"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/554 E., 2022/798 K.
HÜKÜM/KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İLK DERECE MAHKEMESİ :Gaziosmanpaşa 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI :2020/788 E., 2021/595 K.
Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminat davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, Yassıören Köyü, 180 ada 60 ve 61 parsel sayılı taşınmazlarda hisse yanlışlığı yapıldığının tebliğ edildiğini, müvekkilinin hissesinin yarıya düştüğünü, bu durumun müvekkillinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını, davacının talebinin açık olmadığını, davacının zararının Hazine ile illiyet bağının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili, taşınmazların arsa vasfında olduğunu, tarla vasfında oldukları kabul edilse dahi sulu tarım arazisi niteliğinde oldukları, taşınmazların değerinin düşük tespit edilmesine sebep olacak ürünlerin değerlendirmeye alındığını, ürünlerin verimlerinin düşük, giderlerinin yüksek alındığını, objektif değer artışı oranının düşük hesaplandığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, Devlete atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığını, tespit edilen bedelin fahiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava tarihi itibarıyla arazi niteliğindeki taşınmazlara olduğu gibi kullanılması hâlinde getireceği net geliri esas alınarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazların niteliği ve konumuna göre belirlenen objektif değer artırıcı unsur ile kapitalizasyon faiz oranlarının yerinde olduğu, tespit edilen 296,60 TL/m² birim bedelin adil ve hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, Devlete atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığını, tespit edilen bedelin fahiş olduğunu, husumetin yanlış yönlendirildiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, Yassıören Köyü 180 ada 60 ve 61 parsel sayılı taşınmazlardan davacının 22.01.2015 tarihinde 1413/25600’ar hisse karşılığı sırasıyla 1.093,75 m² ve 736,34 m² yer aldığı, Arnavutköy Tapu Müdürlüğünce 31.12.2013 tarihli ve 25896 yevmiyeli intikal işleminde taşınmazlarda toplam 27/640 hissenin işleme girmesine rağmen intikal işleminde mirasçılara toplam 54/640 hisse tesis edildiği, davacının taşınmazlardaki hisselerinin düzeltilmesi gerektiğinin 11.05.2020 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, taşınmazlardaki hisse yanlışlıklarının sırasıyla 03.02.2021 ve 29.01.2021 tarihli işlemlerle düzeltildiği ve davacının malik olduğu taşınmazların yüzölçümlerinin 1413/51200’er hisse karşılığı 546,88 m² ve 368,17 m²ye düştüğü, eldeki davanın 30.09.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Arazi niteliğindeki İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, Yassıören Köyü 180 ada 60 ve 61 parsel sayılı taşınmazlara gelir metodu esas alınarak değer biçilmesine ve taşınmazların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazine'den tahsiline ilişkin İlk Derece Mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
01.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.