Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14128 E. 2023/2536 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan gerçek zararın tespiti için taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak uygun değer biçilmesinde ve bu değerin 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca tazmine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Muğla ili, ... ilçesi, ... köyü 726 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediklerini, hem esas hem de usul yönünden itiraz ettiklerini, tapu kaydının tutulmasına ilişkin yetki ve sorumluluğun Tapu Sicil Müdürlüğüne ait olduğunu, bu nedenle davanın Tapu Sicil Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiğini, taşınmazın orman vasfına sahip olması nedeniyle yapılan yargılama sonucunda Hazine adına tescil edildiğinin anlaşıldığını, ormanların da zilyetlik yoluyla iktisabının mümkün olmadığını, davacı tarafın tazminat talebinin ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece eksik ve yetersiz incelemeyle tanzim edilmiş bilirkişi raporlarına itibar ile davanın kabulüne dair verilen kararın kanun ve içtihatlara aykırı olduğunu, dava konusu taşınmaz ile ilgili tapu iptali ve tescil kararından önce orman tahdit sınırları ile ilgili yapılan çalışmalar ile taşınmazlardaki miktar değişikliklerinin ortaya çıkmasından itibaren yasal süreler geçtikten sonra iş bu davanın açıldığını, davanın süre aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekir iken davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, belirlenen bedelin fahiş olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının karşılanması gerektiğinden değerlendirme tarihi itibarıyla taşınmazın niteliği arsa kabul edilerek değerlendirme gününden önceki satışı içeren emsal uygulaması ile tazminat miktarının belirlenmesinde yanlışlık bulunmadığı; ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda dört adet emsal irdelendiği ve dava konusu taşınmaz ile kıyaslamaları yapıldığı halde, bulunan birim m² değerlerinin dava konusu taşınmazın tapu iptali ve tescil ile ilgili olarak verilen kararın kesinleştiği 04.12.2018 tarihindeki vergi değeri olan 247,22 TL'nin altında kaldığından gerçek değeri yansıtmadığından bahisle taşınmazın toplam değerinin vergi değeri baz alınarak bulunması teknik olarak doğru olmamakla birlikte Yargıtayın son içtihatlarında, değerlendirme tarihinin dava tarihi olarak esas alınması gerektiği de gözönüne alındığında dava tarihi itibarıyla uygulanacak endeks değerleri ve emlak m² vergi değerinin de hükme esas rapordaki bedelden yüksek olduğu anlaşılmakla davacının istinafı bulunmadığı ve davalı idare lehine doğan kazanılmış hakkın üstünde bir bedele hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dava konusu dosyanın incelenmesinden Muğla ili, ... ilçesi, ... köyü 726 parsel sayılı, 2.350,00 m² yüzölçümlü taşınmazın satış suretiyle 1975 yılında davacı adına tescil edildiği, 1976 yılında yapılan rızaen yola terk sonucu taşınmazın 1.379,37 m² alana sahip olduğu, Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/597 Esas, 2017/185 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, Hazinenin istinaf başvurusu üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2017/188 Esas ve 2017/247 Karar sayılı kararı ile 726 parselin tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 04.12.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 23.01.2019 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak, konumuna ve özelliklerine uygun değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve Kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.