Logo

5. Hukuk Dairesi2022/13782 E. 2023/4315 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve dava konusu taşınmazdaki ipotek şerhinin bedelden indirilip indirilmeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazlardan birinin tapu kaydında ipotek şerhi bulunduğu ve kamulaştırmasız el atma bedelinin tespitinde bu şerhin dikkate alınması gerektiği gözetilerek mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ve ecrimisile ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1064 ada 49, 84, 86 parsel, 1069 ada 3 parsel, 1070 ada 77, 81, 84, 86, 87, 98 ve 100 parsel sayılı taşınmazların hissedarı olduğunu, taşınmazlara kamulaştırma yapılmaksızın drenaj, sulama kanalı ve servis yolu yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli ile ecrimisilin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü ve zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını, yetkili ve görevli mahkemede açılmadığını, dava konusu taşınmazlara ilişkin kamulaştırma işlemlerinin tamamlandığını, noter tebligatlarının yapıldığını, kamulaştırma bedellerinin bankaya yatırıldığını; ancak taşınmaz malikinin müvekkili idare lehine ferağ vermediğini, tapuda halen taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğunu, ecrimisil ödenmesini gerektirecek şartların gerçekleşmediğini ileri sürmüştür.

III. MAHKEME KARARI

... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.10.2015 tarihli ve 2013/124 Esas, 2015/233 Karar sayılı kararı ile taşınmazların usulüne uygun olarak kamulaştırıldığı ve davacının davayı açmakta hukukî yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.10.2015 tarihli ve 2013/124 Esas, 2015/233 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 24.10.2018 tarihli ve 2017/9946 Esas, 2018/18609 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların davalı idare tarafından davacıya ait taşınmazda 10.500 m²lik kamulaştırma yapıldığından ve tapuya şerh verildiği anlaşıldığından, bu kamulaştırmaya ilişkin tüm evraklar getirtilip, mahallinde keşif yapılmak suretiyle, kamulaştırma krokisi ile el atıldığı belirlenen kısmın krokisi çakıştırılarak, taşınmaza el atılan kısmın kamulaştırılan bölüm içinde kalıp kalmadığına ilişkin fen bilirkişisinden alınacak ek rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli ve 2018/254 Esas, 2020/197 Karar sayılı karar ile 1064 ada 49 parsel ve 1070 ada 100 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine, diğer parseller yönünden taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne ve el atma tazminatı ile ecrimisilin davalı taraftan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, 2942 sayılı Kanun'un (mülga) 17 nci maddesi uyarınca açılan birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli ve 2018/254 Esas, 2020/197 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 22.04.2021 tarihli ve 2020/10673 Esas, 2021/6187 Karar sayılı kararı ile kadastro tespitinden önce dava konusu taşınmazların ... Cevdetiye Sol Sahil Sulama Kanaleti ve Drenajı Projesi kapsamında kamulaştırma işlemlerinin yapıldığı, 1064 ada 49 parsel ile 1070 ada 100 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin kamulaştırma evraklarının tebliği için çıkartılan noter tebligatlarının sırasıyla 26.05.1981 ve 21.08.1980 tarihlerinde davacıya bizzat tebliğ edildiği, bu tarihlerden sonra yapılan kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu taşınmazların davacı ... adına tespit gördüğü, dava konusu 1064 ada 49 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro çalışmaları sırasında kanalın Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne ait olduğuna dair beyanlar hanesine şerh düşürüldüğü ve bu şerhlerin tapuya işlendiği, itiraz edilmeyen kadastro tutanaklarının 17.10.1988 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, bu kapsamda; dava konusu 1064 ada 49 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro çalışmaları sırasında kanalın Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne ait olduğuna dair beyanlar hanesine şerh düşürüldüğü ve bu şerhlerin tapuya işlendiği belirlenmişse de söz konusu şerhin muhdesata ilişkin olduğu ve bu parsellerde davacı adına tespit edilen mülkiyet hakkını ortadan kaldırmadığı gibi 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki "bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmü nazara alındığında, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin 17.10.1988 tarihinde kesinleştiği, daha önce kamulaştırma yapılmış olsa bile davalı idarece 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tapu iptal ve tescil davasının açıldığına dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı da gözetildiğinde, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Kanun'un 18 inci maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 177 nci maddesine eklenen ikinci fıkrası uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılamaz kuralı uygulanmaksızın asıl davada 1064 ada 49 parsel ve 1070 ada 100 parsel sayılı taşınmazlar yönlerinden de davanın kabulüne ve birleştirilen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi ve dava konusu 1069 ada 3 parsel sayılı taşınmazda davacının toplam 144/3840 oranında pay sahibi olduğu gözetilmeden, hükme esas alınan 11.10.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda 288/3840 pay üzerinden hesaplama yapıldığı gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile birleştirilen davanın tefrikine, davanın kısmen kabulüne ve el atma tazminatı ile ecrimisilin davalı taraftan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; uzlaşma dava şartı yerine getirilmeden dava açıldığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaza el koyma tarihindeki niteliği esas alınarak değer biçilmesi gerektiğini, taşınmazın müvekkili idare tarafından yapılan tesisler sayesinde sulu arazi niteliğini kazandığını, bu nedenle kuru tarım arazisi olarak kabul edilerek değerlendirme yapılmasını, münavebe deseninde getirisi yüksek ürünlerin tercih edildiğini, buğday ürününün münavebeye eklenmediğini, münavebe ürünlerinde verim miktarları ile fiyatların yüksek, üretim masraflarının ise düşük alındığını, ıslah edilen miktar için ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin ve ecrimisilin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ile 439 uncu maddeler

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dava konusu 1064 ada 49 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında yer alan ipotek şerhinin bu parsel yönünden hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı idare vekilinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "Dava konusu 1064 ada 49 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında yer alan ipotek şerhinin bu parsel yönünden hükmedilen bedele yansıtılmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.