"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ordu ili, ... ilçesi, ... köyü 412 parsel sayılı taşınmazın Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/67 Esas, 2010/259 Karar sayılı kararı ile söz konusu taşınmazın 49.105,16 m²lik kısmının fiilen ve evveliyatı itibarıyla orman sayılan yerlerden olması nedeniyle tapu kaydının iptaline, orman vasfi ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görev ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline sebebiyet verenin müvekkil kurum olmadığını, talep edilen tazminat miktarının oldukça fahiş olduğunu, davacının tazminata konu olan yerleri halen fındık arazisi olarak kullandığını, davacının tapusu iptal edilen yerlerin iadesini talep etmeyip, tazminat talep etmesinin iyi niyetle bağdaşmayacağını, muhtemel ödenecek bir tazminat hesabında bu durumun gözetilmesi gerektiğini, davanın tazminat talebine ilişkin olduğundan öncelikle dikkate alınması gereken hususun tapu iptali nedeniyle davacıların hangi oranda zarara uğradığının tespiti olduğunu, müvekkili kurumun davaya dayanak yapılan işlemlerle ilgili herhangi bir kusur veya kusursuz sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi 27.03.2019 tarihli ve 2017/531Esas, 2019/106 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.09.2019 tarihli ve 2019/3603 Esas, 2019/3545 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmaza arazi vasfında değer belirlenmesinde ve alınan rapor uyarınca taşınmazın bedelinin davalı Hazineden tahsiline ilişkin Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı belirtilen kararına süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 03.06.2020 tarihli ve 2019/6009 Esas, 2020/1505 Karar sayılı bozma ilâmı ile Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesinin kararının incelenmesinde; çekişmeli taşınmaz 55.300,00 m² yüzölçümünde iken mahkeme kararıyla toplam 49.105,16 m²lik kısmının orman sayılan yerlerden olması nedeni ile tapusunun iptaline karar verilmiş olduğu hâlde, mahkemece iptal edilen kısma karşılık gelen taşınmaz değerinin belirlenmesi gerekirken taşınmazın tamamı (55.300,00 m²) üzerinden değer hesaplayan bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alındığından bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 12.02.2021 tarihli ve 2020/118 Esas, 2020/27 Karar sayılı kararı ile uyulan bozma ilâmı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
C.İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz itirazında bulunmuştur.
2. Dairemizin 19.04.2022 tarihli ve 2021/11301 Esas, 2022/6889 Karar sayılı bozma ilâmı ile tapu kayıt maliki ... davacı olmadığı hâlde, gerekçesi gösterilmeden payını kapsar şekilde fazlaya karar verilmesi ve Mahkemece kabul edilen bedel üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun eksik ve hatalı değerlendirme yaparak metrekare birim fiyatının yüksek belirlendiğini, tapunun iptaline rağmen dava konusu taşınmazı davacının kullanmaya devam ettiği, bu nedenle davacının zararının bulunmadığını ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
28.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.