"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki mülkiyeti davacıya ait taşınmazın, kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın, davalı Hazine yönünden kabulüne, davalı Orman Genel Müdürlüğü yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın davalılar yönünden ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.01.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ve Davalı Hazine vekili ... geldi, diğer dahili davalı duruşmaya katılmamışlardır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu Tekirdağ ili, ... Mahallesi, 104 ada 5 parsel sayılı taşınmaza satın alma yoluyla malik olduklarını, taşınmazın tamamının orman sınırları içerisinde kalması nedeniyle uğranılan zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline, taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın tamamının orman sınırları içerisinde olduğuna dair şerhin konulmasından sonra taşınmazın satın alındığını, iyi niyet iddiasında bulunalamayacağını, husumetin idarelerine yöneltilemeyeceğini, hakkaniyete uygun bir indirim yapılarak tazminat miktarının hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın davalı Orman Genel Müdürlüğü yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kabulü ile dava konusu taşınmazın orman vasfı ile davalı Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın orman şerhinin konulmasından sonra şerhe rağmen satın alındığını, hükme esas alınan raporun bilimsel verilere dayanmadığını, taşınmazın arsa vasfında olmadığını, ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, vekâlet ücretinin maktu olarak hesaplanması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı Hazine vekilinin istinaf istemi kabul edilerek, taşınmazın tamamının orman sınırları içerisinde bulunduğuna dair şerhin 15.09.2008 tarihli olduğunu, taşınmazın davacı tarafından şerhin getirdiği yükümlülük ile 09.10.2013 tarihinde satın alındığını, iyi niyet iddiasında bulunulamayacağından istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, Hazine'ye yönelik tazminat talebine ilişkin davanın reddine, davalı Orman Genel Müdürlüğüne yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmek suretiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın orman Devlet ormanı içerisinde kaldığının tartışmasız olduğunu, satın alma suretiyle taşınmaza malik olduklarını, mülkiyet hakkının içinin boşaltıldığını, kusursuz sorumluluk ilkesinin bulunduğunu, tapu sicilinin hatalı tutulmasından Hazinenin sorumlu olduğunu, şerhin konulmasından önceki hak sahiplerine dava açma hakkı verilmesinin çelişkili ve hak kaybına sebep olduğunu, orman şerhi nedeniyle taşınmazın devrini kısıtlayan bir kaydın olmadığını, iyi niyetli olunduğunu, Orman Genel Müdürlüğü lehine vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararıyla hem bedel alamadıklarını hem de mülkiyeti kaybettiklerini, talepleri gereği ayrıca tescil hükmü kurulduğuna göre aleyhlerine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un 2 ve 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu dava konusu Tekirdağ ili, ... Mahallesi, 104 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından 09.10.2013 tarihinde satın alındığı, tapu kaydında 15.09.2008 tarihli tamamının Devlet ormanı sınırları içerisinde olduğuna dair şerhin bulunduğu, satış akit tablosunda da taşınmazın tamamının Devlet ormanı içerisinde kaldığının belirtilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Devlet tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hâli ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirmiştir. 4721 sayılı TMK'nın 1020 nci maddesinin; "Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez." hükmü nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen taşınmazı devir alan davacının iyi niyetli olduğundan ve 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davalı Hazine yönünden davanın esastan reddi ile davalı idareler lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Davacı vekili tarafından tazminat isteminin kabulü ile birlikte taşınmazın orman niteliği ile davalı Hazine adına tescili talep edilmiş olup, davacı vekilinin tazminat isteminin reddine karar verildiğine göre, taşınmazın tapusunun iptali ile orman vasfı ile tesciline karar verilemeyeceği, davalı idareler tarafından usulüne uygun olarak bu hususa ilişkin karşı dava açılmadığı gibi, yine bu hususa ilişkin olarak davalı idareler tarafından usulünce açılmış ve işbu dosya ile birleştirilmiş olan bir dava dosyası da bulunmadığından taşınmazın davalı Hazine adına tescili yönünde karar verilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile taşınmazın tesciline ilişkin temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 2 numaralı bendinin tamamen hükümden çıkartılmasına, hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz etmeyenlerden alınmasına,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.