"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tüm davalılar hakkında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı Hazine vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.04.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacılar vekili Avukat ..., davalı Hazine vekili Avukat ... ile davalı ... vekili Avukat ... geldi, diğer davalılar ve ihbar olunanlar vekilleri duruşmaya katılmamışlardır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2749 ada 20 parsel sayılı taşınmaz tapuda ... adına kayıtlı iken Beykoz 2. Noterliğince düzenlenen 2587 yevmiye nolu 05.03.2008 tarihli vekâletname ile davacılara devredildiği, durumdan haberdar olan asıl malik ... açtığı dava sonunda, Ankara 16. Hukuk Mahkemesi'nin 2008/349 Esas, 2009/78 Karar sayılı kararı ile tapu kaydının iptaline ve ilk malik ... adına tapuya tesciline karar verildiği, uğradığı zararın Hazine ve vekâletnameyi tanzim eden Noter ... ve sahte vekâletnameyi kullanarak maddi kazanç elde eden ...' ndan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımının geçtiğini, hâlen devam eden Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/349 Esası ile birleştirme istediklerini, olayın sicilin hatalı tutulmasından kaynaklanmadığını, zarar ile illiyet bağının bulunmadığını, nüfus kaydının sahteliğinin noterce incelenmesi gerektiğini, haklarında soruşturma yapılan tapu memurlarına davanın ihbarını istediklerini ve davanın esastan reddini istediklerini istemiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; sahte vekâletin kendisi tarafından görülerek düzenlenmediğini, dayanak belgelerinin de sahte olduğunu, bu kişinin daha öncede ailesine ait sahte vekâletlerle yerlerini sattığını ancak önlem alınmadığını, annenin ise şikayette bulunmadığını alıcının en ufak araştırma yapmadan satın almasında kusurunun bulunduğunu, 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun (1512 sayılı Kanun) 162 nci maddesi uyarınca sorumlu olabilmesi için vekâletnamenin mesai içinde noterlik işlemi yapan kişi tarafından yapılmasının gerektiğini, mesai dışında elemanların ne yaptığını takip edemeyeceğini, mesleki sorumluluk sigortası bakımından Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketine davanın ihbarı ile davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.04.2013 tarihli ve 2009/65 Esas, 2013/164 Karar sayılı kararı ile davalılardan ... ile ... hakkında açılan davanın kabulü, davalı Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.04.2013 tarihli ve 2009/65 Esas, 2013/164 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 15.12.20165 tarihli ve 2015/16127 Esas, 2016/12281 Karar sayılı kararı ile davanın niteliğine göre, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan tapu müdürlüğünün hasım gösterildiği, dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin tapu müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşıldığından temsilcide yanılma hâli resen gözetilerek, davanın Hazineye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.06.2018 tarihli ve 2017/236 Esas, 2018/243 Karar sayılı kararı ile davalı ... yönünden davanın kabulune, davalı ... Yazıcılaroğlu yönünden verilen karar kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı Maliye Hazinesine yönelik açılan davada davalının kusuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.06.2018 tarihli ve 2017/236 Esas, 2018/243 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 28.04.2021 tarihli ve 2020/8462 Esas, 2021/6614 Karar sayılı kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle Hazinenin sorumluluğu söz konusu olduğundan Hazine hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine dair hüküm kurulması, Noterlerin hukukî sorumluluğunu düzenleyen 1512 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi gereğince kusursuz sorumluluk şeklinde düzenlenen noterin sorumluluğu, ancak zarar ile uygun nedensellik bağının kesildiğinin kanıtlanması durumunda ortadan kalkacağından, sahte işlem nedeniyle davalı noterin sorumluluğunun tespiti bakımından belirtilen hususta değerlendirme yapılması gerekirken, bu konuda inceleme yapılmadan, eksik inceleme ile hüküm kurulması, yerel mahkeme kararı, bozma ile ilk karar ortadan kalktığından bozmadan sonra yeniden karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Dairemizin bozma ilâmına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
4. Dairemizin 16.12.2021 tarihli ve 2021/8752 Esas, 2021/15261 Karar sayılı ilâmı ile Dairemizin bozma ilâmı kaldırılarak taşınmazın tapuda ... adına kayıtlı hissesinin davacılara devrini sağlayan Beykoz 2. Noterliğince düzenlenen 2587 yevmiye nolu 05.03.2008 tarihli vekâletnameyi düzenlemesinden dolayı davalı ...’ın kâtibi ...’ın mahkumiyetine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 11.Ceza Dairesinin 2019/5270 Esas, 2020/912 Karar sayılı ilâmı ile kesinleştiği, iş bu dosyadaki bilirkişi raporuna göre de vekâletnamenin iğfal kabiliyetinin olduğu anlaşıldığından, 1512 sayılı Kanun'nun 162 nci maddesinde düzenlenen kusursuz sorumluluk ilkesi gereği sorumluluğu bulunan davalı noter ...’ın zarardan, sahte vekâletnameyi kullanarak kendisine maddi menfaat sağlayan davalı ... ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu gözetilmeden ve bozma ilâmı ile ilk karar ortadan kalkıp, hukuki geçerliliğini yitirdiğinden bozmadan sonra yeniden karar verilmesi ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle Hazinenin sorumluluğu söz konusu olduğundan Hazine hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine dair hüküm kurulduğundan bahisle
İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulü ile belirlenen bedelin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine ile davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Noter kâtibi ...'nın mahkumiyet kararının kesinleştiğini ve vekâletnamenin iğfal kabiliyeti olduğunun anlaşılmadığının, buna göre vekâletnamenin kullanımının tapu memurlarının göstermesi gereken denetleme ve özen yükümlülüğünü bertaraf edecek nitelikte olduğunu, dolayısıyla davacıların zararı ile tapu memurlarının eylemi arasında illiyet bağı kesildiğinden Hazine yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; 1512 sayılı Kanun gereği noterlerin bir işin hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı sorumlu olduklarını, dosya içeriğinden vekâletnamenin nerde ve nasıl düzenlendiğinin bilinmediği gibi çalışanların mesai saatleri dışında nerede bulunduğu ve ne yaptığının denetleme yetkisi bulunmadığını, sözkonusu sahte vekâletnamenin iğfal kabiliyeti bulunduğunu, eksik ve hatalı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, tapu memurlarının denetleme ve özen yükümlülüklerinde ağır kusurları olduğu gibi asıl malik olan kişi davalı ... annesi olması ve daha öncede başlarına gelen benzer olaylar nedeniyle oğlunun sahtecilik yaptığını bilmesine rağmen gerekli tedbirleri almamış olmaları nedeniyle ağır kusurlarının bulunduğunu bu nedenle kendisinin eylemi ile davacıların zararı arasındaki illiyet bağının kesildiğini dolayısıyla hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 427 ile 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6. 1512 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... ile davalı Hazine vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aleyhine temyiz olunan davacılar yararına 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin temyiz edenlerden alınmasına,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı kalan harcın davalı ...'dan alınmasına,
11.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.