"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/73 Esas, 2021/73 Karar (Birleştirilen dosyalar: Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/154 Esas ve 2017/6 Esas sayılı dosyaları ile Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/43 Esas sayılı dosyası)
Taraflar arasında görülen asıl ve birleştirilen Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/58 Esas, 2017/154 Esas sayılı dosyaları Orman Genel Müdürlüğüne karşı açılan; Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/154 Esas sayılı dosyası ise Hazineye karşı açılan taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin olup İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne, birleştirilen 2017/6 Esas sayılı ... tarafından açılan tapu iptali tescil istemine ilişkin davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen 2016/58 Esas sayılı dava yönünden tefrik kararı verilip, birleştirilen 2017/154 Esas ve kaldırma kararı sonrası açılıp birleştirilen 2020/43 Esas sayılı davalar hakkında kısmen kabul; birleştirilen 2017/6 Esas sayılı dava hakkında ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Birleştirilen Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/154 Esas sayılı davasında davacı vekili dava dilekçesinde; davacıların murisi ...'ın Gölcük ilçesi, ... köyü 1714 parsel sayılı taşınmazın 1/3 oranında hissedarı olduğunu, tapu kaydına orman şerhi işlendiğini, taşınmazların hâlen davacılar adına kayıtlı olup tapu kaydının iptali işleminin yapılmadığını, taşınmazda davacıların ayrıca ayrı ayrı 1/3'er hisseleri bulunduğunu, oluşan zararın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleştirilen 2020/43 Esas sayılı davada davacı vekili dava dilekçesinde; davacıların Gölcük ilçesi, ... köyü 1714 parsel sayılı taşınmazın hissedarları olduklarını, tapu kaydına orman şerhi işlendiğini, taşınmazın davacılar adına kayıtlı olup tapu kaydının iptali işleminin yapılmadığını, dava konusu somut olayda her ne kadar davacıların taşınmazlarının ellerinden alınmasının yasal bir dayanağı varsada karşılıklı hak ve adalet dengesinin sağlanması amacı ile mülkiyet hakkı sahibinin tazminat niteliğinde bir bedeli talep edebileceğini, Hazinenin dava konusu taşınmazlara orman vasfı ile ilgili sınırlandırmayı bidayette tapu kaydına yazdırmadığı için sorumlu ve davacılara hak ve adalete uygun bir tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, aynı taşınmaz ile ilgili olarak Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/32 Esas ve 2020/33 Esas sayılı davaların usulden reddedildiğini, aynı davacıların muris ... mirasçısı olarak aynı taşınmaz için Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/154 Esas sayılı dosyasında açtıkları davanın Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/73 Esas sayılı dosyası ile birleştiğini, bu dosyanın derdest olduğunu, usul ekonomisi ilkesi gereği bu dosyaların birleştirilmesi gerektiğini belirterek oluşan zararın tazmininin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
3. Birleştirilen Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/6 Esas sayılı davasında davacı ... vekili dava dilekçesinde; davalılar ve müteveffa adına kayıtlı bulunan Gölcük ilçesi, ... köyü 1714 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman kadastrosuna göre orman sınırları içerisinde kaldığını, taşınmazın orman niteliğini haiz olduğunu, Orman Kadastro Komisyonu tarafından 2/B uygulaması yapıldığını, yapılan çalışmaların kesinleştiğini, tapu kaydı üzerinde de orman şerhi bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Devlet ormanı vasfıyla ... adına tesciline ve iş bu davanın tapu malikleri tarafından Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan (E:2016/32) dava ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili birleştirilen davalara verdiği cevap dilekçesinde, davada idarî yargının görevli olduğunu, Hazinenin husumet ehliyetinin bulunmadığını, husumetin Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin şartlarının oluşmadığını, davacıların talep ettiği bedelin fahiş olduğunu, taşınmazların belediye hizmetlerinden faydalanmadığını, Kocaeli Büyükşehir Belediyesince hazırlanan 1/25000 ölçekli nazım imar planında Orman Alanında kaldığını, tapuda da harap bağ yeri ve meyve bahçesi vasfında bir taşınmaz için bu değerin oldukça yüksek olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
