"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/485 Esas, 2022/1819 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2012/1231 Esas, 2020/149 Karar (Birleştirilen Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/424 Esas, 2016/479 Karar sayılı dosyası ve birleştirilen Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/119 Esas, 2017/131 Karar sayılı dosyaları)
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemli asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın tazminat talebi yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar ... vd. ile davacılar ... vd. vekillerince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.09.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacılar ... vd. vekili Avukat ..., davacı ... vd. vekili Avukat ... ile davalı Hazine vekili Avukat ... gelmiş, diğer davacı vekili vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl dosyada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların murislerine ait İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, ... köyü hudutlarında kain (Eski ... Mevkii) geldisi, Cilt No:19, Sayfa No:36 olan 122 Cilt, 95 ve devamındaki sayfada kayıtlı 259.000 m² miktarlı taşınmazın 33.000 m²sinin davacıların miras bırakanı tarafından Maliye Hazinesinden satın alındığını, satın alınan taşınmazın tapusunun daha sonra yapılan kadastro ve tapulama işlemlerinde Hazine tarafından iptal edildiğini ve Hazine adına tescil edildiğini, davalı Hazinenin davacılara ait taşınmazı yolsuz tescille elde ettiğini, bu durumun 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca devletin sorumluluğundaki tapu kaydına güven ilkesine aykırılık oluşturduğunu beyanla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davacıların murisleri tarafından Maliye Hazinesinden bedeli ödenerek satın alınan taşınmazın yolsuz olarak ... adına yapılan tapu kaydının iptali ile davacıların hisseleri miktarında davacılar adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Birleştirilen Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/424 Esas sayılı dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların kök murisi ...'ın İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, ... köyü sınırları içerisinde kalan 4 adet taşınmazı 1928 yılında Hazineden satın aldığını, iş bu taşınmazlardan ... Mevkii 12 dönümlük yerin 20.01.1954 tarihli ve cilt:122 ve 32 sıra numarasında tapuya tescil edildiğini, daha sonra revizyon görerek ... 3 pafta 127 parsele kayıt edildiğini, ... Mevkii 25 dönümlük yer 20.01.1954 tarihli ve cilt 122 ve 33 sıra numarasıyla tapuya tescil edildiğini, daha sonra revizyon görerek ... 1 pafta 571 parsele kayıt edildiğini, ... Mevkii 33 dönümlük yerin 20.01.1954 tarihli ve cilt 122 ve 34 sıra numarasıyla tapuya tescil edildiğini, bilinmeyen bir nedenle bu taşınmazın revizyon görmediğini, davacıların şahsen yapığı araştırmalar neticesinde revizyon görmeyen 33 dönümlük bu yerin ... Mahallesi ... Sancaktepe Mevkiinde kain ve tapunun 7 pafta 71 parsel sayılı 79.250 m² miktarlı taşınmazın sınırları içerisinde kaldığını öğrendiğini, söz konusu taşınmazın hâlen ... adına kayıtlı olduğunu ve bu husus ile ilgili olarak Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/1231 Esas sayılı dosyasında ...'ın diğer mirasçıları tarafından açılan davanın hâlen derdest olduğunu, Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/424 Esas sayılı dosyasıyla Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/1231 Esas sayılı dosyasında dava konusu ve taraf bakımından hukukî ve fiili irtibat bulunduğunu, beyanla işbu davanın Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/1231 Esas sayılı numaralı dosyasıyla birleştirilmesini ve yolsuz olarak ... adına tescil edilen taşınmazın tapusunun iptali ile miras payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
3. Birleştirilen Mahkememizin 2017/119 Esas sayılı dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, ... köyü hudutlarında (eski ... ... Mevkii) bulunan mülkiyeti Hazineye intikal etmiş olan ... Bey Çiftliğinden müfrez taşınmazlardan 4 adedinin 1928 yılında 204,00 TL bedelle, mezkur köy halkından olan ve davacıların murisi olan ...'a 20 yıl borçlanma yoluyla davalı ... tarafından satıldığını, tapu işlemleri tamamlanmadan ...'ın vefat ettiğini ve daha sonra mirasçıların başvurusu ile taşınmazların ...'ın mirasçıları adına tapuya tescil edildiğini, ancak taşınmazlardan 122 Cilt, 34 sırada kayıtlı 33 dönümlük yerin revizyon görmediğini ve ... Mahallesi ... mevkiinde kain 7 pafta 71 parsel sayılı taşınmazın sınırları içerisinde kalarak hâlen ... adına kayıtlı olduğunu, bu taşınmazın hak sahipleri adına tapuya tescili için Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/1231 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve davanın hâlen derdest olduğunu, davacılar ... ile ...'in de ... 