Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14216 E. 2023/3412 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilindeki hata nedeniyle davacının hacizli taşınmaz üzerindeki öncelikli alacaklı sıfatını kaybetmesi sonucu uğradığı zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında hükmedilen tazminat miktarı ile bilirkişi raporunda belirtilen miktar arasında fark bulunması, faizin başlangıç tarihinin hatalı belirlenmesi ve vekâlet ücretine ilişkin hatalar nedeniyle, mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/16 Esas sayılı dosyasının kabulüne, birleştirilen Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/365 Esas sayılı dava dosyasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ile davalı Hazine vekili ve fer'î müdahil vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacakları sebebi ile üçüncü şahıs ... İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. hakkında Çatalca İcra Müdürlüğünün 2007/1710 Esas ve 2007/2098 Esas sayılı dosyaları ile icra takibi başlattıklarını, her iki dosyada borçluya gönderilen ödeme emirlerinin tebliğ edilip takibin kesinleşmesini müteakip borçlu adına kayıtlı Ferhatpaşa Mahallesi 586 ada 5 parselde kayıtlı gayrimenkul üzerine haciz talebinde bulunulduğunu, takip dosyalarından Çatalca Tapu Müdürlüğüne yazılan yazılara verilen 22.10.2007 tarihli ve 9158 yevmiye No.lu, 02.01.2008 tarihli ve 24 yevmiye No.lu, 13.07.2009 tarihli cevabi yazılarda borçlu şirket adına kayıtlı dört adet bağımsız bölüm olduğunu, bunlardan 4, 5 ve 6 No.lu bağımsız bölümler üzerinde değişik bankalar lehine tesis edilmiş ipoteklerin mevcut olduğunu; ancak 3 numaralı bağımsız bölüm üzerine o anda davacı alacaklı lehine istenen haciz işleminden başka herhangi bir takyidatın bulunmadığı bilgisinin verildiğini, gönderilen tapu kayıtlarında da bunlardan önceki tarihleri içerir herhangi bir takyidat görünmediğini, icra müdürlüğünce hacizli gayrimenkuller için 05.10.2009 tarihinde 1. satış, 15.10.2009 tarihinde 2. satış günü verildiğini, ancak 15.10.2009 tarihindeki ikinci ihale için müracaat ettiklerinde dosyalarının haczinin 1. sırada bulunduğu 3 No.lu bağımsız bölümün de Asya Katılım Bankası A.Ş. tarafından alacağa mahsuben satın alındığını öğrendiklerini, bu hususun tapuya sorulduğunda 04.12.2006 tarihli ve 9710 yevmiye ipoteğin TAKBİS veri girişinde sehven veri tabanına girilmediğinden işlenen hacizlerin bilgi yazısındaki tapu kaydında çıkmadığının, bu durum anlaşıldıktan sonra veri tabanına girişinin yapıldığının bildirildiğini, müvekkilinin 15.10.2009 tarihine kadar alacaklarının gayrimenkulle teminat altına alındığının güven ve rahatlığı içinde olduğunu, Tapu Müdürlüğünün yaptığı yanlışlığın müvekkilinin hacizdeki öncelik sırasını kaybetmesinin yanı sıra bu iki yıl boyunca takip borçlusu şirketin mal varlıklarını tüketmesi nedeniyle borçlu şirketten alacaklarının tahsilini imkânsız kıldığını, tapu sicilinin bir parçası hâline gelmiş bulunan bilgisayar kayıtlarının doğru tutulmamış olmasının hukuki anlamda yolsuz tescil işlemi olduğunu, bunun sebep olduğu zararlardan Hazinenin sorumlu olacağını belirterek, şimdilik 10.000,00 TL tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı vekili Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/16 Esas sayılı birleştirilen dosyasına ilişkin dava dilekçesinde özetle; sahte veya yanlış ve yanıltıcı belge tanzimi suretiyle idarenin kusursuz sorumluluğu esasına göre Çatalca İcra Müdürlüğünün 2007/1710 Esas ve 2007/2098 Esas sayılı dosyalarından dolayı müvekkilinin uğramış olduğu zararının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 200.000,00 TL'sinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

