Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14134 E. 2023/2183 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, zamanaşımı, belirsiz alacak davası ve tazminat miktarının belirlenmesi hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarının belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu, zamanaşımının dava açılmasıyla kesileceği, tazminat miktarının ise emsal kararlar da gözetilerek belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davalı Hazine yönünden reddine, davacılar yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı birleştirilen dava davacısı ... ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacılar ... vd. asıl dava dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 84 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tazminini talep etmiştir.

2.Davacı ... birleştirilen dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu İstanbul ili ... ilçesi ... Mahallesi 84 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

3.Davacı ... vekili birleştirilen dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 84 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın husumet nedeniyle reddine karar verilebileceği gibi, belirsiz alacak davası olarak açılamayaçağını, hakdüşürücü ve zamanaşımı süresinin geçtiğini, eksik harcın tamamlanması gerektiğini belirterek davanın reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulü ile birlikte bedelin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ... vd. vekili, Reşat Süler vekili ve davalı idare vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Asıl dava davacıları ... vd. ve birleştirilen dava davacısı ... vekili istinaf dilekçesinde; istinaf mahkemesi kaldırma kararı sonrası 2019/226 Esas olan dosyada 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı açılan tazminat istemli davaların belirsiz alacak davası niteliğinde olduğuna ve zamanaşımının yalnızca dava açılan kısım için değil tüm dava için kesileceğine ilişkin Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin içtihatlarına ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) amir hükümlerine rağmen 05.10.2008 tarihli faiz başlangıcına ilişkin ıslahın yok sayılarak hukuka aykırı karar verildiğini, kaldırma kararı öncesi tespit edilen bedele ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma gerekçesi olmamasına rağmen daha düşük bedel tespit eden rapora göre hüküm kurulmasının doğru olmadığını, aradaki çelişkinin giderilmesi ve ilk rapora göre hüküm kurularak yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı idareye yükletilmesini talep etmiştir.

2.Birleştirilen dava davacısı ... vekili; ıslah dilekçesi ve bedel artırım dilekçesi sunduklarını, yerel mahkemenin davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını kabul ederek ıslah tarihinden itibaren zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek davanın reddolunduğunu oysaki 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre açılan tazminat davasının belirsiz alacak olarak açılabildiğini dava değerinin belirlendikten sonra yapılacak olan artırımın ıslah olmadığı gibi zamanaşımının da gerçekleşmediğini belirterek kararın kaldırılarak yerel mahkeme tarafından, 84 ada 3 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın kabulü ile 154.876,98 TL tutarındaki tazminatın 08.04.2008 tarihinden itibaren karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davalı Hazine istinaf dilekçesinde özetle; davanın husumet yokluğu nedeniyle dava şartından reddine, mahkeme ilamları kesinleşmiş olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreden reddine, davacı taraf hakkı olmayan, kamu malı niteliğindeki devlet ormanı olan bir taşınmaz için tazminat davası açılamayacağını, orman olan yerlerde özel mülkiyet söz konusu olmadığını, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl ve birleştirilen davalar da dava konusu taşınmazlardan 84 ada 2 parsel hakkında tapu iptal ve Hazine adına tescil davasının 08.10.2003 tarihinde, 84 ada 3 parsel hakkında açılan tapu iptal davasının ise kesinleşme tarihi 22.07.2011 olduğu bu nedenle 84 ada 2 parsel yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu bu nedenle bu parsel yönünden davanın reddine, diğer taşınmaz yönünden ise 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan tazminat davaları, dava açıldığı tarihte tazminat miktarının davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirsiz alacak davası davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm alacak için kesildiğini 6100 sayılı Kanun hükümleri gereğince, davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini 6100 sayılı Kanun'un 107nci maddesi birinci fıkrası hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda artırması mümkün olduğundan 84 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden zamanaşımı süresinin dolmadığı ve aynı parsele yönelik diğer paydaşların açtığı ve denetimden geçerek kesinleşen davada da 2008 tarihi itibarıyla 854,41 TL/m² birim bedeli üzerinden karar verildiğinden aynı birim bedel ile yapılan yeniden hesaplama ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Birleştirilen dava davacısı ... vekili temyiz dilekçesinde; asıl davanın kaldırma kararı sonrası birleştirme kararı verildiğini ve kaldırma kararı öncesi hükme esas alınan rapor için hiçbir bozma gerekçesi yapılmadığı halde kaldırma kararı sonrası alınan rapor üzerinden bedel artırımda bulunarak hak kaybına uğradıklarını, oysa daha önce denetimden geçerek kesinleşen mahkeme kararında bedelin 854,41 TL/m² üzerinden bedelin verildiğini, bu kararı bilmedikleri için birleştirilen dava yönünden kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

