"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 105 ada 19 ve 104 ada 6 parsel sayılı taşınmazlara kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmazların bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece 20.03.2015 tarihli ve 2012/232 Esas, 2015/133 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 20.03.2015 tarihli ve 2012/232 Esas, 2015/133 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 26.09.2018 tarihli ve 2017/21451 Esas, 2018/15587 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
3. Dairenin bozma kararına karşı süresi içinde davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
4. Dairemizin 13.02.2020 tarihli ve 2019/6490 Esas, 2020/2448 Karar sayılı ilamı ile karar düzeltme talebinin kabulü ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda münavebeye yan ürün olarak buğday ve arpa samanının eklenip eklenmediği anlaşılamadığından, bu hususta ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, denetleme imkanı olmayan rapora göre eksik inceleme sonucu hüküm kurulması, taşınmazın geometrik şekli ve yola bitişik konumda olması hususları dikkate alındığında, zemin bedeline %10 oranında objektif değer arttırıcı unsur ilave edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, hüküm altına alınan bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden dört ay sonrası için faiz uygulayarak depo kararı verilmesi, bedeline hükmedilen bölümün göl alanı olarak terkini yerine, tescil harici bırakılmasına karar verilmesi, dava konusu taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atıldığı anlaşıldığından nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, doğru görülmediği gibi, 28.04.2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7139 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi gereğince ... harçtan muaf hale geldiği ve bu nedenle harca hükmedilmemesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma ilamı gereğince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarındaki bedellerin ortalaması alınarak hatalı tespit yapıldığını, m² değerinin düşük belirlendiğini, daha önce geçen dosyalarla çelişki oluştuğunu, taşınmazın 2. sınıf kuru arazi olduğuna dair tespitin hatalı olduğunu, arta kalan alanın kamulaştırılmaması doğru olmadığını, münavebe ürünlerinin doğru tespit edilmediğini ileri sürmüştür.
2.Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; kapitalizasyon faizi ve objektif değer artışının hatalı uygulandığını, ağaç bedellerinin gerekli inceleme yapılmadan tahmini olarak yüksek belirlendiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazların değerinin biçilmesi ve davalı idarelerden tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmış olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.