Logo

5. Hukuk Dairesi2022/15301 E. 2023/4524 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İmar uygulaması sonucu bedele dönüştürülen taşınmazların bedellerinin artırılması istemiyle açılan davada, bedel tespitinde hangi kriterlerin uygulanacağı ve yargılama giderlerinin hangi oranda karşılanacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 6745 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12. madde uyarınca, imar uygulamasının tapuda tescil tarihi değerlendirme tarihi olarak esas alınarak emsal karşılaştırılması ve ÜFE oranları ile güncelleme yapılarak hesaplanan bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, ancak yargılama giderlerinin paylaştırılmasında hata bulunduğu gerekçesiyle mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen imar uygulaması sonucu bedele dönüştürülen ve davacı payına takdir edilen karşılığın artırılması davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların ... ili ... ilçesi ... Mahallesi eski 429 ada 7, 10, 11 parsel, 431 ada 2 parsel, 432 ada 26 parsel, 443 ada 42 parsel, 446 ada 1, 8, 16, 19, 20, 21, 22, 24, 25, 26, 27, 38, 40 parsel, 456 ada 20, 21, 22, 23, 30, 31, 32, 57, 59 parsel, eski 458 ada 8, 9, 10, 11, 12, 13, 15 ve 24 parsel sayılı taşınmalarda malik olduklarını, davalı idarenin yapmış olduğu imar uygulaması sonucunda bu parsellerin bir kısmının bedele dönüştürüldüğünü, yapılan bu işlemlerin davacılara usulüne uygun tebliğ edilmediğini ve davacıların bu işlemlerden haberinin olmadığını, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, bedele dönüşen alan için takdir edilen karşılığın şimdilik 5.000,00 TL artırılmasını ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; ... ve diğerleri tarafından ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/514 esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine bedel artırımı davası açıldığını, bu dosyada yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda dava konusu parsellerin bir kısmı ile mahkememiz dosyasında dava konusu edilmeyen bir kısım parsellerin 13.07.1987 tarihli ve 6114 yevmiye ile ...'a satışının yapıldığının tespit edildiğini, bunu göre davacıların yapılan imar uygulamasından habersiz olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, bu durumda davanın yasal süresi içinde açılmadığını, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.07.2016 tarihli ve 2013/14 Esas, 2016/235 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 19.07.2016 tarihli ve 2013/14 Esas, 2016/235 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucu; 20.08.2016 tarihinde kabul edilerek 07.09.2016 tarihli ve 29824 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen geçiçi 12 nci maddesi ile "24/02/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan idarelerin taraf olduğu her türlü alacak ve bedel artırım davalarında taşınmazın değeri; uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle güncellenir ve ortaya çıkan gerçek bedel hak sahibine ödeneceği, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve onbirinci fıkra hükümleri, bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır. Devam eden dava ve icra takipleri ise, bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır.” hükmü getirildiği, yasal değişikliğe göre karar verilmesi gerektiğinden, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B.Mahkemece Birinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 05.03.2020 tarihli ve 2018/323 Esas, 2020/71 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 05.03.2020 tarihli ve 2018/323 Esas, 2020/71 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz inceleme sonucu; 2942 sayılı Kanun'un kıymet takdir esaslarını belirten 11 inci maddesinin 1 inci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; aynı mahallede yer alan fakat konumları farklı olan dava konusu taşınmazların, cephe aldıkları sokak ve caddelere ait resen belirlenen vergiye esas rayiç değerlerin ve imar planındaki durumları gözetilmeksizin dava konusu taşınmazlara aynı m² birim fiyatı üzerinden değer biçildiğinden bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir. Bu nedenle, bilirkişiden bu hususta ek rapor alınması gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ile karar verilmesi ve kanun değişikliği nedeniyle davanın kısmen kabul kısmen reddi yoluna gidildiğinden, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi yargılama giderlerinin tamamının davalı idare üzerinde bırakılması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D.Mahkemece İkinci Bozma Kararına Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı taraf için reddedilen kısım için harç ve yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kanun değişikliğinden kaynaklı olarak davalı idare lehine vekâlet ücreti verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğundan kararın düzeltilerek onanması gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; idarece belirlenen bedel ile artırılan bedel arasında önemli oranda fark olduğunu, zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, idari yargının görevli olduğunu, tefrik kararı verilmeden tüm parseller yönünden karar verilmesinin hatalı olduğunu, usul ve kanuna aykırı yetersiz rapora dayalı hüküm kurulduğunu, metrekare birim bedelinin fahiş hesaplandığını, emsal kıyaslamasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu maliki davacı ile davalı idare arasındaki imar uygulaması sonucu bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılğın artırılarak bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un geçici 12 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu arsa niteliğindeki ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi eski 429 ada 7, 10, 11 parsel, 431 ada 2 parsel, 432 ada 26 parsel, 443 ada 42 parsel, 446 ada 1, 8, 16, 19, 20, 21, 22, 24, 25, 26, 27, 38, 40 parsel sayılı 456 ada 20, 21, 22, 23, 30, 31, 32, 57, 59 parsel, eski 458 ada 8, 9, 10, 11, 12, 13, 15 ve 24 parsel taşınmazların davalı ... Başkanlığınca 17.07.1987 tarihinde tescil edilen imar uygulamasına alındığı, davacılar murisi ...'un toplam 4.521,74 m²lik yerinin bedele dönüştürüldüğü, 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12 nci maddesi uyarınca uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınıp, emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen bedelin, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosuna göre dava tarihine güncellenmesi suretiyle değer biçilmesine ve davalı ... Başkanlığından tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3.Dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren kanun düzenlemesi nedeniyle bedel düştüğünden, reddedilen kısım üzerinden davalı idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozma gereklerine uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davalı idare vekilinin tüm, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5.Dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren kanun düzenlemesi nedeniyle bedel düştüğünden, yargılama giderlerinin tamamından davalı idarenin sorumlu olması gerektiğinin düşünülmemesi, bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı idare vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının;

a) Yargılama giderine ilişkin (5) nolu bendinde yer alan "kabul/red(%49) oranına göre hesaplanan 76.484,22 TL sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, kalan miktarın ise davacılar üzerinde bırakılmasına," cümlesinin hükümden çıkarılarak yerine (davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine) kelimelerinin eklenmesine

b) Yargılama giderine ilişkin (6) nolu bendinde yer alan "red/kabul (%51) oranına göre hesaplanan 102,28 TL sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, kalan miktarın ise " cümlesinin hükümden çıkarılmak suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde iadesine,

08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.