"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin ilk davada saklı tutulan bölümlerin tahsili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dicle Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/233 Esas sayılı dava dosyasında görülen dava hakkında bilirkişi raporu doğrultusunda 292.165,77 TL tazminat ve ecrimisil alacaklarının olduğunun tespit edildiğini, ilk davada tazminat ve ecrimisil olarak talep ettikleri 5.500,00 TL'nin tenzili ile bakiye 286.665,77 TL tazminat ve ecrimisil bedelinin ilk dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; idare aleyhine açılan davanın tamamen haksız ve yersiz olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiği, davacının ilk davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığını, ilk davada hükme esas alınan bilirkişi raporunun resmi verilere uygun hazırlanmamış olduğunu, bu nedenle açılan bu davaya dayanak yapılamayacağı, yeniden keşif yapılarak tazminat bedelinin hesaplanması gerektiğini, ayrıca davacının ilk dava tarihinden itibaren yasal faiz talebinin de hukuka aykırı olduğunu, şayet idare aleyhine tazminata mahkum edilecekse bu dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, söz konusu davanın zamanaşımı süresi geçirildikten sonra açılmış olup süresinde açılmayan davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2018 tarihli ve 2018/205 Esas, 2018/280 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.11.2021 tarihli ve 2019/2284 Esas, 2021/3093 Karar sayılı kararı ile davacıların kesinleşen davaya dayanarak dava dilekçesiyle saklı tuttukları kısma yönelik açtıkları ek davada kesinleşen ilk davadaki bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne yönelik hüküm kurulmasında ve hükmedilen tazminat bedeline ilk dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, idarenin ilk davada hükme esas alınan rapora ilişkin itirazlarının kesin hüküm nedeniyle ek davada yeniden değerlendirilemeyeceği belirtilerek, ilk dava ve ek dava ile birlikte hükmedilen toplam tazminat bedeli üzerinden, ilk davaya ilişkin karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre hesaplanacak nispi vekalet ücretinden, ilk dava ile birlikte hükmolunan vekalet ücretinin mahsubu sonucunda oluşan vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden vekalet ücretine ilişkin hüküm yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; taraflar arasında görülüp kesinleşen Dicle Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.03.2016 tarihli ve 2014/233 Esas, 2016/50 Karar sayılı davasında ilk dava tarihi olan 18.12.2014 tarihinden geriye doğru son beş yıl için belirlenen ecrimisil bedeli esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verildiği, ancak ecrimisil davalarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlayacağı, görülen ek davada davalı idare vekilinin süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, davanın 03.09.2018 tarihinde açılmış olduğu, ilk dava ile 18.12.2014 tarihinden geriye doğru beş yıllık ecrimisil isteminde bulunulduğu dikkate alındığında 03.09.2013 tarihinden önceki dönem için ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin hakların yeniden dava açılarak talep edilmesinin usul ekonomisi ilkesine aykırı düştüğü, ilk davada hükme esas alınan bilirkişi raporu resmi verilere uygun hazırlanmadığından yeniden keşif yapılarak tazminat bedelinin hesaplanması gerektiğini, ilk dava tarihinden itibaren belirlenen bedele faiz yürütülmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili ile ecrimisil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 saylı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.