"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payı nedeniyle tesis edilen ipotek karşılığının artırılması için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı idare aleyhine açılan imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payı nedeniyle tesis edilen ipotek karşılığının artırılması istemine ilişkin davada dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 2247 ada 4 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu bedele çevrilen 89 m²lik kısmının bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenen 247.270,38 TL bedelin ek dava olarak 02.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesindeki dosyanın dava dilekçesinde fazlaya dair haklarını saklı tutmamaları nedeniyle ıslah taleplerinin kabul olunmadığını, davacının ek dava açma hakkı bulunmadığını, dava şartlarının oluşmadığını, idari yargının görevli olduğunu ve dava konusu olayda ...Encümen kararının uygulanmasına ilişkin bir değer artırımı talebi söz konusu olduğu için hukuki bir el atma mevcut olduğunu ve hukuki el atmalarda yargı yolunun idari yargı olduğunu, davanın kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemi değil, şuyulandırma nedeniyle oluşan bedelin artırılması istemiyle açılmış olmasından ve söz konusu imar uygulamasının 1994 yılında yapıldığından hak düşürücü sürenin geçtiğini, talep edilen bedel fahiş olduğundan kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bedele çevrilmiş hisselerin bedel artırım talebinin zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, 247.270,38 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; ek dava açmanın yasal şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, idari yargının görevli olduğunu, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, davanın zamanaşımı ve husumet nedeniyle reddi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/404 Esas, 2018/44 Karar sayılı dosyasında, davacılar tarafından aynı taşınmazla ilgili fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan şuyulandırma bedelinin artırılması davasının kabulüne dair kararın, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2018/4453 Esas, 2018/16721 Karar sayılı ilamı ile bedel yönünden onandığı ve kararın kesinleştiği, taraflar arasında görülüp kesinleşen önceki davada tespit edilen bedel esas alınmak suretiyle ek dava niteliğindeki bu davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; şuyulandırma işlemi iptal edilmiş olup davanın konusuz kaldığını, dava konusu taşınmazı da içine alan 14.02.1995 tarihli ... Belediye Encümeni kararı ile şuyulandırma yapılan alanın Riskli Alan ilan edildiğini, davanın husumetten reddi gerektiğini, ıslah imar planının uygulanması sonucu yapılan tescil yolsuz tescil haline geldiğinden davanın reddi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payı nedeniyle tesis edilen ipotek karşılığının artırılması istemli davada tazminat bedelinin saklı tutulan kısmının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6100 sayılı Kanun’un “Kısmî Dava” kenar başlıklı 109 uncu maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.”
3.6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile eklenen 2942 sayılı Kanun'un geçici 12 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/209 Esas sayılı davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, kararın temyiz sonucu bozulduğunu ve yerel mahkemece bozma kararına uyularak yeniden bilirkişi raporu alındığını, 257.270,38 TL üzerinden ıslah talebinde bulundukları, mahkemece 257.270,38 TL bedelin 02.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine dair kararın Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 2018/4453 Esas, 2018/16721 Karar sayılı bozma ilamı ile bozmadan sonra ıslah yolu ile talep sonucu artırılamıyacağından fazla ilişkin hakların ancak ek dava açılmak suretiyle istenilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, bozma sonrası taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL bedelin ödenmesine karar verildiği anlaşıldığından iş bu davada bakiye 247.270,38 TL alacağın davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.