Logo

5. Hukuk Dairesi2022/16220 E. 2023/5591 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı idare arasında, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve ecrimisil istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, taşınmaz bedeline 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca emsal değer tespiti ve kıyaslaması yaparak karar vermesi ve ecrimisil hesabını da gözeterek hüküm kurması usul ve kanuna uygun olduğundan, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 140 ada 8 parsel sayılı taşınmazın bir kısmına davalı idare tarafından yol yapılmak suretiyle el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ve ecrimisilin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 09.03.2015 tarihli ve 2013/218 Esas, 2015/104 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 09.03.2015 tarihli ve 2013/218 Esas, 2015/104 Karar sayılı kararı karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmaza 127 km uzaklıkta bulunan il merkezindeki satışın emsal alınmasının doğru olmadığı, dava konusu taşınmazın kadastro parseli, emsal alınan taşınmazın ise imar parseli olduğu hâlde her ikisinin de imar parseli olduğundan bahisle düzenleme ortaklık payı düşülmeden değer biçilmesinin yerinde olmadığı, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesinde yer alan kriterlere göre dava konusu taşınmaza değer biçilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulduğu, ecrimisil yönünden hesaplama yapılırken taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut hâliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenmesi gerektiği, sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilmesi gerekirken bu hususa riayet edilmeksizin ecrimisil bedelinin belirlenmesinin doğru olmadığı, el atılan taşınmaz yol durumuna dönüştürüldüğünden, yol olarak tapudan terkinine karar verilmesi gerektiği, davalı idare harçtan muaf olduğu halde, yargılama giderleri içinde aleyhine harca hükmedilmesinin yerinde olmadığı, 13.03.2015 tarihli ve 29294 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 08.03.2018 tarihli ve 2016/179 Esas, 2018/82 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 08.03.2018 tarihli ve 2016/179 Esas, 2018/82 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; Mahkemece bozma ilâmına uyulmuş ise de gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı kararı uyarınca; bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hususu gözetilmeden, bozma sonrası düzenlenen rapordaki bedel doğrultusunda ıslah edilen bedel üzerinden karar verilmesinin doğru olmadığı, ilçe merkezindeki bir taşınmaza il merkezinden emsal alınmaması gerektiği yönünde bozma yapılmış olup bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda ilçe merkezinde satışı yapılan taşınmazların gerçek bedelini yansıtmadığı gerekçesi ile başka ilçede bulunan satışın emsal alındığı, bu emsalin de gerçek değerinin 1,8 kat fazlasına satıldığı kanaati ile taşınmaz bedelinden indirim yapılarak metrekare değeri tespit edildiği gibi emsal taşınmazın imar parseli mi kadastro parseli mi olduğu ve asgari vergi değeri ilgili Belediye Başkanlığından sorulup rapor denetlenmeden düzenlenen rapora göre hüküm kurulmasının doğru olmadığı, fen bilirkişisi krokisinde el atılan kısmın bozma öncesinde 90,9 m², bozma sonrasında ise 100 m² olarak tespit edildiği gözetildiğinde el atılan alanın yüzölçümündeki farkın nedeni açıklanması gerektiği, arsa niteliğindeki taşınmazın getirebileceği ecrimisil miktarı hesaplanırken, dava konusu taşınmazın el atmadan önce ne şekilde kullanıldığı, ayrıca civar taşınmazların ecrimisil istenilen dönemdeki kullanma biçimleri araştırılarak, bu kullanma şekillerine uygun kira sözleşmelerinin taraflardan ibrazı istenmeli, ayrıca bilirkişilerin resen bulacakları emsaller de dikkate alınmak suretiyle, taşınmazın ilk dönem getirebileceği ecrimisil miktarı bulunduktan sonra, takip eden dönemler için, ÜFE'deki artış oranları dikkate alınmak suretiyle alacak miktarı hesaplanması gerekirken bu husus gözardı edilerek ecrimisil bedeli belirlenmesinin yerinde olmadığı, davalı idare harçtan muaf olduğu ve bu hususta bozma yapıldığı hâlde, yargılama giderleri içinde davalı idareden harç alınmasına karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın nitelikleri göz önüne alındığında belirlenen m² birim bedelinin düşük olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın nitelikleri göz önünde bulundurulduğunda emsal alınan taşınmazın uygun olmadığını, bozma ilâmında belirtildiği şekilde ecrimisil bedelinin hesaplanmadığını, taşınmaz için belirlenen m² birim bedelinin fahiş olduğunu, maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine men'i müdahale davası açmağa hakkı olduğuna; ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun’un Ek 1 inci maddesi şöyledir: “(Ek: 20/8/2016-6745/33 md.) Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. (İptal: Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli ve E.: 2016/181 K.: 2018/111 sayılı Kararı ile) (Ek cümle: 16.11.2021 7421/3 md.) Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin açılacak davalar adlî yargıda görülür."

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi ve ecrimisil bedeli hesaplanmak suretiyle davalı idareden tahsili yerindedir.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı harcın istek hâlinde davacıya iadesine,

01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.