2. Birleştirilen Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/6 Esas sayılı dosyada davalılar davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile birleşen Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/154 Esas sayılı davası bakımından: davanın kısmen kabul kısmen reddine; birleştirilen mahkemenin 2020/43 Esas sayılı davası bakımından: davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/6 Esas sayılı davası bakımından: davanın kabulü ile; taşınmazın fen bilirkişisinin 19.10.2020 havale tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 9.021,10 m² bölümünün tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece birleştirilen 2017/154 Esas sayılı dosyanın tutar hesaplamasında maddi hata yapıldığını, ilâmın 9 uncu sayfasındaki açıklamada davacılara toplam 1/3 hisseye karşılık olarak 60.140,66 TL isabet ettiğinin belirtildiği, muris Halil Saim Tezcan'ın 1/3 hissesine isabet eden 120.281,33 TL tazminatın mirasçıları olan Zeynep ve Şerifeye eşit olarak paylaştırılması ve her birine ayrı ayrı 60.140,66 TL ödenmesine karar verilmesinin gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranının düşük olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yapılacak istinaf incelemesinde ... yönünden kararın kaldırılması gerektiğini, ikinci ıslah yasağına aykırı olacak şekilde iki kez ıslah yapıldığını, Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin birleştirilen 2017/154 Esas sayılı dosyasında ...'dan intikal eden 1/3 hisse için hesaplama yapılması gerektiğini, yine birleştirilen 2020/43 Esas sayılı dosya ise ... ve ...'ın 1/3'er den olmak üzere toplam 2/3 hissesi için açılmış olduğundan, 2020 yılı verilerine göre, taşınmazın 2/3'ü için hesaplama yapılması gerektiğini, bu nedenle ıslah edilebilecek tutar toplam 837.158,00 TL değil; 437.823,997 TL olup; fazladan ıslah edilen işbu kısım bakımından da davanın reddi gerektiğini, davaya konu şerhin taşınmazın tapu kaydına 27.09.1996 tarihinde işlendiğini, davanın 10 yılın dolmasıyla 27.09.2006 tarihinde zamanaşımına uğradığını, işbu parsele ilişkin orman kadastrosu ve 2/B çalışmaları 1994 yılında kesinleştiğinden, dava konusu parsellerle ilgili olarak açılan dava, 6831 sayılı Kanun gereği süresi içerisinde açılmamış olup davanın süresi içerisinde açılmadığından dolayı hak düşürücü süre sebebi ile de esasa girilmeksizin usul yönünden kaldırılarak reddedilmesi gerektiğini, husumetin orman yönetiminde olduğu, taşınmaz için belirlenen % 10 objektif değer artışı son derece fahiş ve gerçeklikten uzak olduğunu, kapitalizasyon faizi oranının da % 4 gibi düşük bir oranda belirlenmesinin bu denli olumsuz koşullara sahip bir taşınmaz için doğru olmadığını, münavebenin ve verilerin hatalı alındığını ileri sürerek kararın kaldırılması isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın arazi niteliğinde olduğu kabul edilerek, net gelir yöntemine göre değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedelin değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, ilk derece mahkemesince eksik harcın tamamlanmasından sonra İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden yörede yetişen ürünlere ilişkin 2017 ve 2020 yılına ait üretim cetveli celbedilerek yeniden yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu ile kaldırma nedenlerinin karşılanmış olmasına, ayrı dava tarihleri itibarıyla vasfı arazi olarak belirlenen taşınmazın değerinin resmî veriler ışığında net gelir yöntemiyle belirlenmesine, yine uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman kadastro haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde A harfiyle gösterilen 9.021,10 m²lik kısmının kesinleşen harita ve tutanaklara göre kesinleşen tahdit içinde kalan yerlerden olduğunun tespit edilmesine, davacı vekilinin 18.11.2019 tarihli beyan dilekçesine göre muristen intikal eden hisse için açılan 2017/154 Esas sayılı davada harcını yatırmak suretiyle talebini 60.371,34 TL olarak hasretmiş olduğunun anlaşılmasına göre mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup delilerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; birleştirilen 2017/154 Esas yönünden tazminat miktarının kesinlik sınırının altında olduğunu, taşınmaza uygulanan objektif değer artış oranının bilirkişi raporlarında çelişkili olduğunu ve %50'nin altında alınmaması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması Esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde Esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Kocaeli ili, Gölcük ilçesi, ... köyü 1714 parsel sayılı 18.760 m² yüzölçümlü, bağ vasıflı taşınmazın 1991 yılında intikal yoluyla muris ... ile davacılar ... ve ... adına 1/3 hisseler oranında tescil edildiği, taşınmazın beyanlar hanesine orman idaresi tarafından 1996 yılında "tamamı orman sınırı içinde kalmıştır" şerhinin konulduğu anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arazi niteliğinde kabulü ile net gelir metoduna göre değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar ve davalı Hazine vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.02. 2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.