"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin murisi adına kayıtlı olan üç adet taşınmazın sorgusu yapıldığında kayıtlarda çıkmadığını ve sorumluluğun Devlete ait olduğunu, zararın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; tapulama çalışmalarına itiraz ya da dava açma hakkının süresi içerisinde kullanılmadığını, fiiliyatta olmayan taşınmaz hakkında tazminat davası açılmasının da mümkün olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; keşif yapılarak taşınmazların yerinin tespit edilmesi gerekirken mahkemece taşınmazların yerlerin tespiti için sadece yazışma yapıldığını, keşif taleplerinin reddedildiğini, dava dilekçesi ekinde sundukları krokide dava edilen yerlerin sınırlarının yazıldığını, anılan krokilere göre bilirkişi tarafından dava edilen yerlerin tespit edilebileceğini, murise ait tapu kayıtlarının uygulanmayan kayıtlar listesine alındığından zararın oluşmadığı yönündeki Hazinenin savunmasını kabul etmediklerini, zararın oluştuğunu, müvekkilinin murisi adına tescilli taşınmazların tapu kayıtlarında çıkmaması sebebiyle Devletin 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi uyarınca sorumlu olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Hazine vekili; hükmedilen vekâlet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ve miras bırakanı genel arazi kadastrosunun kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içinde tapu kayıtlarına dayanarak kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapuya tescil edilen taşınmazlar hakkında tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmadıklarını, ilk derece mahkemesince keşif yapılıp, dava edilen taşınmazlar belirlenmemiş ise de bu durumun sonuca etkisi bulunmadığını, koşullar oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinde ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ilgili maddeleri uyarınca hükmedilen vekalet ücreti kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceğinden dava değeri 100,00 TL olduğundan davalı Hazine yararına 100,00TL vekâlet ücreti takdir edilmesinde isabetsizlik bulunmadığını böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; keşif yapılarak taşınmazların yerinin tespit edilmesi gerekirken mahkemece taşınmazların yerlerin tespiti için sadece yazışma yapıldığını, keşif taleplerinin reddedildiğini, dava dilekçesi ekinde sundukları krokide dava edilen yerlerin sınırlarının yazıldığını, anılan krokilere göre bilirkişi tarafından dava edilen yerlerin tespit edilebileceğini, murise ait tapu kayıtlarının uygulanmayan kayıtlar listesine alındığından zararın oluşmadığı yönündeki Hazinenin savunmasını kabul etmediklerini, zararın oluştuğunu, müvekkilinin murisi adına tescilli taşınmazların tapu kayıtlarında çıkmaması sebebiyle Devletin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca sorumlu olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.