"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/252 Esas, 2021/174 Karar, 2020/253 Eas, 2020/187 Karar, 2020/254 Esas, 2020/186 Karar, 2020/255 Esas, 2020/188 Karar sayılı dosyaları ile tapu iptal ve tescil istemine ilişkin birleştirilen 2020/256 Esas, 2020/191 Karar sayılı davalarda yapılan yargılama sonucu İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl ve birleştirilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/252 Esas, 2021/174 Karar, 2020/253 Esas, 2020/187 Karar, 2020/ 254 Esas, 2020/186 Karar, 2020/ 255 Esas, 2020/188 Karar sayılı davalarda davacılar vekili dava dilekçesinde; ... ilçesi, ... köyü 2338 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduklarını, tapu kaydına orman şerhi işlendiğini, taşınmazların hâlen davacılar adına kayıtlı olup tapu kaydının iptali işleminin yapılmadığını, oluşan zararın davalı Hazineden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleştirilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/256 Esas sayılı davasında davacı ... vekili dava dilekçesinde; davalılar adına kayıtlı bulunan ... ilçesi, ... köyü 2338 parsel (3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/A maddesi yenilemesi ile ... Mahalle Mahallesi 1238 ada 44 parsel) sayılı taşınmazın kesinleşen orman kadastrosuna göre orman sınırları içerisinde kaldığını dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Devlet ormanı vasfıyla Maliye Hazinesi adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili asıl ve birleştirilen davalara verdiği cevap dilekçesinde; görev, zamanaşımı ve husumet itirazlarında bulunmuş, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleştirilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/256 Esas sayılı dosyada davalılar davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/252 Esas, 2021/174 Esas, 2020/ 253 Esas, 2020/ 254 Esas, 2020/ 255 Esas sayılı davalarının kabulü ile ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/256 Esas sayılı davası bakımından davanın kabulü ile taşınmazın tamamımın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu olayın İdarî Yargının görev alanına girdiğini, görev, zamanaşımı ve husumet itirazlarının bulunduğunu, ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, Devletin davacıların taşınmazına ilişkin tapu sicilini tutarken herhangi bir yanlışlığa sebebiyet vermediğinden onları maddi olarak bir zarara da uğratmadığını, tazminat talep edilebilmesi için ya sözleşmeye aykırılığın ya haksız bir fiilin yahut sebepsiz zenginleşmenin bulunması gerektiğini, dava konusu olayda ise bunların hiçbirinin söz konusu olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın metrekare rayiç bedelinin bilirkişiler tarafından fahiş olarak tespit edildiğini, raporlar arasında bedel yönünden farkın olduğunu, bu farkın sebebinin açıklanmadığını, parselin değerine uygulanan %30 değer artış oranının ve kapitalizasyon faizinin %4 olarak hesaplanmasının yanlış olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılması isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinin doğru olduğu, taşınmazın niteliğine ve konumuna göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artış oranının uygun bulunduğu, zamanaşımı süresinde açılan ve açılmasında hukuki yarar bulunan davanın adli yargıda görülmesinin doğru olduğu, davalı Hazine vekilinin yönündeki istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediğini, mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü 2338 parsel sayılı 37.612,56 m² yüzölçümlü, fındıklık vasıflı taşınmazın 1959 yılında hükmen muris... ile muris ... ve 1984 yılında satış yoluyla davacı ... ... adına 1/3'er hisse oranında tescil edildiği, taşınmazın beyanlar hanesine ... Orman İşletme Memurluğu tarafından 05.06.1997 tarih ve 2109 yevmiye ile şerh konulduğu anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arazi niteliğinde kabulü ile net gelir metoduna göre değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline, tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi yerindedir.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Dava konusu taşınmaz tek olup bileştirilen davalar tek bir hukuki nedene dayalı olarak açıldığından, davacılar lehine toplam bedel üzerinden tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesi bozmayı gerektirir
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının asıl ve birleştirilen dosyalar yönünden vekalet ücretine ilişkin (3) numaralı bentlerinin ayrı ayrı hükümden çıkartılmasına, hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 86.840,28 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine," cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.