"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli ve ecrimisil tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Köyü 197 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı halde yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını, bu nedenle fiilen el atılan taşınmaz bedelinin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili ve ecrimisil istemine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne el atılan alandaki davacılara ait hisselerin bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun davacıların payı oranında iptali ile tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz tarla vasfında olmasına rağmen imarlı arsa niteliğinde kabul edilmesinin doğru olmadığını, emsal alınan taşınmazların satış tarihlerinin dava konusu taşınmaza emsal olabilecek nitelikte olmadığını, somut emsal olarak değerlendirilen emsal taşınmazın dava konusu taşınmaza mesafe olarak uzak ve emsaller arasındaki değeri en fazla olan taşınmaz olduğunu, emsal ve dava konusu taşınmazların birbirine üstün ve eksik yönlerini değerlendirilmeden dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan 3-4 kat değerli kabul edilerek dava konusu taşınmaza 275,00 TL değer biçilmesinin yerinde olmadığını, ecrimisilin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve 27.01.2016 tarihi itibarıyla dava konusu alacağın doğduğu tarihten itibaren geriye doğru 5 yıllık sürenin 27.01.2011 tarihinde dolduğunu, bu tarihten önceki döneme ilişkin ecrimisil alacağının zaman aşımına uğradığını, bilirkişi raporunda akaryakıt istasyonu ve müştemilatların bedellerinin son derece yüksek hesaplandığını yeni yapılması öngörülen istasyon bedeli için de fahiş bir bedel belirlendiğini, dava konusu taşınmaz üzerindeki yapı en az 50 yıllık olup %32 yıpranma payı düşülmesinin az olduğunu, hurda bedeli %20 ile düşük bir oran belirlendiğini, trafo, jeneratör ve panoların geri kullanımı mümkün olup salt bir jeneratör bile 1.500.000 TL'den aşağı olmamasına rağmen bilirkişilerin toplamına 211.629,60 TL bedel belirlemesinin kabul edilmediğini, mevcut akaryakıt istasyonunun yıkılıp yeniden yapılana kadar ki döneme ilişkin maddi zarar bedeline yönelik hesaplamanın ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesine göre talepten fazlasına ilişkin olduğunu ve reddedilmesi gerektiğini, reddedilen miktar üzerinden davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmaza, mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre değer biçilmesinde ve talep ile bağlı kalınmak suretiyle yapıya yönelik tazminat talebine ve ecrimisil bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değeri ve ecrimisil bedelinin belirlenmesi ve tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve el atılan alanda davacılar payına düşen bedelin davalı idareden tahsili ile tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurullarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Dava değerinin 1.053.061,68 TL olarak ıslah edildiği dikkate alınarak hüküm altına alınan bedele göre davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde reddedilen kısım için davalı kurum lehine vekâlet ücreti takdir olunmaması ve yargılama giderlerinin kabul ile ret oranına göre taraflar arasında paylaştırılmaması hatalıdır.
5. 22.03.1976 tarihli ve 1976/1 Esas, 1976/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun kararı gereğince davanın açılmasından önce yapılan delil tespiti giderleri yargılama giderlerinden sayılmakta olup buna göre davacı tarafından 6100 sayılı Kanun'un 400 ila 406 ncı maddeleri uyarınca yapılan delil tespitine ilişkin giderlerin aynı Kanun'un 323 ilâ 333 üncü maddeleri kapsamında yargılama gideri olarak değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 7 numaralı bendinde yer alan " toplam 3.309,48 TL" ibaresinden sonra gelen cümlenin hükümden çıkartılmasına, yerine "yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranı gözetilerek göre 3.243,30 TL'sinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı idare üzerinde bırakılmasına" ibaresinin yazılmasına, hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "Reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine," cümlesinin eklenmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.