"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydındaki yüzölçümün 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 41 inci maddesi gereğince yapılan yüzölçümü düzeltmesinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf talebi üzerine İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine temsilcisinin tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Şanlıurfa ili, ... ilçesi, ... Mahalle 173 parsel sayılı taşınmaza 96.632 m² yüzölçümlü olarak 2004 senesinde satın alarak malik olduğu, Kadastro Müdürlüğünün 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi gereğince yapılan düzeltme ile yüzölçümünü 12.306,01 m² olarak tapuya tescil edilmesi nedeniyle yüzölçümündeki azalma nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi gereğince müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın yüzölçümünün Kadastro Müdürlüğünün işlemi ile 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesine göre düzeltildiğini, düzeltme işlemi neticesinde taşınmazın yüzölçümünün 96.632 m² iken 12.306,01 m² olduğunu, yapılan hatanın kadastro kökenli olmayıp tescil işlemleri sırasında sehven yapılan işleme dayandığını, taşınmazın eksildiğinin satış işlemi neticesinde ortaya çıktığını, düzeltme işlemi ile ilgili 30 günlük yasal süre içerisinde Hilvan Sulh Hukuk Mahkemesine yüzölçümü düzeltme işleminin iptali davası açılmadığından düzeltme dosyası hazırlanarak Tapu Müdürlüğüne gönderildiğini, 14.01.2014 tarihli ve 66 yevmiye ile ... yüzölçümünün tapu kütüğüne tescil edildiğini, idarenin zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; 3402 sayılı Kanun'un 41 inci madde uygulamasına karşı dava açılması gerektiğini, bu davanın açılmadığını, 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, Hilvan Tapu Müdürlüğünden açılan davaya, bilirkişi raporuna ve gerekçeli karara karşı görüşlerinin sorulmadığını, bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Hazinenin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanan davalarda kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, kusursuz sorumluluk ilkesi gereği davalı idarenin oluşan zarardan sorumlu olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanan davalarda zamanaşımının 10 yıl olduğu, 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesine göre yapılan düzeltme işleminin kesinleşme tarihinin 03.12.2013 olduğu, davanın 03.11.2017 tarihinde açıldığı, dolayısıyla zamanaşımının dolmadığı, davanın süresi içerisinde açıldığı, dava dilekçesi ve bilirkişi raporlarının davalı idareye tebliğ edildiği, davalı idarenin bilirkişi raporuna, tazminat miktarına karşı açıkça istinaf yoluna başvurmadığından bu yönden inceleme yapılamayacağı, ilk derece mahkemesi kararında bir hatanın bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğunun kabulü ile davalı Hazine temsilcisinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; Kadastro Müdürlüğünce tesis edilen düzeltme işleminden dolayı davacının somut ve maddi bir zararı olmadığı gibi idarece yapılan işlemde Hazinenin herhangi bir kusuru bulunmadığından dolayı illiyet bağı şartı yerine gelmediğinden 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi gereğince sorumluluğu bulunmadığı, davacı tarafın önceki maliklerden sebepsiz zenginleşme davası ile zararını tazmin etmesi gerektiği, 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, bilirkişi raporlarında belirlenen bedelin fahiş olduğunu, faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğu, maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla yasa hükümlerine uygundur.
3. Değer tespitine ilişkin hükümler kıyasen uygulanan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun kıymet takdir esaslarını belirten 11 inci maddesinin 1 inci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca arsaların değerinin, değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan, zaruret olmadıkça yakın bölgelerde bulunan ve değerlendirme tarihine yakın emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
4. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde, özel amaçlı satış emsal olarak alındığı gibi, emsal alınan taşınmazın yüzölçümünün dava konusu taşınmaza göre çok küçük olduğundan rapor hükme esas alınacak nitelikte değildir.
5. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkân tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde olduğundan, temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,14.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.