'in mirasçıları olduğunu ve söz konusu taşınmazda mirasçı olduklarını beyanla, öncelikli olarak Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/1231 Esas sayılı dosyası ile davanın birleştirilmesine karar verilmesini ve dava konusu Arnavutköy ilçesi, ... mevkii 122 cilt 34 sırada kayıtlı 33 dönümlük taşınmazın Hazine adına tapu kaydının iptal edilerek miras payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçelerinde özetle; dava konu taşınmazın sadece ilçesi, köyü ve yüzölçümünün bildirilmiş olduğunu, taşınmazın parseli veya taşınmazı çevreleyen parseller ile yönleri itibarıyla sınırlarının belirtilmediğini beyanla davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tazminat isteminin kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, 3402 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesi uyarınca 30 günlük askı ilan süresi geçtikten sonra dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitlerin kesinleşeceğini, bu tutanaklarda belirtilen haklara 10 yıl geçtikten sonra itiraz olunamayacağını ve dava açılamayacağını, eski kayıtların işleme tabi kayıt niteliğini kaybettiğini, bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu belirterek hükmün kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların kök murisi ...'ın İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, ... köyü sınırları içerisinde kalan 4 adet taşınmazı 1928 yılında Hazineden satın aldığı, söz konusu taşınmazlardan ... Mevkii 20.01.1954 tarihli ve cilt:122 ve 32 sıra numaralı 12 dönümlük yerin 1973 yılında yörede yapılan arazi kadastrosu sırasında ... 3 pafta 127 parsele, ... Mevkii 20.01.1954 tarih cilt 122 ve 33 sıra numaralı 25 dönümlük yerin, ... 1 pafta 571 parsele revizyon gördüğü, ... Mevkii 20.01.1954 tarihli ve cilt 122 ve 34 sıra numaralı 33 dönümlük yerin ise herhangi bir taşınmaza revizyon görmediği, davacılar tarafından ... mevkii 20.01.1954 tarihli ve Cilt:122 ve 34 sıra kaydındaki 33.000 m² miktarlı taşınmazın herhangi bir parsele revizyon görmemesi ve tapunun bedelsiz olarak iptal edilmesi nedeniyle eldeki tazminat davasının açıldığı, Mahkemece yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre davacıların tutunduğu 20.01.1954 tarihli ve 122 cilt, 34 sıra No.lu taşınmazın ... 71 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde kaldığı, ... 71 parsel sayılı taşınmazın 1973 yılında yapılan arazi kadastro çalışmaları sırasında tapu kaydına istinaden ... adına tespit edildiği ve kadastro tutanağının itiraz edilmeksizin 07.01.1975 yılında kesinleşerek taşınmazın ... adına tapuya tescil edildiği, bilahare Milli Savunma Bakanlığına izafeten Hazine tarafından ... aleyhine açılan kamulaştırma davası sonucu Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.05.1993 tarihli ve 1993/11 Esas, 1993/102 Karar sayılı ilâmı ile dava konusu ... 71 parsel sayılı taşınmazın bedeli ödenmek suretiyle Hazine adına tescil edildiği anlaşıldığı, somut olayda davacıların tutunduğu kök murislerine ait eski 20.01.1954 tarihli ve Cilt:122 ve 34 sıra No.lu zabıt kaydı 1973 yılında yörede yapılan arazi kadastro çalışmaları sırasında revizyon görmemiş, davacılar ve murisleri tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içinde herhangi bir tespite itiraz davasının açılmadığı, dayanak zabıt kaydının ... 71 parsel sayılı taşınmaz sınırları içerisinde bulunduğu anlaşılmakta ise de söz konusu taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında ... adına tespit ve tescil edilmiş, daha sonra Hazine tarafından açılan kamulaştırma davası sonucu hükmen Hazine adına tescil edilmiş, kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde tapu malikine husumet yöneltilerek dava açılması gerekmekte olduğundan davacılar tarafından eski malike karşı böyle bir dava açılmadığından davacıların tapu iptal tescil talepleri yerinde görülmemiş, davacıların terditli tazminat talebine gelince 1973 yılında yörede yapılıp kesinleşen arazi kadastrosunda davacıların murisi adına söz konusu zabıt kaydına dayalı olarak herhangi bir tapu kaydı oluşmamış olup arazi kadastro çalışmaları sırasında herhangi bir nedenle revizyon görmeyen ve işleme tabi kayıt niteliği kalmayan eski tapu kaydı hukukî değerini yitirmiş olup 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince hukukî değerini yitiren tapu kaydına dayanılarak tazminat talep edilmesi mümkün olmadığından tapunun hukukî değerini yitirdiği 1973 yılından davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, bir an için davacıların zabıt kaydına dayalı olarak tazminat talep hakkı bulunduğu kabul edilse bile, Anayasa Mahkemesinin 25.07.2017 tarihli ve 2014/6673 kararı gereği 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmuş bulunan eldeki dava yönünden, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında dava açılabilmesi imkanı yönünden Anayasa Mahkemesinin belirtilen hak ihlali kararı nazara alındığında, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli kararından yaklaşık 3 yıl sonra 19.11.2012 asıl davanın açıldığı ve 18.11.2009 tarihinden itibaren oluşan iç hukuk yolu itibarıyla, eldeki davanın makul süre içinde