3. Davacı vekili Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/365 Esas sayılı birleştirilen dosyaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; tapu sicilinin yolsuz tutulmuş olması nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu zararının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 739.113,69 TL'sinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının gerekli dikkat ve özeni göstermediğini ve ihmalkâr davrandığını, zararın davacı tarafın kendi kusurlu eylemi nedeni ile oluşmuş olup devletin sorumluluğunun bulunmadığını, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.12.2017 tarihli ve 2017/414 Esas, 2017/577 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile belirlenen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; hakkında icra takibi yapılan borçlu adına kayıtlı 3 No.lu bağımsız bölüm üzerinde 1. sırada Asya Katılım Bankası lehine ipotek kaydı olmasına rağmen, bu kaydın TAKBİS veri tabanına işlenmemiş olması, icra dosyalarına gönderilen tapu kayıtlarında da Asya Katılım Bankası’nın ipotek kaydının bulunmaması, davacının icra dosyasında taşınmazın satışını talep etmesi üzerine 05.10.2009 tarihinde 1. satış günü verilmiş olup bu satış günü davacının zararının doğduğu tarih olup mahkemece bu tarih esas alınarak taşınmazın değerinin belirlenmesi gerekir. Ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava ve keşif tarihi değerlendirme tarihi olarak esas alınmış ayrıca taşınmazın arsa değerinin “imar durumu, yüzölçümü, rayiç değer” gibi soyut ifadeler kullanılarak belirlenmiştir. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu hâinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili belediye başkanlığı ve tapu müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığı gibi 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 46 ncı maddesinin son fıkrası “ana gayrimenkulün arsası ile birlikte kamulaştırılması halinde her bağımsız bölümün kamulaştırma bedeli bağlantılı bulunduğu arsa payı ile eklentileri de gözönünde tutularak ayrı ayrı takdir olunacağı” hükmünü koymuştur. Böyle olunca ana yapının arsasına yukarıda açıklanan esaslara göre, üzerindeki yapılara değerlendirme tarihindeki resmî birim fiyatları ve yapı maliyet hesapları gösterilip yıpranma payı düşülmek suretiyle ve ayrıca aynı madde uyarınca bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüler de dikkate alınarak kamulaştırma karşılığının yasal biçimde belirlenmesi gerekir. Buna göre yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda arsa değeri ve tüm yapının (ortak yerleri içerir biçimde) değeri hesaplandıktan sonra arsa payına düşen miktarına göre bağımsız bölümün karşılığı tespit edilir. Şayet, o bağımsız bölüm yapısında değeri etkileyecek özellik ve nitelikte ekstra ilaveler varsa bunların da göz önünde tutulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir. Bu yönde yapılacak araştırma sonucu taşınmazın değeri belirlendikten sonra, davacının alacak miktarının altında kalıp kalmadığı tespit edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden bahisle inceleme yapılması gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

1. Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.06.2022 tarihli ve 2019/200 Esas, 2022/383 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/16 Esas sayılı dosyalarında davaların kabulüne, birleştirilen Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/365 Esas sayılı dava dosyasında ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresinin geçtiğini illiyet bağının kesildiğini belirlenen bedelin yüksek olduğunu, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

2. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan raporda ve gerekçede belirtilen tazminat miktarı 649.549,33 TL olarak belirlendiği hâlde hüküm fıkrasında 559.549,33 TL tazminata hükmedilmesinin maddi hata niteliğinde olduğunu, mahkemece kabul edilen miktarlar üzerinden müvekkil lehine vekâlet ücreti takdiri yerine, davalı Hazine lehine vekâlet ücreti takdir edildiğini, bozma ilâmında belirtildiği üzere gerçek zararın doğduğu tarih 05.10.2009 tarihi itibarıyla değerlendirme yapıldığı hâlde, asıl ve birleştirilen davaların dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bu hususlardan düzeltilerek onanmasını ya da bozulmasını talep etmiştir.

3. Fer'î müdahil ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminat miktarı davacının alacak miktarını aşmakta olup davacının zararının taşınmaz bedelinin üzerinden hesaplanmasının doğru olmadığını, alacağını uzun yıllar takip etmeyen davacının kendisinin kusurlu olduğunu, zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi (eski 125 inci md.)

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Yapılan incelemede, davacının borçlu ... İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.'den olan alacağı nedeniyle icra takibine başvurduğu, Çatalca Tapu Müdürlüğünce borçluya ait ... Mahallesi 586 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 3 No.lu bağımsız bölüm üzerinde hiç bir takyidat bulunmadığı belirtildiğinden davacının alacaklı olduğu ... İcra Müdürlüğünün 2007/1710 sayılı dosyasındaki borç nedeniyle 1. sırada, 2007/2098 sayılı dosyada ise 2. sırada alacaklı olmak üzere söz konusu gayrimenkul üzerine haciz konulduğu, borcun ödenmemesi üzerine bağımsız bölümün 05.10.2009 ve 15.10.2009 tarihlerinde satışa çıkarıldığı, satış bedelinin daha önceki tarihe ait ipotek alacaklısı olan ancak tapuya işlenmesi unutulan Asya Katılım Bankası A.Ş.'ye 1. sıradaki alacaklı olarak satış bedelinin ödendiği, davacının borçludan olan alacağını alamadığı ve hacze kabil malı bulunmadığından asıl alacak ve ferileriyle birlikte 390.493,89 TL için 05.07.2012'de borç ödemeden aciz vesikası düzenlendiği anlaşılmıştır.

