Logo

5. Hukuk Dairesi2022/15649 E. 2023/6574 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle davacının uğradığı zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmin edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Hazine'nin tapu sicilinin tutulmasındaki hatalardan kaynaklanan zararlardan kusursuz sorumluluğu bulunduğu ve davacının sahteciliği bildiğine dair bir delil de bulunmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesince davacıya tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf mahkemesinin davacının tazminat isteminin kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

Tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilli tarafından temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 63804 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 325000/14946675 payı davacının 21.10.2015 tarihinde vekaleten ... isimli paydaştan satın aldığını, ancak davacının ... isimli şahıstan satın aldığı hisse ile birlikte aynı parselde bulunan diğer bir kısım hisselerini 09.11.2017 tarihinde Sınırlı Sorumlu ... Konut Yapı Kooperatifine satmak istediğini, satış işlemleri esnasında davaya konu taşınmazda ... isimli kişinin aslında hiç malik olmadığını, satış işlemi gerçekleştiği esnada işlemi yapan tapu müdürlüğünün yetkili görevlileri tarafından gerekli dikkat ve özen gösterilmeden tapuda usulsüz işlemin yapılması nedeniyle davacının uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; satış işlemini gerçekleştiren ...’ın suç teşkil eden fiili nedeniyle illiyet bağı kesilmiş olduğundan Devletin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, 852.000,00TL tazminatın davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen bedelin fahiş olduğunu, bedel belirlenirken komşu taşınmazların satış işlemlerinin resmi senetlerinde geçen satış bedellerinin ve anılan taşınmazın ve komşu taşınmazların Belediye Başkanlığınca belirlenen emlak vergisine esas rayiç değerlerinin göz önüne alınması gerektiğini, davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini, idare harçtan muaf olduğu halde aleyhine harca hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmazın emsal incelemesi ve karşılaştırması yöntemiyle dava tarihi itibarıyla değerinin belirlendiği, ancak emsal olarak incelenen taşınmazların imar durumları ve resmi satış akit tabloları dosyada bulunmamakta ise de davacının kaldırma öncesinde mahkemece hükme dayanak yapılan ek bilirkişi raporuyla belirlenen 852.000,00 TL bedele itiraz etmediği, ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutmayıp taşınmazın değerinin ek bilirkişi raporuyla kesin olarak belirlendiğini belirterek 852.000,00 TL tazminat istediği, kaldırma öncesinde ve sonrasında verilen kararları istinaf etmediği anlaşılmakla istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemede tazminat istemine konu taşınmazın konumu, 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin emlak beyan değerleri, ... Mahallesi 60945 ada 3 parsele ilişkin Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 2019/5289 Esas, 2019/12940 Karar sayılı, yine ... Mahallesi 60940 ada 1 parsele ilişkin Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2016/17014 Esas, 2018/6263 Karar sayılı ilamlarındaki m² birim fiyatları karşısında İlk Derece Mahkemesince 852.000,00 TL tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazda ... adına kayıtlı 57274/14946675 (57,27m2) payın bulunduğu, ancak 29.07.2015 tarihinde tapu memurlarından ...’a ait şifre ile TKGM TAKBİS sisteminin “Veri Düzeltme Proğramına” girilip paydaş ...’nın isminin pasife alınarak yerine ... oğlu ... isimli kişinin sisteme kaydedildiği, aynı gün bu kez tapu memuru ...’e ait şifre ile sisteme girilip hisse miktarının 325000/14946675 (3.250m²) olarak değiştirildiği, 21.10.2015 tarihli ve 66646 yevmiye numaralı resmi senetle ...’ın vekili sıfatıyla Avukat ... tarafından 683.000,00 TL bedelle ...’a vekaleten vekili Adem Ayarslan satışının yapıldığı, 21.10.2015 tarihli resmi senette hisse hatası olduğuna ilişkin şerhin bulunmadığı, resmi senedin satıcı ve alıcının vekilleri tarafından imzalandığı, tapu müdür yardımcısı ..., tapu memuru ...’ında resmi senedi onaylayan, hazırlayan ve kütüğe tescilini yapan sıfatlarıyla imzalarının bulunduğu, kontrol eden bölümünün boş olduğu, ancak anılan satış işleminin TKGM TAKBİS sistemine kayıt edildiği halde tapu kütüğüne tescil edilmediği, kütükte halen ...’nın payının üzerinde bulunduğu, sistemde ise ... yerine davacının adının kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.

3.4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinde düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında; kişilerin mal varlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta; sadece, Devletin memuruna rücu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır. Bu itibarla yukarıda açıklandığı gibi sahtecilik yapılması nedeniyle, davacının yolsuz tescili bildiğine dair sunulmuş herhangi bir delil de bulunmadığına göre davacının uğradığı zarardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince Devlet sorumludur.

4. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza davalı Hazinenin usuli kazanılmış hakkı gözetilerek ilk kararda tespit edilen bedel üzerinden kabul kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.