"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2668 Esas, 2022/1825 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/186 Esas, 2021/178 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapuda sahte vekâletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı Hazine vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.09.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacı vekili Avukat ... ile davalı Hazine vekili Avukat ... gelmiş, diğer davalılar vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Gebze ilçesi, İstasyon Mahallesi ... ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazları 28.02.2012 tarihli ve 2604 yevmiye sayılı satış akdi ile aldığını, satış işleminin Silivri 3. Noterliğinin 27.02.2012 tarihli ve 1788 yevmiye sayılı vekâletname ile yapıldığını, vekâletnamedeki fotoğraf ile tapudaki fotoğrafın farklı olduğunu, vekâletteki imza ile Tapu Müdürlüğündeki imzanın farklı olduğunun gözle fark edilecek derecede olduğunu, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 18.10.2012 tarihli ve 33270/133 sayılı ön incelemede vekâletnamedeki fotoğraf ile imzaların 23.06.1987 tarihli ve 2500 yevmiyeli edinim senediyle karşılaştırıldığında aradan geçen 25 yıllık sürede insan yüzünde değişiklikler getirebileceği düşünülebilmesine rağmen fotoğraflar arasındaki farklılığın makul ve mantık sınırlarını aşacak kadar farklı olduğu aynı belgelerdeki imzalar incelendiğinde malik kişinin imzasından okuma yazma bilmediği, yaş durumu dikkate alınsa dahi mevcut farklılığın makul sınırlarının aşıldığını, fotoğraf ve imza farklılıklarının iğfal kabiliyetine sahip olmadığı kanısına varıldığının belirtildiğini, Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/133 Esas, 2013/595 Karar sayılı dosyasında müvekkilinin tapusunun iptal edildiğini, müvekkilinin tapusunu tapu memurlarının hatalı işlemi ile kaybettiğini, noterin de sorumluluğunun bulunduğunu bildirerek şimdilik 250.000,00 TL zararın dava gününden itibaren faizi ile birlikte davacılardan müşterek ve müteselsilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti ile hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin noter olarak kanuna ve hukuka uygun olarak vekâletnameyi tanzim ettiğini, olayda sahte nüfus cüzdanı ibraz ederek işlem yaptırdığı iddia edilen kişinin nüfus cüzdanının gerekli incelemelerden geçirildikten sonra hukuka uygun şeklide taşınmaz satış vekâletnamesinin hazırlandığını, bu vekâletnamenin sahte olmadığını, nüfus cüzdanı gerçekten sahte olsa dahi vekâletin, sahte olduğu iddia edilen nüfus cüzdanı ile noter yanıltılarak elde edilmiş gerçek bir vekâletname olduğunu, satış işleminde taşınmazı satın alan davacı iken vekâleten satanın davacının oğlu olduğunu, zarar var ise bu zararın davacının kendi kusurlu davranışı sonucu meydana geldiğini, ibraz edilen nüfus cüzdanı üzerindeki bilgiler ile Kimlik Paylaşım Sisteminden yapılan sorgulama sonucunda alınan bilgilerin birbirini teyit ettiğini, ancak yapılan sorgulamada ilgililerin fotoğrafının sistemdeki kayıtlarda yer almadığını, dolayısıyla yalnız vekâletname düzenletmek isteyen kişi tarafından ibraz edilen kimlik üzerinde gerçeklik kontrolü yapılabildiğini, yapılan incelemeler neticesinde sahteliği konusunda şüpheye yer vermeyecek derecede profesyonel şekilde hazırlanan nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin bulunduğunun tartışmasız olduğunu, meydana gelen zarar ile müvekkilinin işlemi arasında illiyet bağının bulunmadığını, üçüncü kişi ya da kişilerin kasıtlı olarak sahte kimlik belgesi ile noteri de aldatmış olduğunu, noterin de somut olayda mağdur olduğunu, gerekli özeni göstermeyerek işlemi yapan tapu memurlarının eyleminin de müvekkili bakımından illiyet bağını kestiğini açıklayarak davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; oluşan zararda müvekkili kurumun bir kusuru veya ihmali bulunmadığını, müvekkili kurumun alım satım işlemlerini gerçekleştirirken alıcı tarafta gerçek kişi ile satıcı vekili ve sunduğu vekâletnameyi kontrol ettiğini, sunulan vekâletnamenin aslına uygun olduğunu ve sahte olmadığını tespit ettikten sonra satış işlemlerinin gerçekleştirildiğini, kurumlarınca yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, 4721 sayılı Kanun'un 1015 inci maddesi gereğince sicilde hak sahibi olarak görülen kişinin vekili olduğunu ispat etmenin istemde bulunmak için yeterli olduğunu, yasal düzenlemeye göre tapu sicil müdürlüğü istem vekâletname ile yapılmışsa vekilin kimliğini saptadıktan sonra tapu sicilindeki hak sahibi ile vekâletnamedeki müvekkilin kimliğini karşılaştırmak dışında herhangi bir yükümlülük altında olmadığını, tapu sicil müdürlüğünün kanun gereği görevini yaptığını, aleyhine tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zararın davalı Noterin kusurlu davranışı ile sahte vekâletnameyle iş gören vekil ...'un suç niteliği taşıyan davranışları sonucu oluştuğunu, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, ...'un davacının oğlu olduğunu, vekâletnamenin hazırlanmasında ve satış işlemlerinde bizzat bulunduğunu, davacının oğlunu da davalı olarak göstermemesinin hukuka aykırı olduğunu açıklayarak davanın reddini talep etmiştir.
