"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu Kocaeli ili, ... ilçesi, ... köyü, 452 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının Hazine tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edildiği ve taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini, ayrıca dava konusu taşınmaza ilişkin olarak diğer dava dosyaları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yapmış olduğu yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın görev, zamanaşımı ve husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin yasal koşulları oluşmadığından davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminat ile ilgili itirazlarının bulunmadığını, ancak dava ve bedel artırım dilekçelerinde kamu alacakları için uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması talep edildiği halde mahkemece yasal faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının reddedilen faiz talebine ilişkin idare lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesini, ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesini, taşınmaz mahkeme kararı ile Hazine adına tescil edildiğinden, davacının mülkiyet hakkının kısıtlanmasının söz konusu olmadığını, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin koşullarının oluşmadığını, dava konusu taşınmazın 2/B’ye ait olarak tespit edilen kısım yönünden yasal süre içinde davacı başvuruda bulunmadığı için davacıya iade edilmediğini, dolayısıyla bu kısmın tazminat miktarından düşülmesi gerektiğini, davanın Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğinden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda m² birim değerinin yüksek belirlendiğini, emsal değerlendirmesinin hatalı olduğunu, taşınmaz orman alanında kalmakta olup belediye hizmetlerinden yararlanamadığını, düzenleme ortaklık payı oranı %40 olması gerekirken %35 alınmasının yerinde olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tapu iptal kararının kesinleşme tarihi itibarıyla vasfı arsa olarak belirlenen taşınmazın değerinin emsal karşılaştırması yöntemiyle hesaplanmış olmasına; belirsiz alacak niteliğinde açılan davada tapu iptal kararının kesinleştiği tarih itibarıyla yasal faiz ve kısmen kabul kararı gereğince vekâlet ücreti hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olup delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazın 29.08.1958 tarihli tapulama ile davacı murisi adına şerhsiz olarak tescil edildiği, Hazine tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/218 Esas, 2009/1087 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, bu karar temyiz incelemesinden geçerek 26.12.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dava 10.06.2016 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmıştır.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.