3. Dava konusu olayda, borçluya ait 3 No.lu bağımsız bölüm üzerinde herhangi bir takyidat bulunmadığının bildirilmesi ve sonradan yapılan cebri satış sırasında banka lehine daha önceki tarihte ipotek tesisi bulunduğunun anlaşılması nedeniyle satış bedelinin bankaya ödenmesi sonucu uğranılan zararın tazmini amacı ile 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca 03.11.2009 tarihinde asıl davanın, 19.01.2015 ve 26.09.2017 tarihlerinde ise ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin birleştirilen davaların açıldığı anlaşılmıştır.

4. Yargılama sırasında; ... vekili 14.04.2015 havale tarihli dilekçesi ile dava sonunda davalı Hazinenin müvekkiline rücu davası açma ihtimalinin bulunduğu, yargılama sonunda verilecek hükümden etkilenmesi ihtimali söz konusu olduğu için davaya müdahil olmak istediklerini bildirmiş mahkemece müdahele talebinin kabul edildiği anlaşılmıştır.

5. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre İstanbul ili, Çatalca ilçesi, Ferhatpaşa Mahallesi 586 ada 5 parsel sayılı taşınmaza değerlendirme tarihindeki değerinin biçilmesinde ve alınan rapor uyarınca taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

6. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

7. Bozma ilâmı sonrası hükme esas alınan 28.04.2022 havale tarihli ek raporda, taşınmazın değerinin 649.549,33 TL olarak belirlendiği, mahkemece de hükmün gerekçe bölümünde bu raporun hükme esas alındığı belirtildiği hâlde, hüküm fıkrasında maddi hata yapılarak birleştirilen Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/365 Esas sayılı dosyasında 439.549.33 TL bedele hükmedilmesi gerekirken 349.549.33 TL'ye karar verilmek suretiyle, asıl ve birleştirilen davalarda toplamda 559.549.33 TL tazminata hükmedilmesi doğru değildir.

8. Dava konusu taşınmazın değeri belirlenirken, bozma ilâmı doğrultusunda zararın gerçekleştiği tarih olan 05.10.2009 tarihi itibarıyla değerlendirme yapıldığı gözetilerek asıl ve birleştirilen davalarda hükmedilen bedele bu tarihten itibaren faiz uygulanması gerekirken dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi yerinde değildir.

9. Asıl dava ile birleştirilen ek davalar aynı hukukî nedene dayalı olarak açıldığından, davacı lehine toplam bedel üzerinden tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesi isabetli görülmemiştir.

10. Birleştirilen Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/365 Esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulüne karar verildiği gözetilerek reddedilen miktar doğrultusunda davalı idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1.06.2022 tarihli ve 2019/200 Esas, 2022/383 Karar sayılı kararının;

a) Birleştirilen Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/365 Esas sayılı dosyasına ilişkin (C) harfi ile gösterilen bölümünden "349.549,33" sayısının çıkartılmasına, yerine "439.549.33" sayısının yazılmasına,

b) Asıl davaya ilişkin bölümünün 1 No.lu bendinden "dava tarihi olan 03.11.2009" ibaresinin çıkartılmasına, yerine "05.10.2009" tarihinin yazılmasına,

c) Birleştirilen Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/16 Esas sayılı dosyasına ilişkin bölümün 1 No.lu bendinden "dava tarihi olan 19.01.2015" ibaresinin çıkartılmasına, yerine "05.10.2009" tarihinin yazılmasına,

d) Birleştirilen Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/365 Esas sayılı dosyasına ilişkin bölümün 1 No.lu bendinden "dava tarihi olan 26.09.2017" ibaresinin çıkartılmasına, yerine "05.10.2009" tarihinin yazılmasına,

e) Asıl davaya ilişkin bölümünün 5 No.lu bendinin tümüyle çıkartılmasına,

f) Birleştirilen Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/16 Esas sayılı dosyasına ilişkin bölümün 4 No.lu bendinin tümüyle çıkartılmasına,

g) Birleştirilen Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/365 Esas sayılı dosyasına ilişkin bölümün 4 No.lu bendinin tümüyle çıkartılmasına ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "Asıl dava ile birleştirilen ek davalarda davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen toplam bedel üzerinden hesaplanan 49.527,47 TL vekâlet ücretinin davalı Hazineden alınarak davacı tarafa verilmesine," cümlesinin yazılmasına,

h) Gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "Birleştirilen Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/365 Esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşıldığından "davalı Hazine kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 29.419,51 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı Hazineye verilmesine," cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek halinde peşin alınan temyiz harcının davacı ve fer'î müdahile iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.