"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar ... vd. vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 902 ada 187 parsel sayılı taşınmazın bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Adana 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.04.2014 tarihli ve 2012/588 Esas, 2014/228 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, tespit edilen 181.140,00 TL bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın ... adına kayıtlı olan hissesinin tapusunun iptali ile davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 20.01.2015 tarihli ve 2014/13123 Esas, 2015/840 Karar sayılı ilâmı ile; Adana gibi büyük şehirlerde dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihine yakın tarihli taşınmaz satışlarının bulunması mümkün olduğu hâlde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda satış tarihinin 1991 olması nedeniyle aradan geçen uzun sürenin yanıltıcı sonuçlara götürebileceği de dikkate alınarak 1479 ada 141 parselin satışının somut emsal alınması doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.02.2016 tarihli ve 2015/364 Esas, 2016/73 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, tespit edilen 123.140,00 TL bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar murisi adına kayıtlı olan hissesinin tapusunun iptali ile davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... vd. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 16.04.2018 tarihli ve 2017/1775 Esas, 2018/7192 Karar sayılı ilâmı ile; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapıya resmî birim fiyatları esas alınarak, ağaçlara ise yaş, cins ve verim durumu dikkate alınmak suretiyle değer biçilmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik yoktur. Ancak taşınmazın zemini yönünden Mahkemece bozma kararına uyulmuş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; idarenin kıymet takdir tutanağında taşınmazın birim m² bedeli 2012 yılında 525,00 TL, bozma öncesinde hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda 580,00 TL, bozmadan sonra hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda ise 348,00 TL takdir edilmiştir. Taşınmaza ilişkin belirlenen bu bedeller dikkate alındığında bozmadan sonra hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda zemin yönünden yapılan değerlendirmenin gerçek değerini yansıtmadığı kanaati uyandırdığından bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir. Bu durumda; yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, bozmadan önce tespit edilen kamulaştırma bedeline 11.09.2012 tarihinden ilk karar tarihine kadar; bozma sonra oluşan fark bedele ise 11.09.2012 tarihinden son karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, yargılama sırasında dava konusu taşınmaz davalı mirasçılar adına tescil gördüğünden, taşınmazın davalıların hisseleri oranında iptaline karar verilmemesi, idarece fazladan yatırılan bedelin iadesiyle yetinilmesi gerekirken, davalılara ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile iadesine karar verilmesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, tespit edilen 177.020,50 TL bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar murisi adına kayıtlı olan hissesinin tapusunun iptali ile davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... vd. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarına itirazlarının dikkate alınmadığını, dava konusu taşınmazın hisseli olmasının değerine olumsuz etki ettiğinin kabul edilemeyeceğini, emsal alınabileceği belirtilen üç taşınmazdan değeri en az olan seçilmek suretiyle düşük bedel belirlendiğini, yapı ve duvar bedelinin kıymet takdir raporundan daha düşük belirlenmesinin hatalı olduğunu ve ilk kararda hükmedilen bedelin yerinde olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalılar ... vd. vekilinin aşağıdaki paragrafın dışında kalan temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ile 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi uyarınca Mahkemece kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar ... vd. vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalılar ... vd. vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile gerekçeli kararın vekâlet ücretine ilişkin (9) numaralı bendinin hükümden tümüyle çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalılar ... vd.'ye iadesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.