2. Davalı Maliye Hazinesi vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 84 ada 3 parsel sayılı, 3147,50 m² yüzölçümlü, orman vasıflı taşınmazların davacılar adına tapuda kayıt iken, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/113 Esas, 2011/214 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın 22.07.2011 tarihinde kesinleştiği, eldeki asıl davanın 23.12.2014, birleştirilen davaların ise 07.06.2017 ve 13.03.2018 tarihlerinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3.Dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 84 ada 2 parsel sayılı, orman vasıflı taşınmazın davacılar adına tapuda kayıt iken, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/74 Esas, 2002/116 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın 08.10.2003 tarihinde kesinleştiği, eldeki asıl davanın 23.12.2014, birleştirilen davaların ise 07.06.2017 ve 13.03.2018 tarihlerinde açıldığı, bu nedenle bu parsel yönünden davanın zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır.

4. 4721 Sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan tazminat davaları, dava açıldığı tarihte tazminat miktarının davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesi birinci fıkrası uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olup, belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm alacak için kesilir. 6100 sayılı Kanun'un hükümleri gereğince, davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesi birinci fıkrası hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür bu nedenle yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi, bu artırım nedeniyle zamanaşımının gerçekleştiğinden de söz edilemez.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup birleştirilen dava davacısının tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

6.Arsa niteliğindeki İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 84 ada 3 sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yerinde olsa da Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı öncesi verilen ilk kararın davacı tarafça istinaf edilmediği ve bu nedenle davalı idare lehine oluşan 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddeden kaynaklanan taleple bağlılık ve aleyhe hüküm verme yasağı ilkesi gözetilmeksizin kaldırma kararı sonrası alınan rapor üzerinden dava konusu taşınmazın paydaş maliki tarafından açılarak aynı değerlendirme tarihi itibarıyla 854,41 TL/m² birim bedelin üzerinden verilen kararın Dairemiz denetiminden geçerek 2020/8519 Esas, 2022/510 Karar sayılı kararıyla onanandığı gerekçesiyle bu birim bedel üzerinden karar verilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Birleştirilen dava davacısı ... vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davalı Hazine vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) inci bendinin hükümden çıkarılarak yerine "Asıl dava yönünden kısmen kabulü ile; 147.885,00 TL maddi tazminatın 08.04.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalı Maliye Hazinesinden alınarak davacılara hisseleri oranında verilmesine"

3. Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2) inci ve (3) üncü bentlerinde yer alan "taleple bağlı kalınarak" cümlelerinin hükümden çıkarılmasına

4. Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (7) nci bendinin hükümden çıkarılarak yerine "Asıl davada davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki A.A.Ü.T uyarınca kabul edilen değer üzerinden hesaplanan 17.999,08TL vekalet ücretinin davalı Maliye Hazinesinden alınarak davacılara hisseleri oranında verilmesine"

5. Ayrı bir bent olarak da "Asıl davada davalı Maliye Hazinesi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki A.A.Ü.T uyarınca reddedilen değer üzerinden hesaplanan 13.908,27 TL vekalet ücretinin asıl dava davacıları olan ... ve ...’dan alınarak davalı Maliye Hazinesine verilmesine"

6. Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (8) inci bendinde yer alan "8.249,05 TL" ibaresinden sonra gelen kısmın çıkarılarak yerine "kabul red oranına göre 4.748,44 TL'nin davalı Maliye Hazinesinden alınarak yatıran davacılara payları oranında ödenmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına" yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacı ...'dan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.