Logo

5. Hukuk Dairesi2022/11885 E. 2023/2545 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmaz bedelinin tespiti ve davalı idareden tahsili davasında, belirlenen bedelin doğru olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın değerinin emsal taşınmazlar ve bölgedeki gelişmeler gözetilerek belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 14. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1043 ada 2 parsel sayılı taşınmazına davalı idare tarafından fiilen yol yapılarak el atıldığını belirterek taşınmazın bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza kamu yararını sağlamaya yönelik el konulmadığını, idarece yapılmış daimi müdahale olmadığını, idarece Kanun'la verilen yetki gereği imar planı düzenlenmiş olsa da imar planı yapılışının düzenleyici bir işlem olduğunu, imar planının müvekkilleri idarece yapılmış olmasının imar planının uygulamasının da kendi taraflarından yapılacağı anlamına gelmediğini; ancak böylesi bir kararın alınmış olmasının dava konusu yere müvekkilleri idarece el atıldığı anlamını taşımadığını, bir an için davacı yanın dilekçesinde öne sürdüğü dava konusu taşınmazın imar planına alınmış olmasına rağmen uzun yıllar plana uygun hareket edilmeyerek üzerinde işlem tesis edilmemiş olması durumu gözetilse dahi müvekkilleri idareye taraf sıfatı yüklenemeyeceğini, sunulan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın değeri çok düşük belirlendiğini, emsal olarak alınan taşınmazın dava konusu taşınmaza çok uzak olup paranın alım gücü, gayrimenkuldeki değer artışları karşısında bilirkişi heyeti tarafından belirlenen bedellerin gerçek değerin altında olduğunu, mülkiyet hakkının zedelendiğini bu nedenle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza el atan idarenin açıkça tespit edilmesi gerektiğini, taşınmazın m² birim değerinin benzer taşınmazlardan çok daha yüksek belirlendiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında 17 metrelik ve 20 metrelik imar yolunda kaldığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kıyı ve Sahil Şeridi, Yol, Meydan, ve Yeşil Alan Yetki ve Görev Uygulama Yönetmeliği'nin 4 üncü maddesinin (c) bendinde "17 metrelik karayolu ve karayolu yapısı ile bu yollar üzerindeki meydanlar, alt ve üst geçitleri dahil, bunların tabii eklentileri olan yaya yolları" bulvar, cadde, anayol kapsamında kabul edilmiş olduğundan, dava konusu taşınmazdan davalı ... Başkanlığının sorumlu tutulması doğru olduğu gibi arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde isabetsizlik görülmediğini; ayrıca dava konusu taşınmaza komşu konumda bulunan 1003 ada 17 parsele ilişkin davada 21.02.2014 değerlendirme tarihi itibarıyla m² birim değerinin 350,00 TL olarak hesaplandığı ve bu değerin sadece davalı idare vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2017/6627 Esas, 2018/10938 Karar sayılı kararı ile uygun bulunduğu anlaşılmış olup değerlendirme tarihleri arasında geçen üç yıl içinde bölgede meydana gelen gelişme ve temyiz incelemesinin sadece davalı idare vekilinin istemi üzerine yapıldığı dikkate alındığında, dava konusu taşınmaza biçilen değerin yerinde olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.