"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 879 parsel sayılı, davacılar murisi ... paydaş olduğu taşınmaza davalı idare tarafından yol yapılmak suretiyle kamulaştırma yapılmadan el atıldığını, bu nedenlerle kamulaştırmasız el atma sebebiyle taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tamamının Ankara Valiliğinin 05.03.1953 tarihli ve 504 sayılı idare kurulu kararına istinaden kamulaştırıldığını, kamulaştırma tarihinin 1953 olduğunu, davanın öncelikle hak düşürücü süre yönünden usulden reddini talep ettiklerini, usulüne uygun kamulaştırma yapıldığını ve taşınmaz maliklerine hitaben ilanen tebligat yapıldığını, kamulaştırmasız el atma söz konusu olmadığını, dava konusu taşınmaz üzerinde ipotek, haciz, irtifak vs sınırlamalar bulunması durumunda taşınmazın değerinden düşülmesi gerektiğini, hukuka aykırı bir durum söz konusu olmadığını, aksine davacının iddialarının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, hiçbir hukuki mesnede dayanmayan haksız ve yersiz olarak açılan davanın usul ve esas yönünden reddi ile dava konusu taşınmazın bedelsiz terkinine, müvekkil idare adına yol olarak terkinine, her türlü yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2018 tarihli ve 2017/434 Esas, 2018/793 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2018 tarihli 2017/434 Esas, 2018/793 Karar sayılı davanın kabulüne dair kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 03.03.2020 tarihli ve 2019/1136 Esas, 2020/382 Karar sayılı kararıyla; davaya konu taşımaza 04.11.1983 yılından önce el atıldığı ve davacı tarafın kanun gereği uzlaşma yoluna müracaat etmeden dava açtığı,davadan önce uzlaşma dava şartının yerine getirilmesi hususu dava şartı olup mahkemece resen nazara alınması gerektiği, davalı idare vekili tarafından da cevap dilekçesinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) Geçici 6 ncı maddenin uygulanmasının gerektiğinin ifade edildiği, bu nedenle yargılama sırasında ya da mahkemece karar verilmesinden sonra istinaf aşamasında yapılan başvurunun da sonuca etkisinin bulunmadığı dikkate aldığında, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin üç numaralı alt bendi gereğince davanın reddine ilişkin yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; davacılar vekili tarafından, davalı idareye dava konusu taşınmazla ilgili, uzlaşma talebini içeren dilekçenin verildiği; uzlaşma dava şartının yargılama devam ederken yerine getirildiği, 6100 sayılı Kanun'un 115 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca başlangıçtaki dava şartı eksikliği, yargılama devam ederken giderilmişse başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü dava usulden reddedilemez hükmü ve usul ekonomisi gereğince, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B.Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak İkinci Karar
Bölge Adliye Mahkemesince davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 16.06.2021 tarihli ve 2021/824 Esas, 2021/1376 Karar sayılı kararına karşı davalı idare vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Dairemiz ilamıyla; Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uygun olarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi hatalı olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D.Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Son Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; el atma tarihinde yürürlükte olan 221 sayılı kanun uyarınca davacının bedel talep etme hakkı olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taşınmazın el atma tarihinde arsa niteliğinde olmadığını, emsalin uygun bulunmadığını, fazla bedele karar verildiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu maliki davacılar ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine men'i müdahale davası açmağa hakkı olduğuna; ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.