"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 187 ve 915 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında verilen kararın kesinleşmesi sonrasında taşınmazların tapu kaydının iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazların niteliğinin sicilin tutulması nedeniyle değil, mahkeme hükmü gereği değiştiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde tapu sicilinin sebep olduğu zararlardan dolayı bir sorumluluk değil, tapu sicilinin yolsuz tutulmasından dolayı bir sorumluluk biçimi düzenlediğini, söz konusu davada Hazineye yöneltilebilecek bir kusur ya da sorumluluk bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne taşınmazlar bedelinin tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazların gerçek değerinin çok üstünde belirlendiğini, adil bir tazminat belirlenmesi gerekirken fahiş değer tespitinin kanuna aykırı olduğunu, objektif değer artışı uygulanmasının hatalı olduğunu, nispi vekâlet ücreti belirlenmesinin doğru olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların arazi niteliğinde olduğu kabul edilerek, net gelir yöntemine değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedelin değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, sulu vasıflı arazide kapitalizasyon faiz oranının son dönemdeki uygulamalara göre %4 oranında uygulanmasının da yerinde olduğunu; ancak dava konusu taşınmazlardan 187 parselin tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi 2015 yılı olmasına rağmen m² birim değerinin 45,34 TL/m² olarak belirlendiği, 2015 yılında belirlenen tazminatın 2016 yılından (41,22 TL/m²) fazla olması hayatın olağan akışına aykırı bulunmakla, bu parsel yönünden taşınmazın gerçek değerine ulaşılması sebebiyle objektif değer artış oranı uygulanmaksızın 37,78 TL/m² üzerinden hesaplama yapılarak gerçek zarar miktarı olarak belirlenerek yeniden hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; davalı Hazinenin temyizinin somut olgulara dayanan temyiz sebep ve gerekçesi içermediği için reddine karar verilmesi gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin dava konusu taşınmazlardan 187 parsel sayılı taşınmaz için uygulanan objektif değer artış oranının kaldırmasının hatalı bir uygulama olduğunu, tarım arazilerinin kıymetinin ardışık yıllarda değişim göstermesinin mümkün olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 187 ve 915 parsel sayılı arazi vasıflı taşınmazların Hazine tarafından açılan davalar sonucunda ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/169 Esas, 2014/379 Karar ve ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/419 Esas, 2015/354 Karar sayılı kararları ile kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan taşınmazlarının tapusunun iptali ile tescil harici bırakılmasına karar verildiği, kararların temyiz incelemesinden geçmeksizin sırasıyla 07.12.2015 ve 22.03.2016 tarihlerinde kesinleştiği, eldeki davanın 09.01.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Dosyada bulunan delil ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki taşınmaza, gelir metodu esas alınmak suretiyle tazminata hükmolunmasında bir isabetsizlik görülmemiştir; ancak dava konusu 187 parsel sayılı taşınmazın konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri ile aynı bölgeden intikal eden ve Dairemizin 2021/1874 Esas, 2022/4783 Karar; 2020/9035 Esas, 2022/1760 Karar sayılı dava dosyalarında, aynı değerlendirme tarihi itibarıyla aynı mahallede bulunan ve dava konusu taşınmaza komşu olup benzer özellikteki taşınmazlara %20 oranında objektif değer artışı uygulandığı dikkate alındığında, tespit edilen metrekare birim fiyatına %20 oranında objektif değer artırıcı unsur uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.