Logo

5. Hukuk Dairesi2022/15839 E. 2023/4178 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idarenin kamulaştırmasız el koyduğu taşınmazın bedeli ve ecrimisilinin tespiti ve ödenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin el atma tarihi ve taşınmazın değerinin tespitine ilişkin yaptığı değerlendirmenin usul ve yasaya uygun olduğu, tarafların temyiz itirazlarının bozma sebebi oluşturmadığı gözetilerek, direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddi ile resen İl Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ...-2 Mahallesi 176 ada 16 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın trafo, gerilim istasyonu yapılmak ve enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ve ecrimisilin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ...-2 Mahallesi, 176 ada, 16 parselin evveliyatının 602 ve 603 parsel olduğunu, söz konusu taşınmazların 27.12.1995 tarihli ve 7094 yevmiye numarası ile imar uygulamasına alındığını 11783 m² alanlı 176 ada

5 parsel sayılı taşınmaz olarak tescil edildiğini ve yine 05.01.2010 tarihli ve12 Nolu yevmiye ile adlarına kamulaştırılan 8195,27 m²lik alanın korunarak 11813 m² alanlı, ... Belediyesi de 3617,73 m²ye tekabül eden 735/2400 hisse sahibi edilerek 176 ada 16 parsel adı altında tescil edildiğini ve bu alanın kamulaştırma işleminin henüz bitirilememiş olduğunu, ayrıca davacı tarafın anlaşma talebinin bulunduğunu, bu nedenle uzlaşma sürecinin sonuçlanmasının beklenmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve belirlenen el atma tazminatının ve ecrimisilin davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın konumu itibarıyla arsa vasfında olduğunun tartışmasız olduğunu, taşınmazın değerinin oldukça düşük hesaplandığını, bilirkişi raporunun yetersiz ve denetime elverişli olmadığını, davalının istinaf başvurusunda yer alan iddiaları kabul etmediklerini belirterek, yerel mahkeme kararının usul ve hukuka aykırı olduğundan kaldırılmasına, davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz olan ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 51-L-1-D pafta, 176 ada 16 parselin evveliyatı olan 602 ve 603 parsel sayılı taşınmazların, 154 kV'lik Diliskelesi Trafo merkezi yerine isabet etmesi nedeniyle 8195,27m²lik alanın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca 26.06.1968 tarihli ve 14321-33069 sayılı yazıları ile onaylanan 07.06.1968 tarihli ve 2587/13 no.lu Kamu Yararı Kararı gereği, 6830 sayılı İstimlak Kanunu'nun amir hükümleri yerine getirilerek Teşekkülleri adına tescili yapılarak kamulaştırma işlemlerinin bitirildiğini, kamulaştırma işlemine esas belgelerin dava dosyasında mevcut olduğunu, dava konusu taşınmaz olan ... ilçesi, 602 ve 603 no.lu taşınmazların 27.12.1995 tarihli ve 7094 no.lu yevmiye ile şuyulandırmaya alınarak, 11783 m² alanlı 176 ada 5 parsel adı altında tescil yapıldığını ve yine 05.01.2010 tarihli ve 12 no.lu yevmiye ile Teşekkülleri adına kamulaştırılan 8195,27 m²lik alan korunarak 11813m² alanlı, ... Belediyesini de 3617,73m²ye tekabül eden 735/2400 hisse sahibi edilerek 176 ada 16 parsel adı altında tescil edildiğini, ayrıca ... Belediye Başkanlığının müvekkilli teşekküllü muhatap 14.05.2019 tarihli ve 647-348 sayılı yazıları ile anlaşma taleplerinin bulunduğunu, teşekküllerince anlaşma talebine ilişkin kıymet takdiri yapılması işlemi devam etmesine rağmen işbu davanın açıldığını, tüm bu nedenlerle aleylerine açılan iş bu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda çok yüksek değerlendirilip yüksek tazminat ve ecrimisile hükmedildiğini, ayrıca kanun ve hukuka aykırı şekilde el atma tarihlerinin dosya kapsamında açıkça belli olmasına rağmen davacı vekilinin sadece haksız ve yersiz olarak talep ettiği ecrimisilin bilirkişilerce hesaplanarak bir bedel belirlendiğini, Kanuna ve Yargıtay İçtihatlarına aykırı bir şekilde bir kez daha aslında tazminata hükmedildiğini, 2942 sayılı Kanuna göre taşınmaz malikleri olan 3. şahıslara kamu kurumları tarafından irtifak hakkı ve istimlak bedeli haricinde herhangi bir bedel ödemesinin söz konusu olmadığını, dolayısıyla ecrimisil hesaplanmasında kanuna uyarlık bulunduğunu, dava konusu taşınmaza 1983 öncesi el atıldığını, bu nedenle 6487 sayılı yasanın 21 inci Maddesi ve ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiğini, mahkemece belirlenen nisbi vekalet ücreti hesaplanmasının yasaya açıkça aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihli ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaza davacının taşınmazlarda ilk olarak 05.01.2010 tarihinde yapılan imar uygulaması ile paydaş (hak sahibi) olduğunun anlaşılmasına göre, davacı açısından dava konusu taşınmaza el atma tarihinin başlangıcının 05.01.2010 tarihi olarak tespit edilmesi gerektiği, emsal ve dava konusu taşınmazların kıyaslamasının doğru olduğu, dairelerinden geçen ve Yargıtay’ca da uygun bulunan metrekare birim bedelleri ile eldeki davada belirlenen metrekare birim bedelinin uyumlu olduğu, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine, resen yapılan incelemede davalı idare harçtan muaf olmadığı halde muaf kabul edilerek hüküm kurulması doğru görülmeyerek hüküm bu yönden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, bedelin düşük belirlendiğini, taşınmazın gerçek bedeline hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafın anlaşma talepleri olduğunu, kıymet takdir aşamasında dava açıldığını, el atma tarihlerinin ve ecrimisilin de hatalı olduğunu, maktu harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile ecrimisil talebi hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, aşağıda yazılı kalan harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.