3. Fer'î müdahil Anadolu Anonim Türk Sigorta Şti. vekili cevap dilekçesi ile Türkiye Noterler Birliğinin noterlerin mesleki sorumluluk sigortasını müvekkili sigorta şirketine yaptırdığını, davalı ...'un mesleki sorumluluk sigorta poliçesinin müvekkili sigorta şirketinde olduğunu, işbu davanın noter aleyhine sonuçlanması durumunda poliçe teminatı kapsamında müvekkilinin de zarar göreceğini, davanın noter lehine sonuçlanmasında müvekkilinin hukuki yararı bulunduğunu açıklayarak davalı noter yanında fer'i müdahil olarak davada yer almayı, davanın davalı noter yönünden reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne 712.188,00 TL tazminatın 24.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı ... tarafından Kocaeli, Gebze, İstasyon Mahallesi 949 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların sahte kimlik kullanılarak kendisine satıldığını, gerçek tapu maliki tarafından açılan tapu iptali ve tescili davası neticesinde taşınmazın mülkiyetini kaybettiğini bu nedenle zarara uğradığını iddia ederek aldatma yeteneğini haiz sahte kimlik ibrazı neticesinde vekâletnameyi düzenleyen müvekkili notere ve satış işlemini gerçekleştiren tapu müdürlüğüne izafeten Maliye Hazinesine huzurdaki davayı ikame ederek zararının davalılardan tazminini talep ettiğini, nüfus cüzdanı üzerindeki tüm bilgilerin tapu sahibinin kimlik bilgileri ile birebir örtüştüğünü, noterin kusursuz sorumluluğunun sınırsız olmadığını, vekâletname tanzimi aşamasında en ufak bir özensizlik ve dikkatsizlik olmadığını, üzerindeki tüm bilgilerin birebir örtüşen ve yapılan incelemeler neticesinde sahteliği konusunda şüpheye yer vermeyecek derecede profesyonel şekilde hazırlanmış nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin bulunduğu, bunun da müvekkil bakımından illiyet bağını kestiğini ve sorumluluğunun bulunmadığı anlamına geldiğini, tapu devir işlemleri esnasında üzerine düşen görevi yapmayarak, ağır kusurlu hareket eden tapu memurlarının eyleminin de müvekkili bakımından illiyet bağını kestiğini, davanın ıslahı hususunda zamanaşımı itirazının yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını ve ıslahla sonradan artırılan talebe dava tarihinden başlayarak faiz uygulanmasının da hatalı olduğunu, zarar miktarı yönünden de İlk Derece Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte ancak davacının olumsuz zararına hükmedilebileceğini, taşınmazların 10.09.2013 tarihindeki değeri üzerinden tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, davacının yalnızca ödediği satış bedelini talep edebileceğini, ödemeyi de ancak banka dekontu ile ya da resmî senetle ispatlayabileceğini, davacının yalnızca ispatlayabildiği gerçek zararını talep edebileceğini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, müvekkili aleyhine davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; oluşan zararda kusur veya ihmalin bulunmadığını, alım satım işleminde vekil kılınan ...'un davacının oğlu olduğunu, dolayısıyla ortada müvekkil kurum tarafından illiyet bağını kesen durum söz konusu olduğu dikkate alınmaksızın karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili kurumca yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamakta olup, aleyhine tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın müvekkili kurum yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek aleyhe karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunduğunu, hükmedilen tazminat miktarının yüksek olduğunu, zira davacı taraf yapmış olduğu alım satım işleminde satın almış olduğu tüm taşınmazlar için toplam 61.000,00 TL ödeme yaptığını, tapuda resmi belgede yer alan bedeller davacının yazılı ikrarı olup, üçüncü kişi olan kurumumuza karşı bedellerde muvazaa olduğu iddiasında bulunmasının mümkün olmadığını ve öncelikle ödemiş olduğu miktarı talep etmesi gerektiğini, ıslah tarihi itibarıyla zamanaşımının gerçekleştiğini, zaman aşımı itirazlarına rağmen Mahkemece davanın ıslah edilmiş hâliyle kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ıslah talebinin öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, hükme esas bilirkişi raporunda herhangi bir emsal seçiminin hatalı yapıldığını, dosyaya sunulan ve Yargıtay incelemesinden geçen emsal kamulaştırma dosyalarındaki raporların dikkate alınmadığını, söz konusu değerlerin dava konusu taşınmaza yakın bölgelerde gerçekleştirilen kamulaştırma işlemleri nedeniyle mahkeme kararıyla