"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 6876 ada 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazlara kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; sorumluluğun ilçe belediyesinde olduğunu, bedeli istenen alanın imar karşılığı alınması gereken düzenleme ortaklık payı miktarları olduğunu, el atmanın bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın imar idare heyetinin 1966 tarihli ve 56800 No.lu planı ile yol ve yeşil alan olarak ayırdıklarını, davaya konu edilen kısmın imar karşılığı alınması gereken düzenleme ortaklık payı miktarları olduğunu, bedel ödenmesinin mümkün olmadığını, metrekare birim bedelinin yüksek alındığını, haciz şerhi ile ilgili hüküm kurulmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların öncesinde 1959 tarihli İmar İdare Heyeti parselasyon planı ile düzenleme ortaklık payı kesilerek oluştuğu, revize plan yapılarak 12 numaralı parselin 2805 m² senet alanlı iken İmar İdare Heyetinin 08.06.1966 tarihli ve 275 sayılı kararı ile onaylanan 56800 numaralı parselasyon planı ile uygulamaya alınarak 222 m²sinin yol ve yeşil alan olarak, 13 numaralı parselin de 3369 m² senet alanlı iken İmar İdare Heyetinin 08.06.1966 tarihli ve 275 sayılı kararı ile onaylanan 56800 numaralı parselasyon planı ile uygulamaya alınarak 312 m²sinin yol ve yeşil alan olarak ayrıldıktan sonra kalanın imar parsellerine şuyulandırıldığı, 1959 tarihli imar şerhinin tapuya işlendiği, 09.07.1956 kabul tarihli ve 6785 sayılı İmar Kanunu'nun (6785 sayılı Kanun) 42 nci maddesinde belirtilen %25 oranına kadar belediyenin eksilterek vatandaşlara teslim yetkisi yani zayiat kesintisi Anayasa Mahkemesinin 22.11.1963 tarihli ve 1963/65 Esas, 1965/278 Karar sayılı kararı ile iptal edilerek 14.01.1964 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, söz konusu maddenin yeniden düzenlendiği 1605 sayılı Kanun 11.07.1972 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu tarihler arasında yapılan uygulamalar sırasında zayiat yada düzenleme ortaklık payı adı altındaki kesintilerin dayanağı kalmadığından, fiilen ... Caddesi ve imar adaları arasında zeminde kaybolan taşınmaz bölümünün arsa niteliğinde olduğunun kabulü ile emsal karşılaştırması yapılıp vergi değerleri de kıyaslanmak suretiyle değerinin tespit edilip davalı idareden tahsiline dair kararda, aynı alan içerisinde bulunan 19 parsel yönünden davanın kabulüne dair kararın Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2014/25764 Esas sayılı, 30 parsel sayılı taşınmazın zayiata ilişkin bölüm bedelinin verilmemesine yönelik kararın eleştirilerek 2014/20570 Esas sayılı ilâmı ile onandığı ve yine yakın parsellere biçilen değerlerin de dikkate alınarak karşılaştırma yapılmasına ilişkin Dairemizce aldırılan ek rapor da dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık görülmediğinden davalı idare vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesini tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazlara, 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde aynı bölgeden Dairemize intikal eden dosyalar dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Davalı idare 08.06.1966 tarihinde onaylanan 56800 No.lu plan gereği 12 parsel sayılı taşınmazdan 222,00 m², 13 parsel sayılı taşınmazdan 312,00 m²nin yol ve yeşil alan olarak ayrıldığını, bedeline hükmedilen taşınmazlardan ayrılan bu kısımların düzenleme ortaklık payı miktarları olduğunun kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de 09.07.1956 kabul tarihli ve 6785 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinde belirtilen %25 oranına kadar belediyenin eksilterek vatandaşlara teslim yetkisi yani zayiat kesintisi Anayasa Mahkemesinin 22.11.1963 tarihli ve 1963/65 Esas, 1965/278 Kara sayılı kararı ile iptal edilerek 14.01.1964 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup söz konusu maddenin yeniden düzenlendiği 1605 sayılı Kanun 11.07.1972'de yürürlüğe girmiş olup bu tarihler arasında yapılan uygulamalar sırasında zaiyat ya da düzenleme ortaklık payı adı altındaki kesintilerin dayanağı kalmadığından ve taşınmazlara yol olarak fiilen el atılmış olduğundan bedellerine hükmedilmesi doğrudur.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukukî kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkeleri, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Taşınmazlarda davacılar murisi paydaş olup muris paylarının iptali yerine, infazı zorlaştıracak şekilde davacılar paylarının iptaline karar verilmesi,
6. Dava konusu taşınmaz ... Mahallesinde olmasına rağmen hüküm fıkrasında ... Mahallesi olarak yazılması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının ilk paragrafında yer alan "davacılara" kelimesinin çıkartılmasına, yerine "davacılar murisi İsmail kızı (tapu kaydına göre adı Dudu olup, dosyaya sunulan nüfus kaydına göre adı Dudu iken Saime olarak düzeltilmiştir.) Dudu Sümer'e" ibaresinin eklenmesine, ilk paragrafta yer alan "..." kelimesinin çıkartılmasına, yerine "..." kelimesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalı idareye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.