"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 144 ada 161 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından yol yapılması sebebiyle taşınmazda büyük çatlaklar ve toprak kayması meydana geldiğini belirterek kullanılması ve yararlanılması mümkün olmayan taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza müvekkili idare tarafından el atılmadığını, davacı tarafından talep edilen tazminatın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazdaki heyelandan dolayı davalı idarenin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın esastan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın daha önce kadastro yoluna sıfır konumda olup taşınmaza ulaşımın bu yoldan sağlandığını, ancak ... İçme Suyu Barajının ulaşım yolu olarak genişletme ve tonajlı araçların kullanması için yapılan yol çalışmaları sonucunda, taşınmazda büyük çatlaklar, sedde ve uçurum oluştuğunu, bu hâli ile dava konusu taşınmaza ulaşımın imkânsız olduğu, makinalı tarımın yapılamayacağı, taşınmazın müvekkile yarar sağlamayacağının açık olduğu, dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarında da bu hususun tespit edildiğini, müvekkilinin taşınmazından uzun yıllar ekip biçmek suretiyle gelir elde ettiğini, davalı idare tarafından yol geçirilerek taşınmazın kullanamaz hâle geldiğini, bu açık mağduriyete rağmen mahkemenin eksik hiçbir inceleme olmadığı hâlde hakkaniyete aykırı şekilde davanın reddine karar verdiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın davalı idare tarafından yapılan kamulaştırma sonrasında ifrazen oluşan 239 parsel sayılı taşınmaz olduğu, taşınmazın tamamının heyelan sebebiyle kullanılamaz hale geldiği, davalı idarenin yapmış olduğu yol çalışmasının zemin hareketliliğini tetiklediği, uzun bir zaman aralığında meydana gelebilecek kaymanın bu sebeple hızlandığının dosya kapsamından anlaşıldığı, davalı idarenin eylemlerinden dolayı dava konusu taşınmazın tamamen kullanılamaz hale gelmesi sebebiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi gerekçeyle davanın reddinin isabetli olmadığı, bu itibarla davanın kabulüne yönelik hüküm kurulması gerektiği belirtilerek, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeden Daireye intikal eden dosyalarda %40 oranında objektif değer artış oranı uygulandığı, dava tarihi olan 2019 yılı verileriyle bulunan metrekare değerine %40 oranında objektif değer artışı uygulanmak suretiyle 149.323,49 TL el atma tazminatının hesaplandığını, davacı tarafın fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak davayı ıslah ettiği dikkate alınarak, fazlaya ilişkin 18.205,04 TL yönünden ek dava açma hakkı saklı tutulmak suretiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; jeoloji mühendisi tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna göre taşınmazda meydana gelen heyelan ile müvekkili idarenin fiili arasında illiyet bağının olmadığının anlaşıldığını, kapitalizasyon faiz oranının belirlenmesinde esas alınan unsurların objektif değer artış oranının tespitinde de mükerrer şekilde dikkate alınmak suretiyle yüksek bir oran uygulandığını, münavebeye alınan ürünlerde üretim masraflarının brüt gelirin %50’sinden az olmaması gerektiğini, su kaynağı ve yeterliliğinin raporda açıklanmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.