Logo

5. Hukuk Dairesi2022/16401 E. 2023/5845 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sahte vekaletname ile yapılan taşınmaz satışından kaynaklanan zarardan Hazine'nin sorumlu olup olmadığı ve tazminat miktarı.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının yolsuzluğu nedeniyle davacının uğradığı zararın, tapu sicilinin tutulmasındaki kusurdan kaynaklandığı ve Hazine'nin 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca kusursuz sorumluluğu bulunduğu gözetilerek, yerel mahkemenin davalı Hazine aleyhine tazminata hükmeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki sahte vekaletname ile işlem yapılması nedeniyle; ikinci kez taşınmazın satın alınması üzerine uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın davalı ... yönünden reddine, davalı Hazine yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 5469 parsel sayılı taşınmaz maliki olan ... ait kimlik bilgileri, dava dışı ... isimli şahıs tarafından elde edildikten sonra kendi resmini taşıyan tapu kayıt maliki adına düzenlenmiş nüfus cüzdanını aldığını ve dava konusu taşınmazın satışı için Av. ... isimli şahsa Kartal 7. Noterliğinde düzenlenen sahte vekaletnameyi verdiğini, bu vekaletname ile taşınmazın uzun yıllardır mütehahitlik yapan davacıya satıldığını, davacının taşınmaz üzerinde bina yaparak kat irtifakı tesisi edildiğini, 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin tapuda dava dışı ...'a satıldığı, diğer bağımsız bölümleri satmak için tapuya gittiğinde tapudan tescilin yolsuz olduğunun bildirilmesi üzerine, kendisinden daire satın alan şahısların mağdur olmaması ve ticari itibarı zedelenmemesi için tapu kayıt maliki İsmail Hakkı Özdemir'le irtibata geçerek, kendisine 220.000,00 TL ödeyip, 29.05.2012 tarihinde 02.05.2011 tarihli yolsuz tescile muvafakat etmesini sağlandığını, bir taşınmaz için iki kez bedel ödediğini, kusurun tapu müdürlüğünde olduğunu belirterek yolsuz tescil nedeniyle ikinci satış için ödediği bedel olan 220.000,00 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine cevap dilekçesinde özetle; usulsüz olduğu iddia edilen işlemin tapuda noter tarafından düzenlenen sahte vekaletname ile yapıldığını, illiyet bağının kesildiğini, bu nedenle Hazinenin sorumluluğunu gerektirecek uygun illiyet bağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.02.2020 tarihli ve 2019/80 Esas, 2020/71 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A Bozma Kararı

1. Mahkemenin 19.02.2020 tarihli ve 2019/80 Esas, 2020/71 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 08.05.2021 tarihli ve 2020/7920 Esas, 2021/7089 Karar sayılı kararı ile davalı noter hakkındaki davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, ancak davacının zararı, tapu dairesinde yapılan işlemden kaynaklanmakta olup, dava konusu olayda, devletin sorumluluğuna ilişkin uygun illiyet bağı ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kusursuz sorumluluk ilkelerine dayanak olarak zararın tazminine ilişkin koşullar oluştuğundan, davalı Hazine yönünden işin esasına girilerek talep hakkında bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak, davalı Noter hakkındaki davanın reddine, davalı Hazine yönünden davanın kabulü ile 220.000,00 TL'nin 29.05.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı itirazında bulunarak, davacının zararı ile tapu sicilinin tutulması arasında hiç bir illiyet bağı bulunmadığını, meydana gelen zarardan Noter ile birlikte sahte vekaletnameyi üreten ve kullananların sorumlu olduğunu, dosya kapsamında davacının tapu sicilinin tutulmasından dolayı hiç bir zararı olmadığını, zarara uğradığı kabul edilse bile Mahkemece yeterli araştırma yapılmadan fahiş miktarda bedel belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ile 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.