Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14135 E. 2023/3770 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilindeki hata nedeniyle uğranılan zararın tazmini için Hazine'ye açılan davada, zararın başka yollarla giderilip giderilemeyeceği ve Hazine'nin sorumluluğunun olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının tapuda sahtecilik mağduru olması nedeniyle uğradığı zararın, sahteciliği yapanlardan tahsil edilemeyen kısmı için Hazinenin 4721 sayılı TMK m.1007 uyarınca kusursuz sorumluluğu bulunduğu ve zararın başka türlü giderilme imkânı kalmadığı gözetilerek direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapuda sahte belgeler ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasına dayanan icra takibine yönelik itirazın iptali, takibin devamı ile icra inkâr tazminat istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı ... ve eşi ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 193 ada 32 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını, taşınmazın alımından sonra sahte kimlik ile devir yapıldığı belirtilerek Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/227 Esas sayılı dosyası ile aleyhine tapu iptali davası açıldığını, bu dava derdest iken sahtecilik işlemini yapan şahıslar ile Hazineye dava açıldığını, iki dosyanın birleştirildiğini ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2013/19667 Esas, 2014/7298 Karar sayılı ilâmı ile Tapu Müdürlüğünün müvekkil yönünden tazminattan sorumlu olduğu; ancak davacı ...'in, gerçek şahıslara öncelikle başvurması gerektiği yönünde hüküm kurulduğunu, bu dava neticesinde gerçek tapu sahibi tarafından İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2015/13975 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını ve müvekkilinden 137.230,00 TL tahsil edildiğini, bu doğrultuda ... ve ...'ya İstanbul 11. İcra Müdürlüğünün 2015/26399 Esas sayılı dosyası ile ilâmlı icra takibi yapıldığını, icrai işlemler ile şahıslardan ... adına kayıtlı taşınmazlardaki hissesi satılmış, dosyadan tahsil edilen bir miktar alacak; ancak ilâm vekâlet ücreti ve icra vekâlet ücretleri ile yargılama giderlerine mahsup edildiği, ...'nın ise vefat etttiği ve mirasçılarının da mirası reddettiğini, borçlular için tüm bankalara yazılmış ve hiçbir hak ve alacağına rastlanılmadığını, zararı gerçek şahıslardan tazmin edilemediğinden Hazineden tahsilini talep ve dava zorunluluğu doğduğunu, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı olarak olan itirazın iptalini, davalının %20'den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalının cevap dilekçesinde; davacının ve 3. kişilerin ağır kusurunun illiyet bağını kestiğini, davacının sorumlu tutulan kişilerden zararının tahsil edilmesi gerektiğini, olayda Devletin sorumluluğunun bulunmadığını, ilgili tapu memurlarının ve noterin de davaya dahil edilmesi gerektiğini, davanın öncelikle husumetten reddi gerektiğini, davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, 146.220,59 TL alacağı için davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ve alacak likit olmadığından icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay ilâmı doğrultusunda öncelikle haksız eylemi yapan şahıslar hakkında İstanbul 17. İcra Müdürlüğünün 2015/26399 Esas takip sayılı dosyası ile işlem başlatıldığını, borçluların 3 adet taşınmazın tespit edildiğini ve cebri icra yoluyla satışın yapıldığını, yapılan araştırmaya göre borçluların acz içinde olduğunu ve ...'nın vefat ettiğini, tahsil edilen meblağın öncelikle yargılama masraflarına mahsup edilmesi gerektiğini, söz konusu tutarın takip miktarından mahsup edilmesini usul ve kanuna aykırı olduğunu, belirterek kısmi istinaf talebinin kabulü ile davanın tam kabulü ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, Bakırköy Adliyesinin yetkili olduğunu, davacının icra takibi yapmasının mümkün olmadığını, itirazın iptali davasının koşullarının mevcut olmadığını, icra takibine yapılan itirazın yerinde olduğunu, mahkemece cevap dilekçesindeki itirazların dikkate alınmadığını, bilirkişilerin görevini aşarak rapor düzenlendiğini ve mahkemenin bu rapor üzerinden hüküm kurduğunu, somut olayda Hazinenin kusursuz sorumluluğunu gerektirecek bir olaydan söz edilmeyeceği gibi Hazine eliyle bir zararın doğmadığını, illiyet bağının bulunmadığını, dava açma süresinin geçirildiğini belirterek hükmün kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının tapuya güvenerek iktisap ettiği taşınmazın 3/8 hissesinin sahtecilik yoluyla satılması sonucu tapunun iptali ve seçimlik hak çerçevesinde yeniden bedel ödemek zorunda kalması sebebiyle tapu sicilinin yanlış tutulmasından dolayı davacının zararının oluştuğu, davacının zararından haksız fiile sebebiyet veren sahtecilik eylemini gerçekleştiren ... ve ... ile birlikte Hazinenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu; ancak Hazinenin zarardan sorumlu olması için zararın başka türlü giderilme imkanının bulunmaması gerektiği, davacı tarafından haksız fiile sebebiyet veren ... ve ... aleyhine yapılan takip sonucu tahsil edilen bedelin takip alacağından mahsup edilerek ... ve ...'nın acz içinde olduğunun ve zararın başka türlü giderilme imkanının kalmadığının anlaşılmasına göre mahkemece verilen karar usul ve kanuna uygun olup vakıa ve hukuki değerlendirme yönünden verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, Devletin kusursuz sorumluluğa ilişkin koşullar gerçekleşmediğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine dayanan icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesi.

3. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir: “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

6. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.