Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14193 E. 2023/3672 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptalinden kaynaklanan zararın tazmini davasında, taşınmazın değerinin tespiti ve tazminat miktarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesi uyarınca Devletin tapu kaydının iptalinden doğan zararlardan kusursuz sorumlu olduğu ve tapu kaydı iptal edilen arsa niteliğindeki taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve gerçek bedelinin davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gözetilerek, ilk derece mahkemesinin kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 10 ada 42 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından tapu kaydının iptali istemi ile Hazine tarafından açılan tapu iptali davası sonucunda davacılar adına kayıtlı olan tapunun iptaline karar verildiğini, bu durumun davacıların mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görev, süre ve zamanaşımı yönünden incelenmesini, tapu iptali kararının usul ve kanuna uygun olduğunu, taşınmazın tamamının kumsal alanda bulunup kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ve tarıma elverişli olmadığını, bu durumun taşınmazın değerine etki edeceğini, davacıların tapu iptali kararı verilmesine rağmen söz konusu taşınmazı kullanmaya devam ettiklerini, belirtilen nedenlerle haksız davanın reddini, aksi hâlde faiz başlangıcının dava tarihinden itibaren olması gerektiğini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 23.05.2019 tarihli ve 2019/58 Esas, 2019/230 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 23.05.2019 tarihli ve 2019/58 Esas, 2019/230 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.01.2021 tarihli ve 2019/2029 Esas, 2021/119 Karar sayılı kararı ile 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince Devletin kusursuz sorumlu olduğu, davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu, taşınmazın arsa niteliğinde kabul edilmesinin ve emsal metodu uygulanarak değerinin tespit edilmesinin doğru olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 13.07.2015 gününde belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususları ilgili Belediye Başkanlığından sorularak, niteliği belirlenip, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, mahallinde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde yapılacak keşif sonucunda, taşınmaz arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak, arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak dava tarihindeki değerinin tespiti için alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu yönteme uyulmadan taşınmazın tapusunun iptaline yönelik mahkeme kararının kesinleştiği tarihe göre değer biçen raporlar esas alınarak hüküm kurulması hatalı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın merkezi konumda olduğunu, Yargıtay denetiminden geçen yakın parsellerin metrekare birim bedellerinin daha yüksek belirlendiğini, dosyaya sunulan emsallerin değerlendirilmeye alınmadığını, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, emsal kıyaslamasının hatalı olduğunu, bedelin mağduriyet doğuracak şekilde düşük belirlendiğini ileri sürülerek temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davada zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesince tazmini gereken bir zararın bulunmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, tespit edilen bedelin fahiş olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 10 ada 42 parsel sayılı, 2.701,50 m² yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmaz davacılar adına kayıtlıyken Hazine tarafından açılan davada Samandağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/622 Esas, 2012/894 Karar sayılı ilâmı ile kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından bahisle tapu kaydının 240,90 m²lik kısmının tapusunun iptaline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 19.09.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 13.07.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı idarenin aynı temyiz sebeplerini Dairemizin bozma ilâmı öncesinde sunduğu dilekçelerinde belirttiği, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun hükmün ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

10.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.