"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/711 Esas, 2021/871 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/14 Esas, 2020/149 Karar (Birleştirilen Diyarbakır 6. Asliye
Hukuk Mahkemesinin 2018/11 Esas sayılı dosya)
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Diyarbakır ili, ... ilçesi, ... Köyü 158 ada 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazları tapuda hiçbir sınırlayıcı kayıt olmadan, satın ve devir aldığını, gerçek kayıt maliki ölü ... mirasçıları ve ... tarafından Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/583 Esas sayılı dosyasında açılan tapu iptal ve tescil davasının kabul edilmesiyle tapunun iptali ile gerçek hak sahipleri adına tesciline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, yolsuz tapu işlemleri nedeniyle ödediği tapu harçları, döner sermaye payları, satış bedelinin bir kısmını (30.000 TL'sini) geri alamaması nedeniyle zarara uğradığını, ayrıca Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/583 esas sayılı dosyasında verilen hüküm gereğince 8.197,20 TL yargılama harcı, 12.000,00 TL vekâlet ücreti, 148,00 TL yargılama gideri olmak üzere 20.345,20 TL'yi kendi payı (1/3) oranında ödemeye mahkum edildiğini ileri sürerek zararın tespiti ile doğduğu tarihten itibaren faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının mağduriyetinin kendi hatasından kaynaklandığını, idarenin kusurunun olmadığını, Hazinenin sorumlu tutulabilmesi için uygun illiyet bağının olması gerektiğini, davacının iyiniyetli olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; istinafa konu kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların tüm devir ve satış işlemlerinde müvekkil idarenin kusurunun bulunmadığını, 3. şahısların kusuru nedeniyle davacıların uğradıklarını iddia ettikleri zarar ile illiyet bağı bulunmadığını, her ne kadar kusursuz sorumluluk nedeniyle dava açılmışsa da 3. şahısların kusuru bulunduğundan müvekkil idarenin tazminat ödemek zorunda bırakılmasının hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece eksik inceleme yapıldığını, bilirkişilerce belirlenen bedelin yüksek hesaplandığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi,yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu olayda tapudaki işlemin sahtecilik yoluyla elde edildiğinin ve tescilin yolsuz olarak gerçekleştiğinin yargı kararları ile belirgin olduğunu, davacıların zararının kaynağının ise başından beri birleştirilen tüm işlemlerle birlikte bu yolsuz tescilin olduğunu davacının kasıtlı ya da kusurlu eylemiyle bu zararın gerçekleşmesine neden olduğuna ilişkin herhangi bir belirleme de bulunmadığını, eylemlere katılmadığını ve iyiniyetli alıcı durumunda olduğu ceza ve hukuk mahkemelerince verilmiş kararlarla kabul edildiğinden tapu sicil müdürlüğünün hukuka aykırı eylem ve işlemleri ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğuna göre bu zarardan Devlet sorumlu tutulması doğru bulunarak istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesinden dolayı uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Diyarbakır ili, ... ilçesi, ... köyü 158 ada 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların dava dışı şahıslar adına kayıtlı iken 05.10.2012 ve 08.10.2012 tarihlerinde yapılan satışlarla eldeki davanın davacısı ..., 158 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 353/600 payının ise 08.10.2012 tarihli satışla birleştirilen davanın davacısı ... adına tespit ve tescil edildiği, gerçek kayıt maliki ölü ... mirasçıları ve ... tarafından Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/583 Esas sayılı dosyasında açılan dava sonucu tapunun iptali ile gerçek hak sahipleri adına tesciline karar verildiği, kararın 18.10.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
3. Dava konusu taşınmazların satış işlemi ile ilgili olarak ceza davası açıldığı belirtilmişse de ceza dosyası eldeki dosya arasına alınmamıştır. İlgili dosya getirtilerek, dava konusu taşınmazların tapuda devrinin üçer gün arayla yapılmış olması ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Müfettişlerince hazırlanan 11.12.2012 tarihli ve 82 sayılı ön inceleme raporuna göre bedellerin düşük olmasından dolayı alıcıların hiçbir araştırmaya girmemiş oldukları hususu da gözetilerek, davacı ile tapuda devir işlemlerini yapan şahıslar arasında iş birliği olup olmadığı, el birliği ile hareket edip etmedikleri hususlarında inceleme ve araştırma yapılmaması doğru değildir.
4. Kabule göre de, dava konusu taşınmazlar arsa niteliğindedir. Arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda Alipınar Mahallesinden alınan 5 adet emsal dava konusu taşınmazla tek tek kıyaslanmaksızın soyut ifadelerle metrekare birim bedeli belirlendiğinden bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir.
5. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
6. Asıl davanın davacısı ...’ın dava dilekçesinde 30.000 TL'yi tahsil edemediği, ıslah dilekçesinde ise 30.000 TL dışında ödediği bedeli tahsil edemediği belirtildiğinden, ödemeye ilişkin araştırma yapılarak davacının gerçek zararının tespit edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
7. 4721 sayılı TMK'nun 1007 nci maddesi uyarınca tapu kaydı iptal edilen taşınmaz bedeline hükmedilmesi ile yetinilmesi gerekirken; yasal olmayan gerekçelerle taşınmazın maliklerince açılan tapu iptal ve tescil dosyasında davacı aleyhine hükmedilen yargılama giderleri masraflar ve vekâlet ücreti ile tapu harcı, döner sermaye giderine hükmedilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi karara karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.