"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonucu verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalılardan ... hakkında açılan davanın husumetten reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2787 ada 20 parsel sayılı 18.189,55 m² yüzölçümlü olan taşınmazda murislerin 35714/4549952 hisseye sahip olduğunu, taşınmaza davalı idarelerce yol yapılarak su ve kanalizasyon hattı geçirilerek kamulaştırma yapılmadan el atıldığını belirterek belirlenecek tazminatın ve ecrimisilin davalı idarelerden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; husumetin yolu yapan idare olan ... Belediye Başkanlığına yöneltilmesi gerektiğini, davalı idarenin taşınmaza el atmasının söz konusu olmadığını, davacı tarafın ecrimisile yönelik taleplerinin kabul edilemeyeceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının haksız ve hukukî dayanaktan yoksun olup kabulünün mümkün olmadığını, söz konusu taşınmazın kısmen bitişik nizam iki kat ve bir kat konut alanında, kısmen park alanı, 7 metrelik yaya yolu ve 15 metrelik taşıt yolu olarak tanımlanmakta olup enerji nakil hattı ile dere taşkın alanında kaldığını, toplam 18.189,55 m² olan taşınmazda davacının hissesine düşen miktarın 1.242,78 m² olduğunu, davacının hak iddia ettiği kısmın kendisine ait olup olmadığının belli olmadığını, özel parselasyon planı sunmayan davacının davasının reddi gerektiğini, davanın idare mahkemesinde açılması gerektiğini, bu nedenle davanın aynı zamanda görev yönünden de reddedilmesi gerektiğini, talep edilen bedelin de fahiş olup kabulünün mümkün olmadığını beyan ederek haksız davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29.12.2014 tarihli ve 2016/442 Esas, 2022/43 Karar sayılı kararı ile davalılardan ... hakkında açılan davanın husumetten reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; taşınmazda özel parselasyon yapılarak her paydaşa isabet eden bölümlerin belirlendiği, taşınmaza, idareler tarafından stabilize yol ve asfalt dökülerek yol ve kamu alanı haline getirilip su ve kanalizasyon hattı geçirmek suretiyle el atıldığı iddia edilmişse de, taşınmazda özel parselasyon yapıldığına dair resmî bir belge sunulmamış ayrıca dava konusu taşınmazda davacıya ait özel parsel bulunup bulunmadığı tespit edilmemiş olup bu nedenle, özel parselasyon haritası ilgili tapu müdürlüğünden getirtilip krokisinin zemine uygulanarak tarafların göstereceği her türlü deliller toplandıktan sonra, gerektiğinde diğer hissedarların da beyanları alınmak suretiyle dava konusu taşınmazda özel parselasyon sonucu davacı hissesine düşen kullanılabilecek yer bulunmadığı, davacı hissesinin bir bölümünün yol alanında kaldığı hususunun kanıtlanması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, emsal kira sözleşmeleri ibraz ettirilerek buna göre düzenlenecek bilirkişi raporu sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, soyut ifadelerle ecrimisil bedeli tespit eden raporun karara esas alınması hatalı olup 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda, mahkeme ve icra harçları nispi olarak uygulanması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.02.2022 tarihli ve 2016/442 Esas, 2022/43 Karar sayılı kararı ile davalılardan ... hakkında açılan davanın husumetten reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma ilâmı öncesi mahkemece verilen ilk kararda davalılardan ... hakkında davanın husumetten reddine dair verilen hüküm bozma ilâmına konu edilmeyip kesinleştiği anlaşıldığı hâlde, bozma ilâmı sonrası verilen kararda ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine ve son karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı idare lehine vekâlet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin ve hesaplanacak ecrimisil miktarının sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2787 ada 20 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi ve ecrimisil bedeli hesaplanmak suretiyle davalı idareden tahsili yerindedir.
3. Bozma ile mahkemece verilen ilk karar ortadan kalktığından bozmadan sonra verilen nihai kararda yeniden ... hakkında açılan davanın husumetten reddine karar verilmesinde ve son karar tarihi itibarıyla yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmış olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı harcın davacılara iadesine,
04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.