"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden husumetten reddine, davalı ... yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ilçesi, ... Mahallesi, 1690 ada 44 parsel sayılı taşınmazın davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı halde fiilen yol yapılmak suretiyle kullanıldığını bu nedenle taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu parselin Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik doğrultusunda, imar planı kapsamında ayrılması gerekli donatı alanlarından olduğunu, dolayısı ile davanın dayanağının imar düzenlemesi işlemi olduğunu ve İdari Yargının görevli bulunduğunu, dava konusu parselin 30 dönümden küçük olması sebebi ile yetki ve sorumluluğun ... Belediyesine ait olduğunu, zayiat olarak ayrılan kısım için tazminat istenemeyeceğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ... hakkında davanın husumetten reddine, davalı ... yönünden davanın esastan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1966 tarihinde onaylanan plan ile yapılan uygulamada zayiat olarak kesildiğini, Anayasa Mahkemesinin 1963 yılında 6785 sayılı Kanun'un 42 nci maddesini iptal ettiği dikkate alındığında zayiat altında yapılan kesintinin dayanağı kalmadığından bedelin verilmesi gerektiğini, idarenin yapılan yanlışlığı fark ettiği için davaya konu bölümü 1975 yılında tapuya tescil ettiğini, düzenleme ortaklık payı kavramının 1983 yılında 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu ile ortaya çıktığını, bu nedenle davanın reddinin hatalı olduğu ileri sürmüştür.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın 4906 m² senet alanlı iken Ankara İmar Heyetinin 25.11.1955 tarihli ve 1183 sayılı kararı ile onaylanan 30100 sayılı parselasyon planı ile düzenlemeye alınarak 733 m²sinin zayiat (yasal kesinti) olarak ayrıldığını, zayiat olarak ayrılan 733 m²nin halen tapuda malikleri adına yaşamakla birlikte fiilen yolda kaldığını, idarenin imar uygulaması sırasında 1933 yılında yürürlüğe girip 09.07.1956 tarihinde yürürlükten kaldırılan 2290 sayılı Belediye Yapı ve Yollar Kanunu'nun (2290 sayılı Kanun) yürürlüğü döneminde zayiat olarak ayrıldığını ve bu kısmın tapudan terkini gerekirken her nasılsa malikleri adına tapuda kayıtlı kaldığı ve meri 3194 sayılı İmar Kanunu'nun (3194 sayılı Kanun) 18 inci maddesindeki imar düzenleme ortaklık payı kesintisine benzer hükümler içeren 2290 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi uyarınca zayiat olarak ayrılan kısımların bedeline hükmolunamayacağı, ikinci bir uygulamanın da bulunmadığı anlaşılmış olup davanın ... yönünden husumetten reddine, davalı ... yönünden esastan reddine dair kararda mahkemenin vakıa ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebebelerini tekrar etmiş ayrıca 2290 sayılı Kanun'nun 09.07.1956 tarihinde yürürlükten kalktığı ve tapudaki işlemin 22.05.1970 tarihinde yapıldığı, o tarihte 6785 sayılı İmar Kanunu'nun (6785 sayılı Kanun) 42 nci maddesinin yürürlükte bulunmadığını, buna göre de esasa girilerek fiilen el atılan taşınmaz bedeline hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2290 sayılı Kanun'nun 6 ıncı maddesi.
3. 3194 sayılı Kanun'nun 18 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyada bulunan delil ve belgelerden; dava konusu taşınmaz 4906 m² senet alanlı iken Ankara İmar Heyetinin 25.11.1955 tarihli ve 1183 sayılı kararı ile onaylanan 30100 sayılı parselasyon planı ile düzenlemeye alınarak 733 m²sinin zayiat olarak ayrıldığı tapuda halen bu miktar ile malikleri adına yaşamaya devam ettiği anlaşılmıştır.
3. Dava konusu taşınmazın uygulamaya alındığı 30100 sayılı parselasyon planının onaylandığı 25.11.1955 tarihinde yürürlükte olan 2290 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi uyarınca "zaiyat" olarak ayrılmış olup bu durum halen yürürlükte olan 3194 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinde düzenlenen imar düzenleme ortaklık payının karşılığıdır.
4. Buna göre; tapunun davacılar uhtesinde olmasının ve yapılan işlemin 1968 yılında tapuya şerh verilmesinin de sonucu değiştirmeyeceği zira resen terkin edilmesi gereken bu parsel yönünden zayiat olarak ayrılan bölüm bedeli verilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi gönderilmesine,
14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.