"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin murisi tarafından ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 16 ada 1 parsel ile 17 ada 2 parsel sayılı taşınmazların 1992 yılında satın alındığını, taşınmazların satın alındığı tarihte tapu kayıtlarında herhangi bir şerhin bulunmadığını, ancak taşınmazların orman olduğu gerekçesiyle açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda tapu kayıtlarının iptal edilerek taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
2. Birleştirilen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin murisi tarafından ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 16 ada 1 parsel ile 17 ada 2 parsel sayılı taşınmazların 1992 yılında satın alındığını, taşınmazların satın alındığı tarihte tapu kayıtlarında herhangi bir şerhin bulunmadığını, ancak taşınmazların orman olduğu gerekçesiyle açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda tapu kayıtlarının iptal edilerek taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının kabul edilemeyeceğini, ormanların özel mülkiyete konu olmasının mümkün olmadığını, oluşan tapu kaydı yüzünden ilk malikin sebepsiz zenginleştiğini, davanın ilk malike karşı açılması gerektiğini, belirtilerek müvekkili Hazine yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 22.01.2018 tarihli ve 2014/358 Esas, 2018/28 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.02.2019 tarihli ve 2018/1667 Esas, 2019/629 Karar sayılı kararı ile asıl ve davaya müdahil olarak katılan davacının dava dilekçelerinde orman olduğu gerekçesiyle tapusu iptal edilen taşınmazın değerini maktu harç yatırmak suretiyle herhangi bir bedel belirtmeksizin talep ettiğini, bilahare 28.08.2017 ve 17.11.2017 tarihli ıslah dilekçeleri ile nispi harcını yatırmak suretiyle asıl davada 13.589.235,75 TL, birleştirilen davada ise 4.529.745,25 TL tazminatın tapu iptal tarihinden itibaren tahsiline karar verilmesini talep ettiği, asıl ve davaya müdahil olarak katılan davacının, dava açıldığı tarihte taşınmazın değerini belirlemesinin objektif olarak mümkün olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilemeyeceğini, 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açılmış ise de tapu kaydının iptaline dair verilen hükmün kesinleştiği 28.12.2005 tarihi ile ıslah tarihi olan 28.08.2017-17.11.2017 tarihleri arasında 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, Hazinenin ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı definde bulunduğu, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, süresi geçtikten sonra yapılan ıslaha değer verilerek davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak asıl ve birleştirilen davaların reddine ilişkin düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davacılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak ve davanın belirsiz alacak davası olduğu dava dilekçesinde açıkça belirtilerek zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, alacağın belirli hale geldiği bilirkişi raporuna göre eksik harç ikmal edilerek davacı tarafın iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunu artırabileceği gözetilerek dosya kapsamına göre hüküm kurulması gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile zamanaşımı süresi dolduktan sonra yapılan ıslah nedeniyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline duruşma açılarak karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; ormanların özel mülkiyete konu olmasının mümkün olmadığını, zamanaşımı ile mülk edinilemeyeceğini, öncesinde orman olan taşınmazda davacılar murisi adına oluşan tapu kaydının geçerliliğinin bulunmadığını, asli müdahale talebinde bulunan birleştirilen dava davacısının açtığı davanın süresinde olmadığını, bu nedenle birleştirilen davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini, taşınmaz için uygun emsal seçilmediğini, hakkaniyet gereği tazminat belirlenmesi gerektiğini, müvekkili Hazine harçtan muaf olduğu halde aleyhine harca hükmedildiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava konusu taşınmazlarda yapılan imar uygulamasının ... 7. İdare Mahkemesinin 17.10.2010 tarihli 2010/54 Esas, 2010/1687 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği ve imar uygulamasından önceki kadastral parseline geri dönüşümün 23.12.2015 tarihli 29632 yevmiye numaralı işlemle tapu sicilinde gerçekleştirildiği anlaşıldığından, geri dönüşüm sonucu oluşan güncel tapu kayıtları esas alınarak hesaplama yapılarak bedele hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru değildir.
3. Davalı Hazinenin harçtan muaf olduğu belirtildiği halde, birleştirilen davanın davacısı tarafından yatırılan harçların iadesi yerine davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.