"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı asıl dava dilekçesinde; maliki olduğu Antalya İli, Kepez İlçesi, Odabaşı Köyü, 28227 ada 104 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini belirterek uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, husumetin yanlış yönlendirildiğini, idari yargının görevli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili, tazminatın ve vekalet ücretinin yüksek belirlendiğini, davacının hukuken korunması gereken bir menfaatinin olmadığını, bilirkişi raporunun eksik inceleme ile düzenlendiğini, orman ağacı kaplı olan taşınmazın tarla olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tapu kaydı mahkeme kararıyla iptal edilen taşlık ve çalılık niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik olmadığı, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın 708.777,73 TL yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş ise de hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda yörede mutad olarak ekilen münavebeli ürünler ve münavebeye alınan ürünlerin dekar başına verim miktarları dikkate alınarak hesaplama yapılmadığından raporun hükme esas alınabilir olmadığı, alınan ve hükme esas alınabilir nitelikte olan 29.11.2021 tarihli ek rapora göre de gerçek zarar miktarının 434.957,00 TL olduğu ve davalı Hazine vekilinin tazminat miktarının fazla hesaplandığına yönelik istinaf başvurusunun yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm tesis edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, husumetin yanlış yönlendirildiğini, tespit edilen bedelin yüksek olduğunu, zamanaşımının dolduğunu, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin yanlış hesaplandığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Antalya İli, Kepez İlçesi, Odabaşı Köyü, 468 parsel sayılı, 125.200 m² yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın 14.08.1994 tarihinde tarla niteliği ile 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi ile ormandan Hazine adına çıkartılan yerlerden olduğu beyanlar hanesine şerh verilmek suretiyle tespit ve tescil edildiği, 1996 yılında yapılan kullanım kadastrosu sonucunda taşınmazın ifraz edildiği, dava konusu 751 parsel sayılı taşınmazın 9.844 m² yüzölçümü ve taşlık ve çalılık niteliği ile Hazine adına tescil edildiği, 31.01.2000 tarihinde taşınmazın beyanlar hanesinde bulunan 2/B şerhinin kaldırılarak dava dışı kişiye satıldığı, 22-2a çalışması ile taşınmazın 28227 ada 104 parsel sayısı ve 9.989,82 m² yüzölçümü ile 15.08.2011 tarihinde tescil edildiği, davacının taşınmazı 03.11.2011 tarihinde satın aldığı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/405 Esas, 2014/428 Karar sayılı kararıyla taşınmazın tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın kanun yolu incelemesinden geçerek 15.05.2015 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 20.10.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki Antalya İli, Kepez İlçesi, Odabaşı Köyü, 28227 ada 104 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesine ilişkin İlk Derece Mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile alınan ek rapor uyarınca tespit edilen bedel üzerinden yeniden hüküm kurulmasında ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine uygun olarak davalı Hazine lehine vekalet ücretine hükmolunmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, 17.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.