belirlendiğini, mahkemece emsal raporların dikkate alınmasının fahiş olarak belirlendiğini, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu Gebze ilçesi, İstasyon Mahallesi 949 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazlar ... adına kayıtlı iken Silivri 3. Noterliğinde düzenlenen 27.02.2012 tarihli ve 1788 yevmiye nolu sahte vekâletname ile taşınmazların 28.02.2012 tarihinde davacıya satıldığı, gerçek tapu malikince açılan dava sonucu Gebze 4. Asliye Mahkemesinin 2012/133 Esas, 2013/595 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüyle, tapu kaydının iptaliyle ... adına tesciline karar verildiği, hükmün temyiz yoluna başvurulmaksızın 10.09.2013 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından 24.10.2013 tarihinde zararın tazmini talebiyle eldeki davanın açıldığı, sahte vekâletname ile satışı gerçekleştiren şüpheliler Asuman Aydın ve Orhan Şahbaz hakkında resmî belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından Silivri Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığı, dosyanın görevsizlikle Silivri Asliye Ceza Mahkemesine gönderildiği, yargılamanın hâlen Silivri 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/848 Esas sayılı dosyasında derdest olduğu, şüphelilerin gerek soruşturma gerekse yargılama safhasında suçlarını ikrar ettikleri, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığınca davacı müşteki şüpheli ... ile oğlu ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan takipsizlik kararının verildiği anlaşıldığı, kaldırma kararından sonra dosya kendisine iade edilen İlk Derece Mahkemesince Belediye Başkanılığı ile Tapu Müdürlüğünden gerekli inceleme ve araştırma yapılarak mahallinde yapılan ve alınan bilirkişi raporu ile kaldırma nedenlerinin karşılanmış olmasına, tapu iptal kararının kesinleşme tarihi itibarıyla vasfı arsa olarak belirlenen taşınmazın değerinin emsal satış yöntemiyle belirlenmiş olmasına göre verilen karar usul ve kanuna uygun olup delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre olay tarihinde emlakçılık işi ile uğraşmakta olan ... 'a cep telefonundan ulaşan erkek şüphelinin Eskihisar bölgesinde bulunan arsalarını satmak istediğini söylediği, fiyatı ve teklifi uygun bulan ... 'ın internet sitesine kendisi ve ...'ın ortaklaşa işlettikleri emlakçılık ofisini referans göstererek ilan verdiği, internette ilanı gören davacı ...'un, ... ile iletişime geçerek arsayı satın almak istediğini ilettiği, ... 'ın bunun üzerine kendisini arayan şahıs ile iletişim kurarak satış için çalışmalara başladığı, kendisini arayan şahsın arsa tapu fotokopilerini emlak ofisine faks çekerek yolladığı, bu suretle taraflarda güven sağladığı, satış işlemlerinin tamamlanması için buluşmak isteyen davacıya ... ile haber yollayan erkek şüphelinin tapuların annesi üzerine kayıtlı olduğunu annesinin rahatsız olduğunu bu sebeple Gebzeye gelemeyeceklerini kendilerinin Silivriye gelmeleri gerektiğini noterde vekâletname vererek satışı yapacaklarını söylediği, 27.02.2012 tarihinde satış işlemleri için Silivri 3. Noterliği önünde davacı ... ve oğlu ... ile ... , Sultaniye Ayan'ın ve şüphelilerin buluştukları, şüphelilerin kendilerine daha önce kimlik bilgileri yollanan ... adına vekâletname düzenledikleri, vekâletnameyi alan davacıların arsa ücretlerini ödeyerek olay yerinden ayrıldıkları ve vekâletname ile satış işlemlerini 28.02.2012 gerçekleştirdikleri, dava dışı ...'ın kimlik bilgileri kullanılarak sahte kimlik düzenlenmek suretiyle davaya konu sahte vekâletname düzenlemek suretiyle satış işleminin gerçekleştiğinin sabit olduğu, ancak davacı tapudaki işlemleri kendisi yapmak suretiyle aynı gün devralabilecek durumda iken oğluna vekâlet vermesi ve bir gün sonra vekâleten tapuda devrin yapılması hususu gözetildiğinde 4721 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; “durumun gereğine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı” hususu da dikkate alınarak, davacının iyi niyetli olduğunun somut olayda kabulünün mümkün olmadığı, hâl böyle olunca, zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın tüm davacılar yönünden reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı ... vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davalı Hazine vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin aleyhine temyiz olunan davacıdan alınmasına,
Davalı ...'dan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.