde yapılan incelemede DSİ Genel Müdürlüğü tarafından ... Islah Projesi kapsamında yapılan çalışmalar sonucu hafriyat ve taşlı toprak döküldüğünü ve ... Sanayii tarafından beton santrali kurulmuş olup idarelerince fiilen el atılmadığını ve davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahallinde yapılan keşfe istinaden yeniden alınan bilirkişi raporu uyarınca dava tarihi olan 15.10.2020 tarihi itibarıyla 970,00 TL/m² üzerinden kamulaştırmasız el atma bedeli 324.950,00 TL olarak hesaplanmak suretiyle, ilk davada ödenen bedel de mahsup edilerek davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; yapılan arşiv araştırmasında dava konusu taşınmaz ile ilgili herhangi bir kamulaştırma evrakına rastlanmadığını, zeminde yapılan incelemede DSİ tarafından ... Islah Projesi kapsamında yapılan çalışmalar sonucu hafriyat ve taşlı toprak döküldüğünü ve ... Sanayii tarafından beton santrali kurulmuş olup idarelerince fiilen el atılmadığını ve davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan ilk davada kesinleşen bedel tarafları bağladığından ilk davada kesinleşen bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesindeki talebe dayanarak yeniden keşif yapılmak suretiyle dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapan bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin üç numaralı alt bendi gereğince ilk davada kesinleşen bedel esas alınıp ödenen bedelden davacının payına düşen kısım da mahsup edilmek suretiyle kalan bakiye bedelin ilk dava tarihi olan 15.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı idareden alınarak davacıya ödenmesi yönünde yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin kararına dayanak olarak kullandığı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7-17287 Esas, 2015/1036 Karar sayılı ilâmını hatalı yorumladığını, kesin deliller arasında sayılmayan bilirkişi raporlarının ek davada bağlayıcı olmadığını, kesinleşen kısmi davanın tespit kısmı kesin delil niteliği taşısa da bilirkişi raporunun takdiri delil olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince hakimin takdir yetkisine müdahale edilerek istinaf yetkisinin aşılmasının hatalı olduğunu, faiz başlangıç tarihinin ilk dava tarihi olduğu belirtildiği hâlde, hükümde ek dava tarihinin yazıldığını, 19.04.2013 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kısmi davada alınan ve kesinleşen hükmün dayanağını teşkil eden bilirkişi raporunun kısmi dava tutarını aşan bölümünün açılan ek davada mahkemeyi bağlayacak nitelikte bir kesin delil mahiyetinde olup olmadığına ve bedelin hangi idareden tahsil edileceğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna; ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7-1728 Esas, 2015/1036 Karar sayılı ilâmı:
“ ...O halde, Mahkemenin kısmi davada tespit edilen olgularla kendisini bağlı kabul etmesi ve ayrıca taraflar açısından da bağlayıcı hale gelen kısmi davadaki rapor içeriğini ve raporda tespit edilen miktarı hükmüne dayanak alması yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun olup direnme kararının açıklanan nedenlerle onanması gerekmiştir. “
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Ankara Batı 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/256 Esas, 2018/235 Karar sayılı dosyasında (bozma) davacı ... Arslan'ın da aralarında bulunduğu 41 davacı tarafından dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000,00 TL tazminatın davalı ... Belediyesinden taşınmaz bedelinin tahsilinin talep edildiği, taşınmazın 19.04.2013 değerlendirme tarihi itibarıyla m² birim bedeli 377,00 TL ve davacı ... payına düşen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedeli 126.295,00 TL olarak tespit edilerek ıslah yapılmadığından davacıların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL bedelin değerlendirme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıların hisseleri oranında davalı idareden tahsili ile davacılar adına olan hisselerin iptali ile davalı idare adına tesciline karar verildiği, kararın davalı idarenin temyizi üzerine Dairemiz incelemesinden geçerek 23.01.2020 tarihinde kesinleştiği, davacının dava konusu taşınmazda kayıtlı 335 m² hissesinin 05.04.2021 tarihli ve 17730 yevmiye numaralı işlem ile terkin edildiği anlaşılmıştır.
3. Davalı tarafın kısmi davada verilen kararı temyiz etmediği, daha önce hükmüne uyulan bozma ilamları içeriğine göre ise davalı idare vekilinin husumet ve davanın idari yargıda görülmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazları reddedilerek karar onanmış; böylece kesinleşen kısmi davada hükme esas alınan rapor taraflar yönünden kesinleşmiştir. Taraflar açısından kesinleşen bu hususların yeniden inceleme konusu yapılması hukuken olanaklı değildir.
Kısmi davada alınan ve kesinleşen hükmün dayanağını teşkil eden bilirkişi raporunun kısmi dava tutarını aşan bölümü de açılan eldeki ek dava yönünden hem tarafları hem de mahkemeyi bağlayacak nitelikte kesin bir delil mahiyetini almış; kısmi davada kesinleşen bu rapor içeriği de dayanak alınarak hükme varılmış olup saklı tutulan bedele ilişkin eldeki davada yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak tespit edilen bedel yerine ilk davada kesinleşen bedele hükmedilmesi yerindedir.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı idare vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Hükmedilen bedele ilk dava tarihinden itibaren yasal faiz işletileceği belirtildiği hâlde, hükümde ek dava tarihinin yazılması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı tarafın tüm, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (B) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan “15/10/2020” tarihinin hükümden çıkartılarak, yerine “19.04.2013” tarihinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.