"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı Hazine yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı Hazine vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu Tekirdağ ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1093 ada 10 parsel sayılı taşınmazın müvekkili tarafından 29.04.2011 tarihinde edinildiğini, taşınmaza 09.11.2015 tarihinde “tamamen devlet ormanı içinde kalmaktadır” şerhi konulduğunu, 19.11.2007 tarihli askı tutanağı ile ilan olunan sınırlara göre taşınmazın orman sınırları içerisine alındığını, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/1195 Esas sayılı dosyası ile orman şerhi ve sınırlandırılmasının kaldırılması amacıyla dava açtıklarını, açılan davanın taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, verilen hükmün 03.02.2017 tarihinde kesinleştiğini, bu nedenle davacının uğramış olduğu zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı Hazine yönünden ise davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine ve taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ... hakkında husumet yokluğundan davanın reddine karar verildiğini, ... mahkemece resen davaya dahil edildiği halde, davalı ... lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğunu, tazminat bedelinin düşük belirlendiğini, alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmemesinin tazminat değerinin düşük belirlenmesine neden olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hazinenin sorumlu olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun bilimsel verilere dayanmadığını, dava konusu taşınmazın orman vasfında olup belediye hizmetlerinden yararlanmadığını, bu nedenle arsa olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, alınan bilirkişi raporları arasında fahiş fark bulunduğunu, emsal taşınmazın dava konusu taşınmaza uzak olup değerlendirmeye alınmasının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu, ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken tüm bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin yerinde olmadığını, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yüksek belirlendiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından orman kadastrosuna itiraz mahiyetinde şerhin kaldırılması talebiyle açılan davanın reddedilerek taşınmazın orman niteliğinde olduğunun kesin hükümle belirlendiği, tapu kaydındaki şerhin davacının tasarruf yetkisini kısıtlar nitelikte olup tapu sicilinin hatalı tutulmasından dolayı Hazinenin sorumluluğunun bulunduğu ve davacının zararının karşılanması gerektiği anlaşılmakla, dava tarihi itibari ile arsa niteliğindeki taşınmazın emsal satış yöntemiyle gerçek değerinin tespit edilmesinde, kendisini vekille temsil ettiren dahili davalı ... İdaresi lehine vekâlet ücreti takdir edilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davacı ve davalı Hazine vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazın davacı tarafından 29.04.2011 tarihinde şerhsiz olarak satın alındığı, tapu kaydına 27.10.2015 tarihinde tamamının Devlet ormanı sınırları içerisinde olduğuna dair şerh konulduğu, davacı tarafından şerhin terkini istemli açılan dava sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/1195 Esas, 2016/859 Karar sayılı kararıyla dava konusu taşınmazın orman olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verildiği ve kararın istinaf edilmeksizin 03.02.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
3. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemektedir.
4. Buna karşın, dava konusu taşınmaza dava tarihi itibarıyla; 07.02.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda 450,00 TL/m², 28.06.2018 havale tarihli bilirkişi ek raporunda 390,00 TL/m², 21.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda 243,00 TL/m², 20.11.2020 havale tarihli bilirkişi raporunda 162,00 TL/m², hükme esas raporunda ise 390 TL/m² birim fiyat belirlendiği anlaşılmış olup, dosya arasında bulunan bilirkişi kurulu raporlarında dava konusu taşınmaza birbirinden farklı ve çelişkili m² birim fiyatları belirlendiği anlaşıldığından bu raporlara göre hüküm kurulması mümkün değildir.
5. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
6. Dosya içindeki 09.11.2020 tarihli belediye yazısında, dava konusu taşınmazın 2004 tarihinde 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci maddesi uyarınca uygulama görmüş olup, 0,3215 düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldığı, 1/1000 ölçekli mer’i revizyon uygulama imar planında orman alanı fonksiyonunda kalmakta olup, parselin tamamı orman tahdit sınırları içinde yer aldığı, ancak imar planı işleminin iptali için Tekirdağ İdare Mahkemesine 2011/463 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan iptal davası neticesinde işlemin iptaline karar verildiği ve kök kadastral parsele döndülerek parselin geldisi olan 127 ada 28 parsele dönüşüm yapıldığı, yeniden imar uygulamasının yapılacağının bildirilmesi karşısında, idari işlemin iptali nedeniyle kök parsele geri dönüşüm işleminin yapılıp yapılmadığı hakkında dosya içerisinde bir bilgiye rastlanılmadığından, bu hususun ilgili Tapu Müdürlüğü ve Belediye Başkanlığından ayrı ayrı sorularak, tapu kayıtları getirtildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususta herhangi bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmiş olması, bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı ve davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.