açıldığının kabulü mümkün olmadığından, davacıların tutunduğu zabıt kayıtlarının hukukî değerini yitirdiği ve tazminat koşulların oluşmadığı davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmesi yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Bir kısım davacılar vekili Avukat ... temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın dayanak parsel numarası olan 34 parselin işlem görmediğini ve askıya çıkarılmadığını, ortada açık bir yolsuz tescil olduğunu, taşınmazın devlet eliyle kaybedildiğini, bu nedenle kadastro tespitine itiraz davalarında geçerli olan zamanaşımının bu davada geçerli olmayacağını, mülkiyet hakkında hak düşümü ve zamanaşımı süresi geçerli olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesinin davayı kadastro tespitine gecikmiş itiraz gibi değerlendirmesi ve bu varsayımla zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle kararı bozmasının hukuka, içtihatlara ve davanın özüne aykırı olduğunu, 10 yıllık süre içinde dava açıldığını, ayrıca zamanaşımından davanın reddine karar verilmesinin Anayasa Mahkemesi kararlarına da aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Bir kısım davacılar vekili ... temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın tapusunun hiç iptal edilmediğini, var olan tapu yok sayılarak revizyona tabi tutulmadığını, revizyona tabi tutulamama nedeninin dosyaya bildirilemediğni, taşınmazda ikinci kez kadastro yapılmak suretiyle ...'e tapulandığını ve mükererlik oluştuğunu, ... adına mükerrer olarak oluşturulan tapulama işleminde; "... mevkii 20.01.1954 tarihli ve cilt 122 ve 34 sıra numaralı kayıt" olduğu belirtilmediğinden; mükerrer ve yolsuz olarak yapılan bu tespite ait askı ilanında; "... mevkii 20.01.1954 tarih cilt 122 ve 34 sıra numaralı kayıt" nitelemesi de yer almadığından, dolayısı ile yapılan tespite itiraz etme hakkımız hiç doğmamış; işbu yolsuz tescil ile iktisap edilen tapu, Hazinece mahkeme hükmü ile kamulaştırıldığı, eldeki davada kesinleşen bir tespit olmadığı gibi, hak düşürücü süre ve zaman aşımı uygulanması mümkün olmadığını, tapunun olduğu yer kadastroca adeta kaybedildiğini, tüm bunların yanında, evvelce tapulaması olan yere ikinci kez yapılan kadastro işlemi yapılmasının hukuken yok hükmünde olduğunu, 10 yıllık süre içinde dava açıldığını, ayrıca zamanaşımından davanın reddine karar verilmesinin Anayasa Mahkemesi kararlarına da aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacıların kök murisi ...'ın İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, ... köyü sınırları içerisinde kalan 4 adet taşınmazı 1928 yılında Hazineden satın aldığı, söz konusu taşınmazlardan ... Mevkii 20.01.1954 tarihli ve cilt:122 ve 32 sıra numaralı 12 dönümlük yerin 1973 yılında yörede yapılan arazi kadastrosu sırasında ... 3 pafta 127 parsele, ... Mevkii 20.01.1954 tarihli ve cilt 122 ve 33 sıra numaralı 25 dönümlük yerin, ... 1 pafta 571 parsele revizyon gördüğü, ... Mevkii 20.01.1954 tarihli ve cilt 122 ve 34 sıra numaralı 33.000 m² yerin ise herhangi bir taşınmaza revizyon görmediği, taşınmazın revizyon görmemesi ve tapunun bedelsiz olarak iptal edilmesi nedeniyle eldeki tazminat davasının açıldığı, Mahkemece yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre davacıların tutunduğu 20.01.1954 tarihli ve 122 cilt, 34 sıra nolu taşınmazın ... 71 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde kaldığı, ... 71 parsel sayılı taşınmazın 1973 yılında yapılan arazi kadastro çalışmaları sırasında tapu kaydına istinaden ... adına tespit edildiği ve kadastro tutanağının itiraz edilmeksizin 07.01.1975 yılında kesinleşerek taşınmazın ... adına tapuya tescil edildiği, bilahare Milli Savunma Bakanlığına izafeten Hazine tarafından ... aleyhine açılan kamulaştırma davası sonucu Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.05.1993 tarih 1993/11 Esas 1993/102 Karar sayılı ilâmı ile dava konusu ... 71 parsel sayılı taşınmazın bedeli ödenmek suretiyle Hazine adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
3. Tapu kayıtlarının kadastro çalışmalarında revizyon görmediği ve işleme tâbi kayıt niteliği kalmayan eski tapu kaydının hukukî değerini yitirmiş olduğu; ayrıca 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemi ile açılan davada, taşınmazların bulunduğu yörede kadastro tespit çalışmalarının 1975 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava da açılmadığı, davacıların hak düşürücü süre içinde dava açmayarak mülkiyet hakkını elde etme imkanını kaybettiği, tapu kaydına dayanarak mülkiyet hakkının ileri sürülemeyeceği durumda bu hakka dayalı tazminat isteminde bulunamayacağı gibi dayanak tapu kaydının herhangi bir taşınmazı kapsadığı kesin olarak belirlenemediğinden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Davacılar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aleyhine temyiz olunan davalı Hazine yararına 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına,
Davacılardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.